Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Tevfik Fikret'in dramı -2

Tevfik Fikret'in dramı -2
 

Tevfik Fikret ve düşüncelerini uygulama sahası olarak gördüğü oğlu Halukr: alıntı


Güzel huylu anlamına gelen Halûk; Tevfik Fikret'in, şahsında yarının aydın gençliğini sembolleştirdiği ve bu amaçla yetiştirdiği oğludur. Tevfik Fikret'in, düşüncelerini bir uygulama sahası olarak gördüğü Halûk, 14 Haziran 1895 tarihinde İstanbul'da doğdu. Şair çok sevdiği oğlu için şiirler yazıp, adını kitaplarına koydu. Halûk; Tevfik Fikret için ülkenin kalkınma sembolü, "karanlıkları boğacak ışık, gökten deha-yı nârı çalacak olan kahraman"dır.

Şair, “Ferda”(yarın) olarak gördüğü Halûk'u çok sevmektedir. Ondan ayrı kalma düşüncesine bile katlanamazken, 1898 yılında ilk kez tutuklanır. Bu tutuklama esnasında oğlunu çok özleyen şair, yazdığı "Halûkçuğa" başlıklı şirini şöyle bitirir:

”<ı>Sizi bir an tahattur etmeyecek

<ı>Hangi mel'un, o ben mi yavrucuğum?”(8)

<ı>

Tevfik Fikret’in kişiliği, aşağı yukarı bir çeyrek asır süren edebî hayatında değişik aşamalar göstermiştir:

-A.Hamid, M.Naci ve R.Ekrem’in dönemlerinde Mehmet Tevfik imzası ile yazdığı iddiasız şiirler.

-C.Şehabettin, Hüseyin Siret’le sivrildiği, edebiyatın okşayıcı rengi ve tatlı cazibesiyle yüklü Servet-i Fünun şairliği.

-Sanatının üçüncü döneminde N.Kemal’in etkisinde, aile ve toplum şairi olarak bütün şairlerimizin üstünde durmakta ve en yüksek değeri korumaktadır.

-Sanat hayatında dördüncü aşama vatan ve millet şairliğiyle açılır. Namık Kemal’in şiirlerinde sırtında kanlı bir kefen sürükleyen sevgili, Fikret’in dizelerinde; gözlerinde mavi güneşler gurub eden zümrüt bakışlı, inci şetaretli bir kız gibidir.

“Kudsî birer misâl-i vatandır… Vatan gayûr İnsanların omuzları üstünde yükselir.”

-İnsanların çektiği çile ve baskıların etkisiyle son döneminde hümanist bir anlayışa yönelir. Yerin ve göğün baskılarından kurtulmuş, yalnızca ilmin ve vicdanın kanunlarına bağlı yüksek bir insanlık hayali…

<ı>“Toprak vatanım, nev-i beşer milletim… İnsan

<ı>İnsan olur ancak bunu iz’anla inandım.”

<ı>

Bugün bizler de bütün insanlığı severiz, ama onlardan da aynı ilgiyi bekleriz. Fakat kutsal haklarımıza bir saldırı olursa, o zaman biz yurdu ve milleti her şeyin üstünde tutan ve özgürlüklerimiz için silah kuşanan eşsiz kahraman bir milletiz…

Şair, o güzel dizelerin ardından, bu özelliğimizi de yazsaydı daha yücelirdi. Ne yazık ki, o zaman bu hususu ihmal edecek derecede buhran içinde ve tek taraflı olarak yalnızca büyük baskı ve haksızlıklara isyan ihtiyacında idi.(9) Bu düşüncesi de büyük umutlarla yetiştirdiği oğluna olumsuz rehberlik yaptı…

Halûk’u geleceğe henüz çok küçük yaşlarda hazırlamaya başlayan şair, O’na daha küçük yaşlarda “garipler ve yoksullar” için kendi zevklerinden feragat etme bilincini aşılar. "Haluk'un Bayramı" şiirinde, güzel elbiseler giymiş oğluna, babasız çocukları hatırlatır ve elbiselerini onlara vermesini ister.

<ı>“Baban diyor ki: Meserret çocukların, yalnız<ı>
Çocukların payıdır! Ey güzel çocuk dinle;
Fakat sevincinle
Neler düşündürüyorsun, bilir misin?... Babasız,
Ümitsiz, ne kadar yavrucakların şimdi
Siyah-ı mâteme benzer terâney-î idi!
Çıkar o süsleri artık, sevindiğin yetişir;
Çıkar, biraz da şu öksüz giyinsin, eğlensin;
Biraz güzellensin
Şu rûy-ı zerd-i sefâlet... Evet, meserrettir
Çocukların payı; lâkin sevincinle
Sevinmiyor şu yetim, ağlıyor... Halûk dinle!”

