Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Eğitim
 

Tevhid-i Tedrisat Kanunu' nun öngördükleri

Saltanatın yıkılması, Cumhuriyetin ilanı ve Halifeliğin kaldırılması Türk Devrim'i sürecinin siyasi; Tevhid-i Tedrisat Kanunu(Öğretim Birliği Yasası) ise sosyokültürel yönünün belirleyicisi olmuştur.

Osmanlı'dan Cumhuriyet yönetimine kalan yüzde doksanından fazlası okuma yazma bilmeyen; din, tarikat ve aşiret liderlerinin etkisinde kalmış Türk toplumunu, Atatürk'ün amaç edindiği çağdaş uygarlık aşamasına ulaşmak için yeterli kapasiteden yoksundu. Bunun başlıca nedeni de, Osmanlı' da uygulanan kontrolsüz, denetimsiz, çok yönlü dinsel ağırlıklı eğitim sistemi ve bu sisteme temel teşkil eden görüşlerdi. Bu görüşlerde, ulusal egemenliğin kaynağı ve çağdaş düşüncenin dayanağı olan kişi özgürlüğü yoktu.

İşte, 3 Mart 1924'de Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen ve 6 mart 1924'de yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat Kanunu, eski ve çok taraflı eğitim ve öğretim düzenine çağdaş ve laik bir görünüm kazandırmak amacıyla çıkarılmıştır.

Şimdi, aradan bunca yıl geçtikten sonra ve Türkiye'deki eğitim ve öğretim sistemi tam yerine oturmaya başlamışken, biri çıkyor ve bakın ne diyor?

"İmam hatip okullarının gayesi, sadece din adamı yetiştirmek değildir. Dinini bilen Türk vatandaşı doktor, mühendis, hakim olsa daha iyi değil mi?Bugün orta öğretime giden üç milyona yakın öğrencimizin 240-250 bini klasik eğitime ilaveten din eğitimi veren okullara gidiyorlar. Bu okulların önü üniversiteye açıktır. Onu biz yaptık.... Şayet Kur' an kursları veya din eğitimi bu kanuna ters düşüyorsa, yanlış olan din eğitimi değildir; Tevhid-i Tedrisat Kanunu'dur. İslam birliği konusunda asıl mesele, her ülkenin İslamı doğru anlayıp tatbik ederek Kur'an'ın getirdiği nizamı yaşamaya çalışmasıdır. O zaman İslam
dünyası gerçek manada güçlenmiş olur".(
x)

(Bir düşünün ve hafızalarınızı yoklayın bakalım; bu sözleri kim söylemiş olabailir? Aklınıza gelen isimleri hisseder gibiyim, ama hiçbiri değil. Bu bloğuma yorum getirenler bu sözleri söyleyeni de yazarlarsa sevinirim. Siz düşünmeye devam edin ben de blogumu biraz daha ilerleteyim. Ama size bir ip ucu vereyim. Bu kişi hepimizi yakından tanıdığı bir siyasetçi, hükümet ve devlet adamımızdır.)

Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na bu kadar ters bir görüş ya da bu kanunu bu kadar yanlış anlamak ve yanlışlığını ileri sürmek, ilginçliğin ötesinde endişe vericidir. 28 Şubat 1997 öncesinde, ülkede yaşanan ve irtica olarak nitelenen radikal İslamcı hareketin bu ve benzeri görüşlerden destek aldığı söylenebilir.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu 7 maddedir. Bu maddelerin neler olduğu çeşitli kaynaklardan öğrenilebilir. Ancak konumuzla ilgili olanı 4.Madde'dir. Bu madde aynen şöyledir:

"Eğitim Bakanlığı, din uzmanları yetiştirmek amacıyla Darülfünunda(Üniversitede) bir İlahiyat Fakültesi; imamlık ve hitabet gibi din hizmetlerinin görülmesini sağlamak için de ayrı okullar açacaktır".

Açıkça görüldüğü gibi Kanun, din eğitimini mesleğe yönelik bir eğitim olarak kabul etmiş ve bunun için de ayrı okulların açılmasını hükme bağlamıştır. Yani bu okul mezunları, camide imamlık yapacak ve halkı karşılaştıkları dini hizmetler konusunda aydınlatacaklardır. Din uzmanları için de İlahiyat Fakülteleri açılacaktır. Bu okulların bugün lise konumunda olması, halka daha iyi din hizmetleri vermesi bakımından faydalıdır. Bu okul mezunlarının önünün bütün üniversitelere ve fakültelerine açık olmasına gerek yoktur. İmam Hatip Lisesi mezunlarının gidebileceği tek yer İlahiyat fakülteleri olmalıdır .Bu, mevcut Anayasamızın 174.maddesi'nde sıralanan ve korunması gereken Devrim Kanunları'nın birinci sırasında yer alan Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun içeriğine de uygundur.

Bugün yapılmak istenen nedir? Katsayı ayarlamaları ile bir meslek okulu konumunda olan İmam hatip Lisesi mezunlarının önünün bütün üniversitelere açılması ve yukarıda adını vermediğim büyüğümüzün dediği gibi, dinini bilen hakim, doktor, mühendis, öğretmenlerin devlet kurum ve kuruluşlarında görev alması; ama aslında Siyasal İslam İdeolojisinin devlet kademelerine yerleştirilmesidir.

İslamcı İdeolojinin üzerine demokrasi parfümü sıkarak halkı aldatmak doğru değildir. Ayrıca bu girişim, Anayasa'nın İnkılap Kanunlarının Korunması başlıklı 174. maddesine de aykırıdır.

Son söz olarak şunu söyleyebiliriz:

Geride kalan yakın tarihi süreçte, Türkiye'de karşılaşılan eğitim ve öğretim sorunlarının başlıca nedeni, bu kanunun amacından ve içeriğinden saptırılması ile meydana gelen çıkmazlar ve açmazlardır.

______________________

(x) "Açık Pencere", Milliyet Gazetesi, Ekim 1996 ve aynı gazete, "Eğitim Köşesi", Kasım 1996.(Bu açıklamanın, 1990 öncesinde, İslamcı kesimin yayınlarından olan Yeni Nesil Gazetesi'nde ve Köprü Dergisi'nde de yayımlanmış olduğunu hatırlar gibiyim)

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..