Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Teröristin de fanatik bir inancı var

Teröristin de fanatik bir inancı var
 

İstanbul bu sabah güne Bostancı’da yaşanan olayla başladı. Ne yazık ki bu istenmeyen olayda, bir baş komiserle, 16 yaşında bir genç hayatını kaybetti. Olayı çıkaran terörist de ölü ele geçirildi.

İşin polisiye tarafıyla ilgili yorum yapacak bilgim yok. Fakat olayla hiç ilgisi olmayan gencecik bir yavrunun bu zamansız ölümü, ana babası ve ailesi kadar, bütün toplumu da üzdü.

Bir evlâdın yetişmesi öyle kolay olmuyor. Ölüm, yaşa başa bakmaz, ecelin kime ne zaman geleceği bilinmez ama, bu olayda gencecik bir delikanlının ölümünü nedense insan kabullenmek istemiyor.

*****

Ölümü göze alarak polise ateş açan teröristin de anası babası ve ailesi var biliyorum. Onların acısı, başkomiserin ve gencin ailelerinden daha az değil. Fakat her şeyi göze alarak, tek başına topluma ve devlete karşı savaş açmış, görevli bir başkomiserle, hiçbir şeyden haberi olmayan bir delikanlının hayatına acımasızca son veren gözü dönmüş bir caninin ölmesi, sanki işin tabiatına uygun olduğu için, insana normalmiş gibi geliyor.

Görevi bu gibi hainlerle ve katillerle mücadele etmek olan başkomiserin, görevi başında şehit olması bile, her açıdan çok üzücü olmasına rağmen yine de akla gelmeyen bir olasılık değil.

Fakat tesadüfen sokaktan geçen ömrünün baharında bir gencin bir kör kurşunla olduğu yere yıkılmasını kabullenmek oldukça zor.

Terör dediğimiz şey, suçsuz ve günahsız insanların zarar gördüğü, hatta ölümüne sebep olduğu bir belâ işte… Teröristin dini, inancı, milliyeti olmaz. İdeolojisi, siyasi görüşü ne olursa olsun, onun yaptığı tek şey, topluma ve insanlara zarar vermektir.

*****

Allah’ın yarattığı cana kastetmenin bütün dinlerde büyük günah sayıldığı malumdur. Çağdaş insanın da saygı duyması gereken hakların başında “yaşam hakkı” gelir. Bu bağlamda her insanın bir daha geri getirilmesi mümkün olmayan canı, mümkün olduğunca korunmalı, bu hakka sahip çıkılmalıdır.

Can taşıyan her insanın değeri bu açıdan aynıdır. İster genç, ister yaşlı, ister öğrenci, ister memur, ister kadın, ister erkek, ister köylü, ister şehirli, ister bilge, ister cahil olsun.

Kaynağına bakılmaksızın, terörün her çeşidine karşı çıkmak, onu bir tehlike olara kabul etmek zorundayız.

*****

Ülkemizde bilindiği gibi ordunun ve bürokrasinin bir numaralı tehlike olarak kabul ettiği hareket irticadır. Son 25 yıldır devam eden ve 40 bin kişinin ölümüne sebep olan PKK terörünün ülkeye verdiği zarar bile, onu irticanın önüne geçirememiştir.

Peki, irticadan neden bu kadar korkulur?

Çünkü ortada bir inanç uğruna hareket ettiğini düşünen insanlar vardır.

Devlete ve millete karşı yapılan eylemler, özellikle ölümlü sonuçlar doğuran direnişler ve karşı koymalar, bir inanç olmadan yapılamaz. Yıllardan beri birebir yaşadığımız olaylar bunun böyle olduğunu bize açıkça göstermiştir.

Tamamen dini bir terim ve bir inanç ürünü olan “şehitlik” mertebesinin, dine karşı savaşanlar tarafından da kullanıldığını biliyoruz. “Devrim şehidi” tabirini duymayanımız yoktur.

Hayatını ortaya koyarak pervasızca kendini ateş çemberi içine atabilecek bir insanı, böylesine cesaretlendirebilecek, motivasyonunu sağlayacak bir enerjiye ihtiyaç vardır. İnançsızlar bile bu enerjiyi, kendi dünyalarında yarattıkları sanal kutsallarından almaya çalışırlar.

Bugünkü olayda, bile bile kendini ölüme atan teröristin polis telsizinde yaptığı “mesaj” içerikli konuşma, bu gerçeği bir kere daha gözler önüne sermiştir.

Kendisini Devrimci Karargah üyesi olarak tanıtan Orhan Yılmazkaya isimli terörist, “Devrimci Hareket üyesiyim. Bombam var, silahım var. Sonuna kadar çatışacağım” diyordu.

“Müdür duyuyor musun sesimi" diye başlayan konuşmasında gazetecilere de şöyle sesleniyordu : ''Teslim olmayan bir özel devrimci kuşağına layık olmaya çalışacağım. Devrimci karargah savaşçısıyım. Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın hakların kardeşliği. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadele birliği.

Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek. Nasıl binlerce yıldan beri sürdüğü gibi. Thomas Mürchel'den, Şeyh Bedrettin'den, Mahir Çayanlardan, İbrahim Kaypakkaya'lardan ve Deniz Gezmiş'lerden beri sürdüğü gibi.''

*****

Bunlar bir inanç ifadesi değil mi? Aynı inanca mensup kişiler, geçmişte bu ülkeye karanlık günler yaşatmadılar mı?

Artık tehlikeyi hayallerde aramak yerine eylemlerde arasak ve “suç” konusunda olsun ayırımcılık yapmasak, daha doğru hareket etmiş olmaz mıyız?

Milletçe sadece suça ve suçluya karşı tavır alırsak, mücadelemizin daha başarılı olacağı kesindir.

*****

Olayda hayatını kaybeden başkomisere ve genç yavruya Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Bu tür acıların tekrar yaşanmaması için akıl sahibi herkesi terörün karşısında, milletin yanında yer alması gerektiğine de bir kere daha dikkat çekmek istiyorum.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..