Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '15

 
Kategori
Tiyatro
 

Tez elden mezuniyet

Tez elden mezuniyet
 

5 yıl öncesi, 5 yıllık bir süreç ve sonrası…

Anlatıcı:Merhaba hoş geldiniz. Ben bugün sizlere bilindik, hep aynı konuşmayı yapacak değilim. 5 yıl öncesini, bu 5 yıllık süreci ve 5 yıl sonrasını anlatacağım. Kalemi elimize aldığımızdan bu yana başlamış gidiyor. Bir parkurdan diğerine…. Ne mi? Maraton canım. Önce en iyi lise fikriyle, sonra en iyi üniversite fikriyle başlatıldı maratonumuz.

Erkek:Ah, bir şu üniversiteye girebilsem. İşte o zaman hayatımı kurtarmış olurum.

Anlatıcı:Lise öncesinde de aynı ifadeyi kullanmıştı halbuki…

Erkek: En iyi tercihi yapmalıyım. Annem tutturmuş doktor olacaksın, babam tutturmuş mühendis. Arkadaşlarımın polis olma heveslerini de kıskanmıyor değilim… Lise de yabancı dil okuttular. Bay ÖSS’ de beklediğim puanı vermedi malum. En iyisi dil. İngilizce evet İngilizce. Fransızca, ooo… Çok estetik. Almanca mı? Çok kaba, hem şey… Neyse yazalım bari. Bir dakika Erzurum mu? Ohh… Üşür gibi oldum. Soğuk memlekette ne işim var. Ama olsun, yazalım. Çıkacağı yok ya zaten.

Anlatıcı: Zaman geçmiş, sonuçlar açıklanmıştı. Bizim delikanlı hayret içindeydi.

Erkek: Olsun canım. Erzurum, dadaşlar diyarı, soğuk olması da harika, kayak yapmak için muhteşem. İlerde Almanya’ ya da giderim hem.

Anlatıcı: Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü okumaya hazırlanıyordu bizim delikanlı.

Anlatıcı: Ich heisse Mevlüt.

Erkek: Bu da ne şimdi?

Anlatıcı: Wie heisst du?

Erkek: Eee… Şey. Ben İngilizce çıkışlıyım.

Anlatıcı: Ich heisse Mevlüt.

Erkek: Mevlüt mü? Beni anlamıyor galiba.

Anlatıcı: Ich heisse Mevlüt.

Erkek: Anladık canım. Ich heisse Mevlüt.

Anlatıcı: Nein. İch heisse Mevlüt. Du?

Erkek: Du ne ya? Bu okul bitmez.

Anlatıcı: İşte böyle başlamıştı üniversite. Kantinler, evler, sokaklar, ders çalışan öğrenciler veya çalışmaya çalışanlarla doluydu… Aylar, yıllar geçiyordu. Nasıl mı? İlk yıl hazırlık başarıyla tamamlanmıştı. 1. Sınıfın ilk dönemi de tesadüfen iyi geçmişti. Bizim delikanlı Almancayı çözdüğünü sanıyordu şimdiden. Peki, sonra yıllar nasıl mı geçti? (kız gelir )

Kız: Merhaba bir soru sorabilir miyim?

Erkek: Tabi.

Kız: Almanca ben yirmi dört yaşındayım ne demek?

Erkek: Ich bin gut, gut.

Kız: 24’ü nerede?

Erkek: Onu söylemesen de olur.

Kız: Peki, birkaç sorum daha olacaktı.

Erkek: Bu akşam canlı müziğe gidiyoruz. Sen de gel istersen, ben orada sana anlatırım.

Kız: Tamam olur. Eee.. Sınavlar nasıl? Okul nasıl gidiyor?

Erkek: Oh süper gidiyor. Sen hazırlıksın değimli?

Kız: Evet sen?

Erkek: Son sınıf oluyorum, yani oldum.

Kız: Ya Almanca zor mu?

Erkek: Çok… Tabi ilerde alışıyorsun, bir zaman sonra konuşuyorsun. Mesela ben Alman gazetesi Spiegel’i okuyorum. 3-5 kelimeyi sadece nadiren anlamıyorum ama cümleden çıkarıyorum. Sende oku orayı.

