Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Teşekkürler geçmiş.. Hoşgeldin yarınlar..

Teşekkürler geçmiş.. Hoşgeldin yarınlar..
 

İş yerimizi taşıyoruz. Bir telaş bir telaş. Benim içimdeyse, bir sevinç bir huzur var. Tebdil-i mekanda ferahlık varmış misali bende olağan üstü ferahlamış vaziyetteyim. Cango şaşkın vaziyette zaten. Eskiden yasak olan bölümlere pervazızca girip çıkıyor. Kolilerin ağzını bantladıkça, iç geçiriyor sürekli ve başını yere dayayıp mahsun mahsun bakıyor. Sanırım psikolojisi bozuldu. Küçük çocuklara ev değiştireceğimiz zaman nasıl oturup anlatırsak bende Cango'ya öyle oturup anlatıyorum. :))

Buraya kadar herşey güzel. Ama ya geride bırakılanlar? Dolaplarımın içini ben toparladım. 1988 yılından bu güne dek tüm ajandalarım, masa takvimlerim, küçücük hatırlatma notlarım, bitmiş çek karnesi koçanlarım, Karbosan ve Vakko'da çalıştığım dönemlerde ki maaş bordrolarım, çalışma programlarım , oğlumun sünneti için aldığımız fiyat teklifleri, sünnet davetiyeleri, ilk evlendiğim zaman alınan eşyaların faturaları ve rakamlar v.s v.s.. Ne kadar hırdavatçıyım değil mi? Bu arada oğlumun sünnet davetiyesi çok şık ve çok güzelmiş. Öyle klasik sünnetçi kovalıyor çocuk kaçıyor şeklinde değil. Beyaz, içi ekose desenli kuşe zarf, yine aynı ekose kumaş desenden çerçeve yapılmış ortası beyaz bir davetiye. Üzerinde de kağıdın ekose deseninin kumaş olanından bir papyon var.

Ve bu davetiyeden elimizde epeyce kalmış.. Şimdi bu davetiyeleri değerlendirmeye karar verdim. Nasıl mı? 24 Aralık 2008 de oğlum 18 yaşını dolduracak. Ve ben ona sürpriz bir doğum günü düzenleyeceğim. Davetiyelerin adres bölümünü kapatıp, parti yapılacak yeri yazdıracağım ve davetlilere göndereceğim. Metinde "Oğlumuz....... ın sünnet töreninde sizleride aramızda görmekten mutlu olacağız" yazan...:)) Şimdiden düşündükçe heyecanlanıyorum..

Evraklarımı tek tek inceledim. Her sayfasında geçmişi yaşadım. Randevu yoğunluğundan enerjimi gözlemledim. Programlarıma hayretle baktım. Hem dernek toplantılarına, hem okula , hem eve hem alışverişe, arkadaşlarımla yemek davetlerine, akşamları yemeğe misafir ağırlamaya nasıl zaman ayırıyormuşum? Şu an yapmak istesem o insanlar nerede? Yaşım ilerledikçe seçici olmanın bedeli olsa gerek. Bir çoğuda genç yaşta hayatını kaybetti. Bu kadar yoğun yaşamamın nedeni birşeyleri kamufle etmek amacıylamıydı acaba? Her sayfada acabalarım arttı. Ama "keşkem " hiç olmadı. Bazı notlarıma bakınca içim acıdı, gözlerim doldu.. "Yaşanacak bir tek gün var. O da BUGÜN" cümlesini hatırladım hemen ve yırtmaya başladım. Sonrada çöp kutusuna.... Yeni işyeri ile dünümü ellerimle yok ettim. Şu an kendimi bomboş hissediyorum. Bu günüm ve bilinmez olan yarınlar var elimde...

Hayat, yaşanması gereken tuhaf bir süreç.Geçmişte ki yanlışlarımı , kusurlarımı , hatalarımı seviyorum. Onlar bana ait . Olgunlaşmamı sağladı. Emeklemeden koşmamam gerektiğini öğretti.

Tutunmayı , hedef koymadan başarıya ulaşılamayacağını , yaradılan herşeyi sevmeyi ve kendim olmayı öğretti. Teşekkürler geçmişim. Hoşgeldin yarınlar...


Sevgiyle kalın..

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..