Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Terör ve zulüm çerçevesinde 11-12 Eylül

Terör ve zulüm çerçevesinde 11-12 Eylül
 

“Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, eziyet, cefa…”

Zulmün sözlükteki tarifi böyle…

Yasalara ve vicdanlara aykırı eylemler yapabilecek güç, nasıl bir güçtür, biraz bunun üzerinde duralım isterseniz…

Kişisel olarak insanın, mesela boks, güreş, tekvando, halter ve benzeri sporlarla ilgilenerek fiziki bir güce sahip olması, diğer bireylere kanunsuz ve vicdansız eylemler yapmasına sebep olabilir mi?

Hayır…

Neden? Çünkü yasalarımız, bu tür eylemlerde “caydırıcılığı temin etmek üzere” suçun faili için daha farklı bir ceza öngörüyor.

Burada vicdana aykırı eylemlerden bahsetmiyorum bile. Çünkü birebir oturmasa ve yüzde yüz çakışmasa da, bütün inanç ve yönetim biçimlerinde yasalarla vicdan arasında birbirine ters düşen bir hüküm pek yoktur.

*****

“Yasalar, bireylerin zulmünü önlemeye çalışsa da, kurumların ve kuruluşların zulmünü kim engelleyecek?” diye sorarsanız, aslında yasalar açısından burada pek fark yoktur.

Çünkü hepinizin bildiği gibi, Medeni Hukukta kurumlar da pek çok açıdan kişiler gibidir, onlara sadece “tüzel kişi” denir.

Bundan sonraki safha, bu kurum ve kuruluşların sıradan değil de daha güçlü, mesela silah taşıyan, bir anlamda da yasaları koruyan ve kollayan pozisyonda olması durumudur.

Sözgelimi “polis” ve “asker”, bu manada zulüm denince akla gelebilen kurumlar arasındadır.

Ülkemizde hiç bitmeyen işkence iddiaları, darbeler sonrası dolup taşan hapishaneler, ölümcül bazı olaylar, böyle bir savın zihinlerde yer etmesine sebep olmuş, bu güne kadar silinmesi de sağlanamamıştır.

*****

Bundan sonraki kademe, ülke yönetimini ele geçirenlerin, sahip oldukları güçle, bilerek veya bilmeyerek yaptıkları siyasal ve sosyal zulümdür.

Özellikle yargıyı da kendi tarafına alan yönetimlerin siyasal ve sosyal zulümleri, bütün dünyada yaygındır ve kabullenilmesi de daha kolaydır.

Ne ilginçtir ki bu ortamlarda, zulme karşı duruşun altında siyasi bir başkaldırı ve muhalefet anlayışı öne çıkarılır ve bu ayırım bir türlü aydınlatılamaz.

İşin daha da dikkat çeken tarafı, hem iktidar hem muhalefet, burada zulmü kendi çıkarlarına kullanma ve “mağdur” bir kitle yaratma çabasındadırlar.

*****

Son aşama, ekonomisi, ordusu ve teknolojisi güçlü devletlerin, daha da geniş bir ortamda, daha büyük kitlelere verdiği zararlara sebep olan zulümdür.

Uluslar arası boyuttaki bu zulüm, sanıyor musunuz ki hukuken serbesttir, sınırsızdır, işlenen suç müeyyidesizdir? Hayır…

Her ülkenin sosyal hayatını düzenleyen hukuki bir norm olduğu gibi, uluslar arası ilişkileri düzenleyen bir hukuk da vardır.

Ancak “zor oyunu bozar” derler ya, “güç” maalesef bazan yasaları aşıyor…

*****

Somut örnekler vermek gerekirse, yakın geçmişteki “dün” ve “bugün”, şu anda yaşayan kuşakların ortaklaşa bildikleri iki önemli olayın önemli göstergesidir.

Biliyorsunuz dün 11 Eylül’dü. Dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir “terör” olayı yaşanmıştı. Bu “terör”ün bir zulüm olarak nitelendirilmesi konusunda hiç kimsenin, hiçbir şekilde şüphesi yok ve olamaz.

Yeni başlayan bir günün sabahında, 3 bine yakın masum insanın haksız yere feci şekilde öldürülmesinden daha büyük bir terör, bir zulüm olabilir mi?

Bu terörün ve zulmün nasıl gerçekleştiği konusunda kuşkularımız maalesef giderilmiş değil. Amerika gibi bir ülkede, kurgulanan bu senaryonun yaşanmış olması, zihinlerimizdeki, gönüllerimizdeki, ideallerimizdeki Amerika imajına da ters…

Kaldı ki bu olay sonrasında Amerika’nın izlediği tutumu nasıl izah edebiliriz?

En basit insan beyni dahi, yaşadığı bir acının intikamını almak için, olayın failine zarar vermeye çalışır. Kardeşini öldüren insanın yerine gelip de bana tokat atmaz.

Dünyanın her yerini, en ince ayrıntısına kadar gözetleyebilen dünya lideri bir ülke, kendi iddiasıyla da bağdaşmayan bir tavır ve tutum içerisinde, 11 Eylül’ün intikamını Afganistan’dan ve Irak’tan çıkaracak…

Nasreddin Hoca’nın karanlık bir mekânda kaybettiği tesbihini, aydınlık diye başka bir yerde aramasına bile rahmet okutacak bir davranış bu…

*****

Bugün de 12 Eylül…

Ailelerinin zor şartlarına rağmen, okuyup adam olmak için üniversitelere gelen Anadolu’nun saf gençlerinden 30-40 bininin “pisipisine” can verdiği, vatan görevi için düğüne gider gibi askere gönderilen ana kuzularının, geçen yüzyılın Teksas’ı gibi bir atmosferde sinek gibi avlandığı terör ve zulüm olaylarının bıçak gibi kesildiği ve militarist kaynaklı farklı bir zulüm döneminin başladığı bir gün…

*****

11-12 Eylül’ü yaşayan insanların her şeyi biraz daha iyi düşünüp hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim. Herkesin terör ve zulme aynı oranda karşı çıkmasından yanayım. Terör ve zulmün, nerden, nasıl geldiğinin daha iyi etüt edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bireysel olarak teröre de, zulme de karşı koyacak güçte olmadığımızı düşünebiliriz. Ancak unutmayalım ki, toplumu meydana getiren bireylerdir. Kurumlar da kuruluşlar da, insanların yönetimindeki tüzel kişilerdir.

Güç, güçsüzün üzerinde bir tahakküm aracı olmak yerine, güçsüzleri güçlü hale getirmeye yönelik bir amaç olamaz mı?

İyi niyetli, samimi bir davranış yöntemi baz alınarak, insanca, medenice bir tutum içine girilemez mi?

Bu ramazan günü en kalbî, en samimî arzum ve dileğim budur.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..