Anlatıcı: Günler sonra ilk vizeler gelmişti.

Erkek: Arkadaş, hoca romandan öyle bir soru sormuş ki cevaplamak için mitolojiye, felsefeye, dine ve hatta bulutların ötesine uğrayıp geri gelmek lazım. Faust.

Kız: Okudun mu o kitabı sen?

Erkek: Tabi, elbette ki okudum. Çok ağır bir Almancası var.

Kız: Ne! Sen almanca mı okuyorsun?

Erkek: Eeee… Herhalde canım. Boşuna mı son sınıf olduk? ( Kız çıkar…)

Anlatıcı: Son sınıf evet. Bizim delikanlı vize sonuçlarını otomasyonda görünce…

Erkek: Yok artık! 35 mi? Kitabın özetine göz atmıştım ama. Türkçeye çeviren mi yanlış yaptı. Ya çan, çan eğrisi kaç acaba? En düşük ben değilimdir canım. Şu bizim kitap manyağı kıza mesaj atayım hele. Zaten hemen yazsa şaşarım şımarık şey. Ha!! Yazdı işte. Oha 80 mi almış yuh. Benden nasıl yüksek alır bu kız? ( Kız gelir… )

Kız: Sınavlar açıklanmış Orhan. Nasıl notların bakalım?

Erkek: İyi ya çok iyi hem de.

Kız: Neresi iyi be. 35 almışsın Alman yazın tarihinden. Arkadaşın söyledi.

Erkek: Ya, şey… Hoca notumu kırmış, hakkımı vermezler ki zaten. Ama Edebiyattan 80 aldım.

Kız: Immmm iyiymiş. Benim notlarım hep düşük ama. Finaller de zor olacakmış. Ne yapacağım ben?

Erkek:Tasalanma ben seni çalıştırırım.

Anlatıcı:Günler geçmişti. Aylar sonra okul bitmek üzereyken finaller gelmişti. Malum iki tür öğrenci tipi var. Ya finalci ya da bütçü. Bizimki anlaşılan bütçü.

Erkek:Yine 40 vermiş adam ya. Neyse büte buradayız yine anlaşılan.

Kız:Ben seçme metinlerden FF almışım ya.

Erkek:Bütte geçersin.

Kız:Ama eve gidecektim. Kuzenimin düğünü var.

Erkek:Bir tane zaten, bütte geçersin. Dert etme, niye korkuyorsun ki!  Hocalar her zaman geçirir.

Anlatıcı:Değil mi? Nihayet 5 yıl bitmişti. Delikanlı yaz tatiline odaklanmış diplomayı almaya hazırlanıyordu.

Kız:Okul bitti. Tebrikler.

Erkek:Sağol. ( ilaç içer.. )

Kız:O ilaç ne?

Erkek: Şey… Anti depresan. Eczaneden aldım.

Kız:Ama onlar bağımlılık yapıyormuş.

Erkek:Yoo… Ben 5 yıldır kullanıyorum hiç bağımlılık yapmadı.

Kız:Bu arada bizim sınıf dün gazeteye çıkmış gördün mü?

Erkek:Ha… Şu 50 kuruşluk gazetelere mi?

Anlatıcı:50 kuruştan fazla fiyata gazete okuyor galiba bizimki. Peki ya şimdi?

Erkek:Dün dünde kaldı. Artık bizler hocalarımızın eseriyiz.

Kız: Yeni nesillere yeni ufuklar gösterecek ve daha da ilerleyeceğiz.

Anlatıcı:Mademki Allah bize bugünlere gelmeyi nasip etti, mademki 5 yıllık tohumların yeşermesine imkân verdi; o halde siz değerli hocalarımızın emeklerini, sevgili ailelerimizin özveri ve fedakârlıklarını boşa çıkartmayacak ve her birimizi hak ettiğimiz ölçüde mükâfatlandıracak ve rızıklandıracaktır… 

 

SON

 
Toplam blog
: 16
: 3391
Kayıt tarihi
: 24.09.14
 
 

Alman dili ve edebiyatı mezunuyum. Batı edebiyatı üzerine çalışmaların yanı sıra bilim kurgu, fan..