Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '07

 
Kategori
Dostluk
 

Teşekkürler, Sayın Talip Bölükbaşı

Teşekkürler, Sayın Talip Bölükbaşı
 

2007 yılı kısa bir zaman sonra tarihe karışacak. 2007 yılının Ekim ayı ise çoktan gitti. Ancak 27 ve 28 Ekim'de, Eskişehir'in şirin ilçesi İnönü'de bulunanlar o güzel, yazdan kalma Cumartesi ve Pazar günlerini unutamayacaklar. Bizler, yani İnönü'de buluşan bir avuç mutlu azınlık, mutlu blogcu olarak Sayın Talip Bölükbaşı'na ne kadar teşekkür etsek azdır. Her ne kadar bu etkinliği yazılarında anlatıp, Talip Bölükbaşı'na teşekkür etseler de ben blogumu bitiremediğim için yayına veremedim, bu yüzden Talip Beye teşekkür edemedim.

Teşekkür etmek için blog yazmaya gerek yok, telefon edersin, ben geliyorum dersin, iş biter. Gerisi olayların akışına kalmış bir şey.

Öyle oldu. Bu sabah yani 31.10.2007 Çarşamba günü Talip Beyi (bizlere kartvizitini vermişti, hatırlarsınız) cep telefonumdan arayarak gelmek, görüşmek istediğimi bildirdim. "11.00 de bekliyorum" dedi. (Salı gecesi büyük oğlumda kalmıştım. Sabah birlikte ODTÜ'ye geldik.) Talip Beyle görüştükten sonra kartındaki adrese nasıl gidileceğini öğrendim. ODTÜ'den halk otobüsüne binerek Beşevler'e oradan da yürüye yürüye THK Çankaya Şubesine ulaştım.

Siz siz olun benim yaptığım hataya düşmeyin. Bir elimde tıka basa dolu küçük bir bavul, diğer elimde bavula sığmayan bazı ufak tefek eşyaları koyduğum bir poşet, içinde gözlük, fotoğraf makinası ve ıvır zıvırın olduğu omuzumda asılı bir çanta, yetmezmiş gibi bavula sığmadığı için giymek zorunda kaldığım siyah kazağımın üstünde deri mont ve başımda sarı THK şapkası ile bu güzel havada Ankara'da yürümenin verdiği azap çekilir gibi değildi. Neyse bu bana ders olsun.

Talip Beyin her zamanki güler yüzü ile karşılaşınca bunları unuttum. Birbirimize sarılarak hoş geldin faslını tamamladık. İlk resimde de görüleceği gibi bilgisayarın başında MB özellikle İnönü için yazılanları merak ve ilgi ile izliyordu. Ben de yazdığım ama henüz tamamlayamadığım taslak olan blogumu okudum. Uzun olduğunu ne yapmam gerekeceğini danıştım. "Bir kaç bölüm halinde yayınla" dedi. Öğütünü tutacağım. Tümünü tamamladığımda aynı gün ardarda yayınlayacağım. Ama önce teşekkür blogumu bitirmeliyim.

Talip Beyin bulunduğu THK Çankaya şubesi küçük bir müze sanki. Resimlere bakınca anlayacaksınız. Ben resim çektim, Talip Bey anlattı, ben çektim o anlattı, hep anlattı. Yanımda anlattıklarını yazacak birisi olsaydı iyi olurdu. Bu nedenle "Ben sizin anlattıklarınızı yazamam, karıştırırım, sadece resimleri yayınlarım" dedim. Sağolsun kabul etti yoksa yalan yanlış bir şeyler yazardım, çünki resimlere bakınca göreceksiniz. (oldukça karışık konular, beni aşar.)

Resim çekme işini tamamladıktan sonra hemen arka caddede güzel bir lokantada övdüğü yaprak sarması yedik, sarımsaklı yoğurtlu. Her ne kadar efsanenin yerini tutmasa da Talip Bey ağzının tadını biliyor.

Yemekten sonra tekrar şubeye döndük. Cep telefonuna gelen mesaj ile acı haberi öğrendik. Erdal İnönü'yü kaybetmiştik. Bilgisayarı açarak acı haberi bir kez de Milliyet İnternet'ten okuduk. Talip bey hemen kısa bir blog yazarak yayına verdi ve haberi MB okurlarına duyurdu. Bu arada ikram edilen çay buruk bir tad bıraktı, damaklarımızda.

Bu arada İnönü'ye gelen yakın arkadaşı ve dostu Sayın Erol Özdemir'i arayarak benim yanında olduğunu söyledi. Telefonda ben de kendisine hal ve hatır sorup selamlarımı ilettim. Erol Bey beni Dikmen'deki Polis Evine davet etti. Ankara'da son saatlerim. Bir daha ne zaman gelirim, görüşürüm düşüncesiyle hemen olur dedim. 14:30 - 15:00 arası buluşmak üzere diyerek görüşmemiz tamamlandı. Talip Bey'le bir süre daha konuştuktan sonra vedalaşarak 14:15 sıralarında şubeden ayrıldım.

Talip Beyin başka bir konuğu geleceği için tek başıma gittim. Ankara'lılar bilir. Gideceğim yer biraz uzak ve karışık. Beşevler'den Ankaray ile Kızılay'a, oradan Dikmen Minibüsleri ile 14:45 de Polis Evi'ne ulaştım. Erol Beyle kapıda karşılaştık. Yaklaşık bir saati aşkın bir zaman her konuda konuştuk. Kendisini en kısa zamanda MB yazarları arasında görmek istediğimizi ilettim.

Kendisi ile, özellikle MB, blog yazarlığı, bazı güzel yazıların bir kitapta toplanması, böylece çok iyi yazarlar çıkabileceği düşüncelerini paylaştık. İnönü'de MB yazarlarının çok güzel bir uyum içinde olmasından ötürü mutlu olduğunu, bu nedenle kalma süresini uzatarak Cumartesi gecesi bizimle beraber olup eğlenmekten büyük bir keyif aldığını söyleyince bizlerin de kendisini tanımaktan dolayı büyük bir mutluluk ve onur duyduğumuzu söyledim. 2009 yılında İzmir'de düzenleyecekleri bir etkinlikte kendilerine yardımcı olacağım sözünü verdim. Müzik, CD'ler, İnternet ve benzeri çok daha farklı ve güzel konulardan da konuştuk.

Ayrılık zamanı geldiğinde kendisine teşekkür edip vedalaştım. Geldiğim yolu izleyip AŞTİ'ye ulaştım. İzmir'e gidecek ilk otobüse bindim.03:00 te eve geldim. Taslak olarak kağıtlara yazdığım yazımı saat 04:00 gibi notepad'a yazmaya başladım. Oğlumu uyandırdım, çektiğim resimleri de PC'ye aktardım. Biraz sonra yazım hazır olacak. Ondan sonra uyuyacağım.

İnönü'ye gelip böyle iyi insanlarla da tanıştığım için mutluyum. Sanırım sizler de öylesiniz.

Bir kez daha Sayın Talip Bölükbaşı'na bu güzel buluşmayı düzenlediği için şahsım ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.

İyi ki varsınız.

 
Toplam blog
: 240
: 2494
Kayıt tarihi
: 13.04.07
 
 

6 Mayıs, bir Hıdırellez günü "Merhaba dünya" demişim. Geçen elli küsur yıl. Bir şarkı vardır Osma..