Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

06 Ocak '16

 
Kategori
Siyaset
 

Terörle mücadelede medyanın, gazetecilerin ve siyasetçilerin rolü…

Terörle mücadelede medyanın, gazetecilerin ve siyasetçilerin rolü…
 

Güvenlik güçlerimiz, evlerinden dışarı çıkamayan vatandaşlarımız bir an önce normal yaşamına dönsünler diye oradalar. Çocuklar ölmesinler diye oradalar. Gençler terör örgütünün tuzağına düşmesinler diye oradalar.


Herkes elini vicdanına koyup, güneydoğuda yaşanan zulmü kimlerin körüklediğini, PKK terör örgütünü ve sempatizanlarını kimlerin şımarttığını, kimlerin neden bu kanlı örgüte methiyeler dizdiklerini, sonucun nereye vardığını sorgulamaları gerekmektedir.

Mesela…

“Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var. Mesajları sürecin geleceğini düşünen bir hassasiyeti yansıtıyor.” Diyenler…

“ Öcalan’ın durduğu yer, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. İmralı’da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor.”Diyenler…

“Abdullah Öcalan Ortadoğu'da Türkiye'nin önünü açıyor.”Diyenler

“Öcalan, dünyanın geleceğini iyi okuyup Kürtler’in, PKK’nın önüne yeni hedef koymuştur. Şartlarının iyileştirilmesi talepleri var. Bu talepler normaldir, meşrudur.”Diyenler…

“Abdullah Öcalan Kürtler’in lideridir.”Diyenler…

“Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli hal aldı.”Diyenler…

“Öcalan bölgenin ve Türkiye’nin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor.”Diyenler…

“ Bebek katili denen bu kişi çıktı Nevruz’da gerçekten kapsayıcı, insanlara geleceği gösteren ve helalleşme teklifi sunan bir konuşma yaptı.”Diyenler

“Abdullah Öcalan bile zamanın ruhunu yakalamışken...”Diyenler…

“Bir zamanlar “Ölmeye hazırım” diyen Öcalan, şimdi “Yaşatmaya hazırım “diyor  yazan kalemler…

 “PKK bir terör örgütü değildir.”Diye haykıranlar…

 "Kürdistan'a selam olsun" ve "PKK düşman değildir" diyenler, 

"HDP(PKK)'yı biz güçlendirdik" diyenler, 

PKK'nın Suriye versiyonu olan PYD'ye "PYD bizim için meşrudur"diyen sorumlular,

“PYD'ye Türkiye üzerinden silah yardımı yapılmasına müsaade edenler,

Süleyman Şah Türbesini PYD eskortluğunda taşıyanlar,

Habur'da törenle karşıladıkları PKK'lıların yurda giriş yapmasına göz yumanlar,

PKK ile Oslo'da gizli saklı alış veriş masası kuranlar,”

Dolmabahçe'de mutabakat anlaşması imzalayanlar, varsa eğer vicdanlarını bir yoklasınlar.

Çünkü bu vicdan sahiplerinin PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'a nasıl inciler dizdiklerini, “barış” gelecek diye kanlı örgütün arkasında nasıl durduklarını hepimiz biliyoruz.

Ve bu yakarıda ki sözlerin kimlere ait olduğunu da hepimiz biliyoruz.

Biliyoruz ki, terörün bu gün bu kadar azması, şehirlerimizi, ilçelerimizi, köylerimizi, sokaklarımızı ele geçirmesinin arkasında bu methiyeler bulunmaktadır.

Terör örgütü bu cesareti bu sözlerden almıştır.

Ne kadar aciz durumdayız ki, vatan topraklarımızı bir terör örgütünün elinden kurtarıp yeniden bayrağımızı asmak için şehitler veriyoruz.

Bu mücadelede ölen sivillerin faturası, bu sözde aydınlar tarafından devletin güvenlik güçlerine kesilmekte teröre karşı mücadele eden güvenlik güçlerimiz “katil” diye tanımlanmaktadırlar.

