Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '06

 
Kategori
Kitap
 

Ters lale

Ters lale
 

Ters Lale, Devletlu'yu seven ama bu sevginin "platonik" olmasından bîzar vatandaşın arz-ı hallerine iliştirdiği bir sembol olmuş; tabii ki Osmanlı’da.

Hikaye şu ki, Selimiye Camii'nin arsası bir lâlezâr imiş ve sahibi arsayı vermek istememiş. Koca Sinan, türlü uğraşlarla arsayı almış lakin bu uğraş onu o kadar etkilemiş ki çektiği zahmete tesmiye camiin içini tezyin ettirirken laleleri ters resmettirmiş.

Hikâyenin ilk mesajı eskinin “usûl” hususunda bizden fersah fersah ileride olduğu. Ve zerafet hususunda atalardan öğrenecek çok şeyimiz olduğu. Eskiden de devletten şikayetçi olanlar vardı elbet. Devletin tokadını haksız yere yiyen, evi arsası elinden gidenler. Devletin olduğu yerde “mağdurin” taifesi olmaz olmazdır desek abartmış mı oluruz? İdeal devlet, bu taifeyi en aza indirendir zaten.

Hikayenin ikinci mesajı ise vatandaşın devlete şikayetini “söverek” dile getirmesinin gelenekten olmadığı. O da tıpkı diğer hastalıklarımız gibi “Batı” ile beraber gelmiş...

Ana fikir ise mezkur hikayenin Türk kültüründeki zarafete ve muhalefetteki sanatsal bakışa güzel bir örnek teşkil etmesidir. Bu “fikre” itiraz edenler muhakkak olacaktır, etsinler çok da önemli değil, biz güzelliği görmeye çalışalım yeter…

Bu arada ters lalenin dünyada eşi olmayan ve Hakkari vilayetimizde yetişen bir lale türü olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim.

Gelelim bu uzun girizgahın esbab-ı mucibesine…

Elimde bir kitap var, adı Ters Lale. Kitap, Akademisyenler Birliği Yayını. Entelektüel dünyamızın kolay kolay bir araya gelmeyecek isimlerinin konuşmalarından oluşuyor. Konuşmalar Akademisyenler Birliği Derneği’nin geçtiğimiz yıl düzenlediği “21. yy’da Sosyal Bilimler ve Toplum Sorunları Sempozyumu”nda yapılmış.

Alev Alatlı, Attila İlhan, İlber Ortaylı, Oktay Sinanoğlu, Sencer İmer ve Taha Akyol’un konuşmalarının yer aldığı kitap yazarların ağzından milletin platonik aşkına karşılık arama gayreti olarak nitelendirilebilir.

Kitabı okuyunca çıkartacağınız en önemli sonuç hayatımızın sanal bir gerçeklikle doldurulduğu olacak. Yazarlar bize bunları çıplak bir şekilde gösteriyor. Merhum Attila İlhan’ın “Şimdi, birdenbire Yunanlılarla ne kadar dostmuşuz da bilmiyormuşuz…” sözü bu sanal gerçeklerin yanında muzdarip olduğumuz halüsünasyon halini güçlü bir şekilde vurguluyor.

Yine Sencer İmer’in “Bizleri yöneten politik partiler, m’alesef bizi sıkıntıdan kurtaracak ulusal hedeflere göre organize olmuyorlar” sözü aynı şeyin “real(!) politik” çerçevesini çiziyor. Yazar, reel politik denen şeyin ne kadar gerçek olduğunu okurun gözünün içine sokmuş…

Kitabın en güzel bölümü diyebileceğimiz İlber Ortaylı’ya ait bölüm, üç asırlık hastalığın hasılını ve ana fikrini “…Kimliğini inşa edemeyen bir toplumun idare edeni ve edileni tamamen yalan!” cümlesi ile vermiş.

Verdiğim kısacık cümlelerden de anlaşılacağı gibi Ters lale bir tespit kitabı. Devlet – Millet bütünleşmesindeki kırılmanın, tarihe sırt çevirmişliğin ve yaşadığımız “sanal gerçekliğin” tespiti. Umarım bu tespitler çözümün başlangıcına sebep olur.

Bu çözümün ipucu “Oktay Sinanoğlu’nun ‘Bilimle aklınızı geliştirmek için matematiğe, gönlünüzü pekiştirmek için de Türkçeye sarılınız… Ve şükürler olsun, o “Büyük Uyanış” başladı!’ sedası mıdır?”, diye yüksek sesle düşünmek, umarım aşırı iyimserlik değildir.

Kitabı bütün yayınevlerinden bulabileceğinizi hatırlatıyor, özellikle genç arkadaşların mutlaka okumasını tavsiye ediyor ve bu güzel çalışmadan ötürü Editörün eline sağlık diyorum…

 
Toplam blog
: 31
: 1153
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Memleketi ve kendini ilgilendirenler üzerine yazmayı "tutku" edinmiş bir fen bilimci, konuşmaya v..