Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

03 Nisan '15

 
Kategori
Güncel
 

Terör ve düşündürdükleri...

Terör ve düşündürdükleri...
 

Bir toplum terörle yaşamaya alışmaya başlamışsa durum çok vahimdir. Çünkü kanıksanır, tepki verilmez. Yaptıkları üç günde unutulur. Yapacakları eylem sıradan bir şey gibi algılanır.


Terör, dünyanın en aşağılık, en kalleş, en onursuz ifade biçimidir.

Terörün ana dili ve eğitimi silahtır.

Besin kaynağı akıttıkları kandır.

Ar damarı çatladığından, insanlık ve merhamet bulunmamaktadır.

Bazen mazlumların rolünü oynayıp kendisini acındırabilmektedir.

Hak, hukuktan bahsedip, insanın yaşama hakkına saygı duymayandır.

Yaşatmak için değil sadece öldürmek için vardır.

Terör, en çok genç beyinlere hitap etmek ister.

Uyuşturur beyinleri, ölüme gönderir.

İster kendisinden olsun, ister olmasın tek bildikleri şey şiddettir, öldürmektir.

Kanla beslenmesinin yanı sıra, demokrasisi gelişmemiş ülkelerde zaman zaman kendisini acındırarak  “insan hakları, özgürlük, barış, hak, hukuk, adalet” gibi demokrasinin kaynaklarından beslenir.

Bu acındırma duygusundan beslendiğinde bazı Sivil Toplum Örgütleri tarafından omuzlar üzerinde taşındıkları da olmuştur.

Liderlerine “Barış Güvercini, Özgürlük Savaşçısı” gibi isimlerde takılmıştır.

Bunlar sayesinde “kefeni yırttıkları da” görülmüştür.

Entel ve danteller sayesinde göklere çıkarılır temsilcileri.

Kan akıttıkları zaman da, o entel ve danteller dut yemiş bülbüle dönerler. Ortalıkta gözükmezler.

Terörün ikiyüzlü puştları vardır. Bunlar hem bu milletin vergileri ile maaşlarını alırlar, hem devlet büyükleri ile tokalaşırlar, canları istediklerinde Türkiye Cumhuriyeti Devletine hakaret ederek meydan okurlar ve bunu da tutanaklara geçirtirler.

İstedikleri zaman taşeron kullanırlar, istedikleri zaman mazlumları oynayarak sınırımızı ihlal ederler kimsede sesini çıkaramaz. Çünkü o anda bunlar “barış güvercinidir”

Kendi silahlı eşkıyaları vardır. Bunlar her türlü infazı yapar ya da yaptırırlar.

Çekinmeden bayrak diye çaputlarını açar yandaşları tarafından alkışlanırlar.

Bir bakarsın namuslu, özverili, işini yapan insanları korumayan kanunlar o zalimleri, o katilleri korur.

Bunlara hizmet eden televizyonları, gazeteleri vardır. Bunun da adı “düşünce özgürlüğüdür.”

Bunların yasal(!) temsilcileri her akşam bir televizyon kanalında boy gösterirler. Legal zeminde illegal düşüncelerini anlatır, devlete zehir kusarlar.

Kanallar tarafından krallar gibi ağırlanırlar.

Bunlara sevgi ve saygıda kusur etmeyen gazetecileri de vardır.

İnlerine kadar gidip dağda ki terörist yaşamını destanlaştırarak gazetelerinde günlerce anlattıkları gibi, kitap bastırıp yasal zeminde yayınlarlar.

Bu gazeteciler bu vampirlere aracılık yaparlar “barış elçisi” olurlar.

Bundan dolayıdır ki terör, şehirlerimiz de, Adalet Saraylarımız da, caddelerimiz de kısacası yanı başımız da bulunmaktadır. İstedikleri yere elini kolunu sallayarak girebilirler.

Görevi başında ki savcımızı dahi şehit edebiliyorlar.

Bir toplum terörle yaşamaya alışmaya başlamışsa durum çok vahimdir. Çünkü kanıksanır, tepki verilmez. Yaptıkları üç günde unutulur. Yapacakları eylem sıradan bir şey gibi algılanır.

Oysaki bilinçli toplumun cesur olduğu her yerde terör korkaktır. Yalnız kalmaya mahkûmdur.
Elini vicdanına koyan hiçbir insan terörü savunmaz. Çünkü haklı tarafı yoktur.

Siyasi liderlerin hamasiyet sözleri ile birbirlerini suçlamakla, “taziyeye ben gittim, sen gitmedin” demekle terör sorunu çözülmez.

Terörü yenmenin tek yolu sen ben demeden tek ses tek nefes olmaktır.

Şehit Savcımızı bir kez daha rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun!

Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..