Bu zihniyette olanlar bu terör örgütünü hala “barıştan yana” göstermekte, kazdıkları hendeklerde en son sistem silahlarla güvenlik güçlerimizi şehit eden genç teröristleri “masum gençler” veya “gençliğini yaşamamış mazlumlar” olarak pazarlamaktadırlar.

Terör örgütünü masumlaştırma çabalarında olan bu zihniyette ki yazarlar, siyasetçiler her şehit cenazesinde hiç mi vicdan azabı yaşamıyorlar, hiç mi “biz kimlere ne için alet olduk?” Diye kendilerini sorgulamıyorlar.

Ama vatandaş soruyor ve diyor ki, “bu zihniyetin, bu kanlı örgütten çıkarları nelerdir ki bu kanlı örgütü bu kadar masumlaştırdılar, bu kadar özgür bıraktılar, silahlanmalarına bu kadar göz yumdular.”

İmralı’da ki bir caniden bir “kahraman, bir barış elçisi” yaratmanın mantığını hiç kimse anlamış değil.

Bu caninin bir mahkûmdan çok özel misafir muamelesi görmesini hiçbir şehit yakını içine sindirmemiştir, sindirmeyecektir.

Güneydoğuda şehit düşen güvenlik güçleri hakkında tek satır yazı yazmayan, onların arkalarında bıraktıkları yetimleri, görmeyenler, bağrı yanık şehit analarının sesini duymayanlar ne yazık ki teröristlere destanlar yazmaktadırlar.

Orada canlarını veren ve vermeye hazır bir durumda görev yapan güvenlik güçlerimiz; halkımızı, devletimizi ve egemenliğimizi korumak için mücadele etmektedirler.

Güvenlik güçlerimiz, evlerinden dışarı çıkamayan vatandaşlarımız bir an önce normal yaşamına dönsünler diye oradalar.

Çocuklar ölmesinler diye oradalar. Gençler terör örgütünün tuzağına düşmesinler diye oradalar.

Orada ki ölümlerden ve akan kanlardan, kaybedilen canlardan tamamen PKK terör örgütü sorumludur. Devlet kendi toprağında güvenliği yeniden sağlamak için görevini yapmaktadır.

Gazetelerde kalemşorduk yapanların bunları bilmediklerini sanmıyorum.

Hepimizden çok daha iyi biliyorlar ki akan kanların tek sorumlusu terör örgütüdür. Âmâ bunu yazmak her ne hikmetse işlerine gelmemektedir.

Bölgede meydana gelen insan hakları ihlallerine ve faili meçhullere karşı çıkmak insan olarak hepimizin görevidir.  

Ama bilinmelidir ki, devlet, hukukun içinde kalarak terörle mücadele etmek zorundadır.

Bölgedeki mücadelenin uzun sürmesinin nedeni de zaten bundan dolayıdır.

Neticede orada bir kalkışma var, devlete karşı isyan var, vatan toprağını parçalamak isteği var ve bunları gerçekleştirmek içinde terör örgütünün silahlı militanları var.

Bir isyanın nasıl bastırılması gerektiğini çok iyi bilen güvenlik güçlerimiz bu kalkışmayı bastırmak için sabırla mücadele etmektedir.

Bu mücadele sırasında istenmeyen kayıplarda meydana gelmektedir.

İşin acı tarafı bizim medyanın büyük bir bölümü araştırmadan meydana gelen her sivil ölümünden hemen güvenlik güçlerimizi sorumlu tutmakta ve aleni suçlamaktadırlar.  

Bu mesnetsiz iddialar doğal olarak güvenlik güçlerimizin moralini bozmakta ve kendilerini sahipsiz hissetmelerine neden olmaktadır.

Bizim bir takım medyamız önce kendisine bakmak zorundadır.

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..