<ı>

Fikret yine masal üslûbuyla yazdığı "Devenin Başı" isimli şiirinde; "Haksızlık eden başları bir gün koparırlar!" diyerek oğluna bazı mesajlar vermeye devam etmektedir.

HALÛK’UN DEFTERİ – “Ölmek ve yaşatmak seni!”

Şair, "Halûk'un Defteri" başlıklı şiirinde, oğlunun bir cümlesine dikkatleri çeker: Haluk, defterine bir Türk bayrağı çizmiş ve bayrağın altına; "Ölmek ve yaşatmak seni!" yazmıştır. Fikret bunu şiirinde şöyle anlatır:

Defter bile denmez, sekiz on parça kâğıttır;
Üstünde Halûk'un mütereddid kalemiyle

Saf saf karalanmış yazılar, şüpheli hatlar;

Bir yanda vatan bayrağı, altında şu cümle:
"Ölmek ve yaşatmak seni!"

Bu cümle babayı o kadar heyecanlandırır ki, cümlenin yazıldığı kâğıtlar, O’nun için "bir yâr, bir yâr-i samîmî" olur. Tevfik Fikret, şiirini bayrağa yaptığı şu hitapla bitirir:

Ey şanlı vatan bayrağı, bir gün seni oğlum
Bir mevkib-i zî-heybet-i hürriyet önünde
Çekmiş görebilseydim... O, pür-hande ölürken
Etmezsem eğer şevkıni takdîs ile secde,
Dünyada en alçak baba elbet ben olurdum.”(10)

Tevfik Fikret vatan ve bayrağa ne kadar bağlıysa, II.Abdülhamit’ten o kadar nefret etmektedir. Öyle ki, sultana suikast düzenleyen Ermeni teröriste, “Bir Lâhza-i Taahhur”(11) adlı şiirinde “Ey şanlı avcı!” diye seslenip, bir anlık gecikme olmasaydı, tarihin değişeceğini ileri sürmektedir.

Bir patlama...bir duman...ve bütün bir şenlik alayı,
Sahnelediği oyunu seyreden kalabalık; haşin, azgın
Tırnaklarıyla bir kahredici elin, didik didik,
Yükseldi havaya bacak, kelle, kan, kemik...

Ey yüce patlama, ey öc alıcı duman,
Kimsin? nesin? bu saldırıya iten ne, sebep ne? kim?
Arkanda bin meraklı bakış ve sen yoksun,
Görünmeyen bir eli andırıyorsun, kurtarıcı.

Sesinde o öfkenin o korkunç yıldırımı var ki
Her yerde hak ve kurtuluş duygusunu tetikler.
Vuruşunla kahredici ayağı titrer zorbalığın,
En gururlu, görkemli tâcı sarsar yaklaşışın.

Silkip yüzyılların boyunlarındaki ilmiklerini, en çetin
Bir uykudan uyandırır milleti dehşetin.
Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın! *
Attın...ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!

Dursaydı bir dakikacık (bu hep) geçen zaman,
Ya da o durmasaydı o tâlihsiz taç,
Kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş
Bir iyilik olurdu, benzeri yüzyıllarca geçmemiş.

Ancak, rastlantı... âh o güçlülerin dostu,
Güçsüzlerin, zavallıların değişmez düşmanı,
Birden yetişti etkisiz kılmaya, bu yakıcı planı,
Söndürdü bir nefeste bu parlak umudu;

Yazdı, alay etmek için bilinçsiz yazgı,
Zulüm tarihine bir övünme önsözünü.
Kurtuldu; hakkıdır, alacak şimdi öcünü;
Ancak; unutmasın şunu (ki) alçaklığın tarihi:

Bir milleti çiğnemekle bu gün eğlenen (alçak)
Bir anlık gecikmeye borçlu bu keyfini

Tevfik FİKRET

DİP NOTLAR
8-A.Osman Dönmez : Haluk’un Son Vedaı, www.sizinti .com.tr
9-V.Mahir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, s.704-707
10-Dönmez, a.y.
11-Tevfik Fikret : Bir Lâhza-i Taahhur, www.tarihportalı.com.

Ayten DİRİER
./..

 
Toplam blog
: 214
: 5488
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Emekli eğitimci, araştırmacı yazar, şairim. Ülkemin cennet ile cehennemi bir arada yaşadığı bir zama..