Terörizmde bir kırılma 11 eylül

11 Eylül 2001 tarihinde yerel saat ile 9.00 civarında New York’un en işlek binalarından Dünya Ticaret Merkezi ile Pentagon’a Amerikan Havayollarına ait uçak çarpmıştır. İkiz kulelere yapılan saldırının hemen sonrasında ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) yine uçaklı bir saldırı da bulunulmuştur. Bir gün içinde yaşanan bu iki felaket Amerikan hükümeti ve halkını tedirgin etmiş ve endişeye sevk etmiştir.

Küreselleşmenin ve Amerikan emperyalizminin simgelerine karşı düzenlenen bu saldırının bir zamanlar Amerika’nın Ortadoğu’da SSCB’ye karşı bir güç olarak kullandığı, aynı zamanda en iyi müttefiklerinden olan Usame Bin Laden tarafından yapıldığı dünyaya ve kamuoyuna duyurulmuştur. ABD Hükümeti tarafından yapılan bu açıklamanın altında uzun zamandan beri Bin Laden’in ABD karşıtı açıklamalarının etkisi büyüktür. ABD yeni düşmanını belirlemiştir: Artık Sovyetler Birliği sonrası dönemde düşman Uluslararası Terörizm’dir ve sonuçta saldırılar Amerika’nın demokratik yönetimine, özgürlükçü dünya görüşüne karşı yapılmıştır.

El kaide örgütü her ne kadar Batıyı kökten reddeden vehhabi kolundan çıkmış olsa da tercihin bilinçli olarak en demokratik ve laik Batı ulusları yerine Amerika olması son derece önemli bir nokta olarak belirmiştir. Amerikan birliklerinin Suudi Arabistan topraklarındaki varlığı, Irak’a uygulanan ambargo, Filistin-İsrail çatışmasının bir türlü çözümlenememesi gibi sorunlar ABD’nin hedef seçilmesinin başlıca nedenleri arasında sayılabilmektedir.

Ülkelerin de bu saldırılara karşı tavrı sert olmuştur. İngiltere baş müttefiki yanında yer alırken saldırıyı kınayan ve terörle mücadele konusunda ABD’ye her türlü desteği vereceğini açıklayan ilk ülkelerden biri Rusya Federasyonu olmuştur. Çin kendisini güvende hissetmemeye başlamıştır ve yeni arayışlar içine girmiştir. AB ise olağanüstü toplantısında Amerika’nın yanında olduğunu dile getirmiştir. Fransa saldırıları kınamıştır ve Avrupa Birliği (AB) üyelerinden farklı bir tavır benimsememe kararını almıştır. Diğer birçok ülke gibi jeopolitik konumu açısından Türkiye’nin tavrı önem arz etmiştir. Türkiye’de yapılan saldırıları kınadığını ve Amerikan halkının acısını paylaştığını bildirmiştir. Anlaşılacağı üzere hemen hemen bütün devletler ABD’nin yanında yer almayı uygun bulmuşlardır. ABD ise yapılan intihar saldırılarına cevap olarak, Afganistan’a müdahale konusunda kararını vermiş ve 7 Ekimde Afganistan’a bombalamaya başlamıştır.

11 Eylül’ün yaşanmasına sebep olan gelişmelerin altını daha net bir şekilde doldurmak ve devam eden sürecin ilerleyişi ve dünyanın hangi yöne doğru evrildiğini ortaya koymak bugünün dünyasını anlamamıza yardımcı olacaktır. Önce Afganistan’a daha sonra da Irak’a yapılan müdahalelerin, devletleri ve Ortadoğu’yu ne tür gelişmelerin içine attığını anlamak için geçmişin izlerini kendimize yol haritası yapmak her zaman doğru bir yoldur. O zaman Türkiye'de neler yaşanıyor onu da anlayabiliriz.