Teslim olan kim?

34 PKK üyesinin Habur kapısından Türkiye'ye giriş yapması ile yeni bir süreç başlıyor. Bu süreç, öncesinden daha fazla sabır, hoşgörü ve teenni gerektiriyor. Akıllardaki soru şu: Bu temsili 34 kişi, Türkiye devletine "teslim" mi oluyor; yoksa devlet mi PKK' ya teslim oluyor?

Bu soruya vereceğiniz cevap olaya bakışaçınızla çok yakından ilgili olacaktır. Eğer iki tarafın şahinlerinden iseniz bu "teslim" olayını rahatlıkla devletin terör örgütüne teslimi olarak yorumlayabilirsiniz. Oysa, terör belasının Türküyle, Kürdüyle bu ülkenin insanına çektirdiklerini düşünerek, sorunun "insani temeller" üzerinde çözümünü isteyenlerdenseniz, hangi gerekçelerle olursa olsun, dağa çıkanların yurtlarına dönmelerinden memnun olursunuz.

Cumhurbaşkanı Sayın Gül, kendisine konuyla ilgili sorulan bir soruya; "İyi işte, güzel bir şey..." diye karşılık verdi. Yirmi beş yılı aşkın ülkenin canından can, malından mal alan bu kavga sona erecek ve dağa çıkanlar evlerine dönecekse bundan daha iyi ne olabilir?

Dağdan inenlerin, bu ülkenin şehirlerinden, kasabalarından, köylerinden çıkıp gittiğini unutmamak gerekiyor. Eğer gelenlerin uzaydan inerek geldiklerini düşünürseniz, bu "dönüşü" hazmetmeniz kolay olmaz. Çıkış nedenleri yanlış da olsa, kendilerince doğru da olsa, dağa çıkanların yine bu toprakların çocukları olduğunu unutmazsanız soruna daha aklı selimle yaklaşabilirsiniz.

Araya kan girmiştir, ne yazık ki... Ama, bin yıllık düşmanların bir gün gelip el sıkıştığı dünyada, aynı ülkenin insanları olarak, geçmişe bir sünger çekip hukukun emrettiği ve insan haklarının gerektirdiği bir davranış sergileyebilirseniz, her iki taraf için de geçerli olmak üzere, büyük bir sorunu tarihe gömmekte bir kaç kürek toprak da siz atmış olursunuz.

Yok, olaya böyle bir sağduyu ile bakmayıp, "çocuklarımızın katilleri" gibi bir yaklaşım sergilerseniz, çocuklarımız birbirini öldürmeye devam eder. Bunun tarihi vebali de, yine her iki taraftan olmak üzere, sizin üzerinizde kalır.

Dağdan inenleri elli bin kişi karşılamış... Bırakın karşılasınlar; bunun mutluluğunu yaşamak istiyorlarsa yaşasınsınlar. Kimin çocuğu dağdan inerse insin aynı sevinci ve aynı coşkuyu yaşama hakkı vardır. Hele de, bu sorunun başlamasında ve büyüyüp palazlanmasında rolü olanlar, bugün çıkıp hamasi laflarla bu ortamı kirletmesinler. Sizin bozduğunuz havayı birileri temizliyorsa, bari sesinizi çıkarmadan izleyin; yeniden kirletmeye çalışmayın!...

Türk halkı da, Kürt halkı da büyük bir sınav veriyor bugün. Bu sınav, ABD halkının yıllarca "köle" bellediği siyahilerden birini kendisine başkan seçmesinden daha büyük bir sınav değil. Onlar bunu başardılarsa, biz binlerce yıl bir arada yaşamış; ayrı köklerden olsak bile aynı din ve geleneklerle harmanlanmış toplumlar olarak, "barışmayı" başaramayacak mıyız?

Başarırız elbet!..Yeter ki, şu hassas günlerde "fitneye" karşı uyanık olalım. Herkes ağzından çıkacak olanı önce yutup sonra tekrar değerlendirmeyi bilsin.

Biz tarih boyunca nice zorlukları yenmişizdir; bunu da yeneriz, evelallah!..