Teröre akademik destek bildirgesi

Devletin son günlerde köşeye sıkışan PKK'yı bitirmek, huzuru ve vatanın güvenliğini sağlamak için güvenlik güçlerinin canı pahasına yürüttüğü bölgedeki terör operasyonları için. Kendilerine “Barış İçin Akademisyenler Grubu” adını veren başını Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Işın Ünal’ın çektiği bir grup akademisyenin hazırladığı bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak; “Bu suça ortak olmayacağız.” Başlıklı bildirgesi dünyanın 89 farklı üniversitesinde çalışan bin 128 akademisyen ve araştırmacı ile 400 kadar uluslararası destekçi tarafından imzalanandı ve geçtiğimiz Salı günü okundu.

Devletin terör örgütüne yönelik yaptığı operasyonları eleştiren bildirgedeSur, Silvan, Nusaybin, Cizre ve Silopi başta olmak üzere doğuda yaşanan terör olayları ve sokağa çıkma yasaklarına tepki var. Devlet PKK’ya değil de sanki halka kıyım yapıyormuşçasına ifadeler kullanılan bildirgenin dili ve içeriği Kandil’le birebir benzerlik göstermektedir.

Kandil ve HDP, PKK’ya karşı yapılan temizleme operasyonunu savaş olarak değerlendirmekte. Bu operasyonları halka karşı yapılıyormuşçasına,  halka diz çöktürmek, halkın onurunu, kimliğini işgal etmek olarak değerlendiriyor. Cizre’nin, Silopi’nin, Sur’un, Nusaybin’in ve Dargeçit’te yaşanan çatışmaların demokratik direniş olduğunu ve mutlaka bu mücadelenin başarıya ulaşacağını ifade ediyorlar.

Sözde aydın! Olan bu akademisyenlerin bildirgesinde PKK terör örgütü ve terörün varlığı yok sayılmıştır;

İçerisinde terör örgütü PKK için bir cümlenin dahi bulunmadığı bildirgede. Devletin terör örgütüne karşı yaptığı mücadeleyi Kürt halkı başta olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve bilinçli sürgün politikası olarak ifade edilmiştir.

Halkın can güvenliği ve PKK tarafından canlı kalkan olarak kullanılmasının önüne geçilmesi için uygulanan sokağa çıkma yasağını, esaret ve halkı açlığa mahkûm etmek, çatışma alanların boşaltılmasını da sürgün olarak değerlendirmek Kandil ile HDP ile ortak dili konuşmaktır.

Sokağa çıkma yasaklarının kalması terör örgütünün talebidir.

Sokağa çıkma yasağının kaldırılması ve çatışma alanlarının boşaltılmaması terör örgütünün ekmeğine yağ sürecektir. Bu vesileyle sivil halk terör örgütü tarafından canlı kalkan kullanılacak, güvenlik güçlerinin ateş alanı daraltılacak ve çatışmalarda büyük sayıda halk hayatını kaybedecektir.

Böylece “devlet halk katliamı yapıyor” diyerek uluslar arası alanda Türkiye’yi terörle mücadele ederken terörist ülke sınıfına sokmak amaçlanmaktadır. Bu sözde barış isteyen akademisyenlerin “bu suça ortak olmayacağız” diye kaleme aldığı bildirgenin özeti, Terör örgütü PKK’nın, HDP’nin ve terörün dilidir.

Sözde aydın geçinen adlarının önünde unvanı olan bu cahiller, bu bildirileri ile asıl şu anda orada evlerinde ateş arasında mahsur kalan, evlerini, barklarını terk ededen halkın yaşadıkları ve her gün verilen üç-beş şehit ve masum insan canının alınmasına ortak olmaktadırlar. 

HDP ve CHP’den bildirgeye destek;

PKK’nın meclisteki sesi HDP’nin bu akademisyenlerin! Bildirisini memnuniyetle karşılaması elbette doğaldır.

Ancak her fırsatta Cumhuriyeti sahiplenen kendisini Cumhuriyetin hamisi gören CHP’nin bu bildiriye katılması ve akademisyenlere sahip çıkması düşündürücü olduğu kadar terör ve terör örgütüne karşı söylemlerinin de samimiyetsizliğinin bir ifadesi olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu ana muhalefet partisi CHP’nin bu tavrı sadece iktidara karşı olanlarla birlikte hareket ederek muhalefet olma göstergesi mi? Yoksa iktidar olmak uğruna kalıplaşmış oylarının dışına çıkarak başka cephelerden oy devşirmek adına cemaatten sonra terör örgütü ve onun yandaşlarına yakınlaşma politikası mıdır? Her ne olursa olsun muhalefet etmek ayrı, ihanet ayrı bir şeydir. Çünkü bu sözde akademisyenlerin bildirgesi terörün akademik dili ve desteğidir, bu “ihanet” bildirgesidir.

İbrahim Halil SİPAHİ

16.01.2016/adana

Twitter.com/ihalilsipahi