Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '11

 
Kategori
Futbol
 

TFF'nin tarihi kararı ve düşündürdükleri

TFF'nin tarihi kararı ve düşündürdükleri
 

Şike konusunda federasyonun merakla beklenen toplantısı ve bu toplantı sonrasında "alınamayan" kararları nihayet açıklandı. Ancak beklendiği ve "yönlendirildiği" üzere dağ fare doğurdu. TFF aslında hiç bir karar almadığı halde olay bazı gazetelerde "tarihi karar" olarak yorumlanmaya devam etti. 

TFF; özetle kişi ve kurumların savunmasının alınmadığını; bunun sebebinin dosyadaki "gizlilik" kararı olduğunu; bu nedenle şu anda savunması alınamayan kişi ve kurumlara ceza verilemeyeceğini söyledi. Diğer yandan savunması alınamayan ve yakın zamanda da alınmaması muhtemel bu kişilerden 17'sini (tutuklu olanlar) PFDK'ya sevkederek kararın "tarihi(!)" boyutunu rezalet bir şekilde pekiştirmiş oldu. 

Gelinen noktada taraflı tarafsız herkes şike olduğuna inanmış durumda. Hatta Aykut Kocaman bile! Aykut hocanın ikide bir kalkıp da "Galatasaraylılar maçlarımızı izlesin karar versin" demesinin ardındaki bastırılmış duygu şikenin yapılmış olduğuna olan inancıdır. Haklı olarak şöyle düşünüyor: "O kadar çalıştık, didindik, ter akıttık, kendi hakkımızla şampiyon olduk. Zaten kapasitemiz vardı. İşte görüntüler, işte maçlar... Şike yapmanın ne alemi var başkan?" 

Kompresör görevi yapan basının bu karar(!) karşısında aldığı tutum da dikkate değer; değmeli. Özellikle bir kesimin Ercan Saatçi mantığıyla manşet attıklarını görmek, kimlerin hangi hesaplar peşinde koştuklarını anlamamı güçleştiriyor. Ortada uyduruk, baştan savma, oyalama taktikli bir karar(sızlık) mevcutken kalkıp da futbol kurtuldu diye manşet atmak hangi mantığın sığınağı olabilir ki? 

Yine aynı şekilde geçtiğimiz hafta medyada başlayan "savunma alınmadan ceza verilmez" gazına TFF'nin gelmesi de bir garip olaydır. Madem adamların suçlu ya da masum olduklarını savunma almadan ilan etmiyorsan ne diye PFDK'ya sevkedersin be adam? PFDK'da nasıl alacaksın savunmalarını? Alamayacaksın. Öyleyse ne ceza vereceksin? "Bilmem ne kadar men!" E savunma? Kem küm homini gırtlak, pufidi kandil.. Tamam savunmayı istemiyorsan şike? PFDK'ya savunma gerekmiyorsa şikeye de gerekmiyor. Yahu yokmu bunun bir ortayolu? Olay göründüğü kadar karmaşık değil. TFF yönetiminde başkan dışında acemi bir insan yok. Hepsi yıllardır bu işin içinde olan insanlar. Kimse kalkıp da marka değerinden, ekonomik yönden falan filan zırvaları anlatmasın. Benim futbolum temiz olsun; şerefli, onurlu olsun; ele güne karşı başım öne eğilmesin, varsın milyon dolarlarım da eksik olsun! 

Hadi diyelim cezayı kesmedin; PFDK olayını da kabullendim. Şimdi kırmızı kart gören bir futbolcu mahkemeye giderse; mahkeme de kartın iptaline karar verirse; üstüne de o karttan dolayı oynamadığı maçlar için maçın hakemine, TFF'ye, PFDK'ya, Tahkime, rakip takıma, hatta kart gördüğü posizyonda en yakınındaki rakibine peşpeşe davalar açıp kazanırsa ne olacak? Hakem, TFF, rakip futbolcu veya takım.. Hepsi şike yapmış mı olacak? E ortada mahkeme kararı var ama! Ya da ligi ortalarda götüren bir takım, o hafta diyelim ki Trabzonspoar, Galatasaray ya da -eğer düşmezse- Fenerbahçeyle oynayacak. Takımın en vasat futbolcuları bir anda canavar kesildiler bu maçta. Hatta gol atıp asist yaptılar. Bu takımlar bu oyuncuları mahkemeye verirse ne olacak? Ya da tam tersi.. Bir kaleci 30 hafta süper oynarken; şampiyonluğa ya da ligde kalmaya oynayan takımların birinden hiç beklenmedik kolay goller yedi. Mahkemeye verirler mi? Bu karar(sızlık) sonucunda tabiki verirler. Mahkemeyi de kazanabilirler. O zaman düşür takımları! Savunma var, iddianame var, yetmedi mahkeme kararı da var. Zaten mahkemenin memuru gibi karar almıyomusun? Al işte sana un, yağ, şeker! 

