Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Terör suç değil mi?

Terör suç değil mi?
 

Çok değil, bundan on sene kadar önce bu ülkede terör vardı ama, terörün ve teröristin bir tanımı da vardı. Türkiye Cumhuriyetini Devleti ve milletiyle bölmeye çalışan, ülkemiz coğrafyasının bir bölümünde dili, bayrağı ve de milleti ayrı, bağımsız ya da yarı bağımsız bir devlet kurmak için Devletimizin silahlı kuvvetlerine karşı silahlı mücadeleye giren, hem kırsalda hem de kentlerde devlet güçlerine, öğretmenlere, din görevlilerine ve sağlık görevlilerine saldırılar düzenleyen, bombalı eylemler gerçekleştiren ve dışarıdan desteklendiği de kesin olarak bilinen guruplara terörist derdik ve bunların bağlı olduğu örgüt terör örgütüydü.

Terör örgütü yirmi yıl süren bu vahşi ve alçakça mücadelede çok kan döktü, çok fazla maddi zararlara sebep oldu ama kendi hedeflerine yönelik ciddi kazanımlar elde edemedi. Devletimizin kuruluşunda belirlediğimiz kırmızı çizgilerimizi her koşulda korumayı başarabilmiştik. Ancak, ne yazık ki son birkaç yıldır her şey tersine döndü. Kan dökülmeye devam ediyor. Fidanlarımız yine can vermeye devam ediyor da, artık ne yazık ki çatışmalarda ne olursa olsun, sürekli olarak biz kaybediyoruz.

“Türkiye Büyük Meclisinin bir milletvekili, hani şu “vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü”nü koruyacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş bir milletvekili mikrofonu almış, halka sesleniyor:

Türk uçak ve tanklarının üçte ikisi Kürdistan dağlarındadır. Türk ordusu işgalcidir. Eğer isteklerimiz dikkate alınmazsa Türkiye’de yaşamı cehenneme çeviririz…”

Sayın Başbakan ve Sayın İç İşleri bakanı bu sözlere bir cevap vermeli değiller midir? Burada bu ülkenin bir milletvekili bu ülkenin devletini ve milletini tehdit ediyor. Bu ülkeyi yönetenlerin, ya da yönetme sorumluluğunu taşıyanların bu iddia ve tehditler karşısında sessiz kalması kabul edilebilir mi?

Yine BDP’li bir belediye başkanı halka hitap ediyor:

Diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın önünde diz çökeceksiniz.”

Ben görevim gereği Kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı yerlerde uzun yıllar çalıştım. Ne kimseye diz çöktürmeye çalıştım, ne de böyle yapan birine rastladım. Her zaman karşılıklı sevgi ve saygımız oldu. Tartıştığımız konular arasında bile böyle saçma ayrılıkçı söylemler yer almadı. O zamanlar bu ülkenin insanları olarak bizler birbirimizi severdik. Hem de çok severdik. Ama bu diz çökmeye ve çöktürmeye meraklı bölücüler yüzünden aramıza nifak tohumları saçılıyor.

Bizi yönetenler sessiz.

“Gözleri var, görmezler,

Kulakları var, duymazlar…”

***

Biliyorsunuz, BDP’liler Türk ordusunun terörist guruplara karşı yaptığı harekatı engellemek için canlı kalkan olma girişimleri oldu. Yani teröristi devletten ve devletin silahlı güçlerinden korumak istediler. Bu durum aleni olarak yardım ve yataklık yapma suçu oluşturmaz mı? Ki korumaya çalıştıkları o terörist guruplar çok kısa bir süre önce karakollarımızı basıp askerlerimizi şehit ettiklerinde bu parti mensuplarından bir ses çıkmamıştı.

BDP aynı zamanda barış güvercinleri uçurup bir de karakolumuzu ziyaret edecekmiş. Askeri lojmanlara roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla saldırıların olmadığı bir zamanda uçursunlar. O hayvancıklar da arada kör kurşuna gitmesinler.

***

Son söz; bundan on sene önce devlet devletti, terörist de teröristti. Halk devletin yanında, teröristin karşısındaydı.

Bugün kafalar öylesine karışık ki. Devlete kurşun sıkanlar kahraman muamelesi görüyor, devlet için teröre göğsünü siper edenler şaşkın ve çaresiz.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..