Tez yıkıla, tez yapıla....

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan'ın tarihi yarım adanın silüetini bozduğu gerekçesi ile eleştiri oklarına tuttuğu Zeytinburnu Kazlıçeşme'deki gökdelenlere yıkım kararı çıktı. 3 gökdelen için 4. İdare Mahkeme'sinin yapı ruhsatına ve gökdelenlerin 1 / 5000 ile 1 / 1000 ölçekli planların iptaline karar verdi. Erdoğan yakın geçmişte gökdelenler için "sahipleri ile konuşmuyorum" demişti.

 

Peki, Başbakan bu eleştiriyi yapmadan önce yargının aklı neredeydi? Diğer taraftan uzun yıllardır hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hem de Zeytinburnu belediyesi Ak Partinin elinde. İmar durumunu ve ruhsatı veren onlar. Bunları gökdelenleri  yapan iş adamı Mesut Toprak, haklı olarak "Ben mevcut yasalara göre inşaat yaptım" diyor. İnşaat bittikten sonra planlar iptal edilince dolayısiyle bu gökdelenlerin yıkılması gerekiyor. 

 

Eğer başbakan böyle bir eleştiride bulunmasaydı, yargı böyle bir karar almayacaktı. Yeterki başbakan hedef göstersin....

 

"Tez yıkıla...."

 

Şimdi daha öncelere gidelim. 

 

7 Kasım 2005 tarihinde Kars Belediye Meclisi oy birliğiyle Ermenistan'daki Soykırım anıtı'na karşı Sukapı mahallesinde İnsanlık anıtı yaptırılması kararı alıyor. 2006 yılında dönemin Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu ile heykeltıraş Mehmet Aksoy arasında sözleşme imzalandı ve Mehmet Aksoy 24,5 metre uzunluğundaki heykelin yapımına başladı. 23 Aralık 2006'da Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Erzurum Bölge Kurulu anıtın yapımına onay verdi. Söylenenlere göre bu heykel için harcanan para Türk lirası ile 1 milyon 250 bin lira. Eski para ile trilyonlarca lira para yani.

 

Başbakan bir gün Kars'a gidiyor ve bu heykeli görüyor. Görür görmez de bir talimat veriyor. "Bu ucubeyi yıkın." Hemen yetkililer harekete geçiyor. Alelacele kararlar alınıyor ve 14 Haziran 2011 yılında bu heykel yıkılıyor. Heykel şimdi nerede mi?

 

Başbakan'ın 'ucube' dediği Kars'taki İnsanlık Anıtı yeni otogar binasının yanındaki hurdalıkta

çürüyen otobüslerin yanı başında kaderine terk edilmiş duruyor.

 

"Tez yıkıla."

 

Taksim'deki şehrin nefes aldığı gezi parkına başbakan eskiden orada bulunan topçu kışlasının yeniden yapılmasını istiyor. Aslında kışla falan yapılmayacak da, kışlanın yerine bir AVM ile rezidanslar yapılacak. Önce Kültür ve Tabiat Varlıklarını koruma yüksek kurulu buna müsaade etmezken, başbakan konuştuktan sonra bu inşaata koruma kurulundan izin çıkıyor.

 

"Tez yapıla...."

 

Başbakan bir gün boğazdan karşıdan karşıya geçerken gözüne Çamlıca takılıyor. Hemen aklına buraya neden cami yapılmasın? düşüncesi geliyor ve bunu kamuoyunla paylaşıyor. Ülkedeki camilerin sadece Cuma günleri ile Ramazan ve Bayram'da dolu olduğunu düşünürsek, Çamlıca civarında nüfusun az olduğunu da hesaba katarsak, bu camide ibadet edecek cemaat için bir proje geliştiriliyor. "Mecidiyeköy'den Çamlıca'ya teleferik hattı yapmak" Başbakan buyurdu ya hemen proje hayata geçiriliyor ve ilk kazma vuruluyor.

 

"Tez yapıla...."

 

Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman vezirlerine bir işin yapılması için talimat verdiğinde verilen cevap hep aynıdır.

 

"Ferman padişahımızındır."

 

Şimdiki durumun Osmanlı döneminden ne farkı var? Burada da aynı şeyler oluyor.

 

"Ferman padişahımızındır."