Daha anlatmaya sayfalar yetmez ama bir yerden sonra insan sıkılmanın ötesine geçip tiksinmeye başlıyor bu konulardan. 

TFF adeta kendi özerkliğini; futbolun en üst kurumu olduğunu inkar etmiş; elindeki bütün yetkileri bu açıklamayla yargıya bıraktığını deklare etmiştir. Ayrıca bu "olmayan kararlar", yağdanlık medyanın söylediği gibi futbolumuzun kurtuluşu değil; korkarım ki tam tersine çöküşünü getirecektir. Örneğin mahkeme kararı ya da iddianameden hangisine göre karar alınacaksa.. Ki bence iddianame için de "bunlar sadece iddiadır; aksi ispat edilene kadar herkes masumdur" teranesi okunacak ve mahkeme kararı beklenecek. Bunlara göre alınacak kararın tarihi mesela 28 Mayıs 2012 olsun! ne olacak? 3 takım da küme düşsün! Şampiyon değişebilir mi? "Evet". Küme düşenler ve kalanlar değişebilir mi? "Evet". Avrupaya gidecek takımlar? Türkiye kupası? Naklen yayın gelirleri? Sarı-kırmızı kartlar; seyircisiz oynamalar, saha kapatma cezaları, gol krallığı, vs vs. Hepsi değişebilir. Koca bir sezon boşa geçirilmiş olur! Sadece bunlar mı ki? Bir de bu sene küme düşürülmeyip de seneye küme düşürülenler.. Onlar şike yaptıkları için değil; TFF'nin işgüzarlığı ve aymazlığı yüzünden belki 1 sene daha kaybetmiş olacaklar. 

Daha bunlar ne ki? İşin maddi boyutundan bahsediliyor ya hani... Küme düşecek takımlar dışında kimseye maddi bir yük getirmez. Küme düşen takımın yabancı futbolcuları tonla parayı cebine koyup giderler. Yerlilerin bir kısmı "takımdaşlıklarından" dolayı gemiyi terketmezler ama; geri kalanı da "batan şikenin malları" olarak haraç mezat köle pazarlarında kelepir fiyatına giderler. Düşen takımın naklen yayın geliri azalır; reklam gelirleri azalır, hisseleri düşer, vs vs. 

Durun bitmedi. Ya işin UEFA ve FIFA boyutu? Sayın Aydınlar diyor ki: "kendisinden şüphe duyan Avrupaya gitmesin". Acaba UEFA ve FIFA yarın kendisine hesap sorduğunda bununla mı savunacak? "Ben zamanında söyledim" mi diyecek? Bunun dışında UEFA ve FIFA demeyecek mi; kardeşim madem karar almayıp savunma bekleyecektin; ne diye ligleri ertelettin? Soruşturmanın gizlilik kararı alındığından beri bilmiyormuydun bu delilleri sanıklara ve avukatlarına gösteremeyeceğini? Ve yine bilmiyor muydun bu yüzden bir karar alamayacağını? TFF'nin bu akıl almaz tutumu yüzünden değil mi Fenerbahçenin hala bir transfer yapmamış olması? 

Kaldı ki tüm bunları sormaya gerek bile duymayabilirler. Bir gece ansızın geliverirler. Takımlarınızı Avrupa kupalarından men ediyoruz; Milli takımınızı da uluslararası tüm müsabakalardan men ediyoruz. Siz kendi pisliğinizde boğulursanız boğulun ama; o pisliği başka yerlere bulaştırmayın! Hadi bakalım; naş naş.. Diyebilirler. 

Biz de pisliğimizin başına oturup ne yapacağımızı düşünürüz. Sonra Ünal Aysal'a fırsatçı deriz! Sonra Fenerli bir spor yazarı (ismi tahir olur ya da ercan olur hiç farketmez) gider savcıya bir mektup verir. Galatasaray'ı da işin içine çekmeye çalışır. Ama başkan fırsatçıya.. Bu tufaya gelmez. Sonra herkes kendi pisliğinin içinde debelenip dururlar! 

Gökten 3 elma düşer: 

1incisi TFF'nin başına 

2incisi şikecilerin başına 

3üncüsü pisliğin tam ortasına! 

Not: Aykut Kocamanın her fırsatta Galatasaraylıların maçlarını izlemesini istemesine hayret ediyorum. Demekki "bir bilene" sormak ihtiyacı hissediyor. Oysa 3 ay önce "biz bize yeteriz" diyorlardı. Demek ki az gelmişler birbirlerine. Kusura bakma Aykut Hoca be; siz yine kendinize yetin. Ben biliyorum senin de kabahatin yok. Canını dişine taktın; çalıştın çabaladın; belki hakikaten şampiyonluğu da hakettin ama.. Birileri işin içine pislik karıştırdıysa bir milyon kere haketsen de boş işte. 

 
Toplam blog
: 93
: 585
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

Elektronik ve haberleşme mühendisiyim. Galatasaray taraftarı; evli; 1 erkek çocuk babasıyım. ..