Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ti’ yatro

Ti’ yatro
 

Tiyatroya gider misiniz?  Gider miyiz? Ne zaman? Tiyatronun anlamını biliyor musunuz? İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir. Demek oluyor ki ana malzeme insan. Yahut insanlar. Peki insan olmayanlar tiyatroda oynayabilir mi? Mesela bir masa, sandalye yada vazo…  Hmmm. Sanmıyorum canlı değiller ancak bir şey ifade edebilirse dekor olabilir. Bitkiler, kedi, köpek, kaplumbağa canlı sonuçta. Ih ıhh. İletişim kurabilseler de ifade edemezler anlatmak istenileni. Düşünemiyorlar başlarında bir insan yoksa kaos oluşabilir. Peki teknoloji ilerledi insana benzeyen robotlar hareketli nesneler sahnede olsa hatta anlatılmak istenen programlansa androidlere. Mış gibi davransa insanmış gibi. Seyircileri robot değil de insan olabilir mi? Belki robotta olabilir. Neden olmasın. Olur. Çeşitli programlanmış yazılımlar sahnede seyirciye oyun oynayabilir. Hatta oyunlar jetonmatikleşir. Bir yere gitmeleri dahi gerekmez evlerinde koltuklarından kalkmadan duyarlar, izlerler  sanal görüntüleri. Öyleyse izlenebiliyor ise görmemiz şart. Dinlenebiliyor ise duymamız şart (sessiz tiyatrolar hariç). Rol yapılabiliyor oynanabiliyor ise algılamamız şart. Diyelim ki düşünmemiz şart değil. Seyirci, sahne,  dekor, kostüm, oyunun konusu, insan(mış ) gibiler varsa tiyatro olur. Ya Hisler. Duygular nasıl anlatılabilir. Duygular değil midir kimliğimizi, benliğimizi hatırlatan, hayat veren vucudumuza. Oysa beynimizin çalışmadığı zamanlarda bile hisler yol gösterir. Sahibi ise sadece insandır. Yine geldik mi insana. Demek ki tiyatroda insan şart. Sahne ve dekor tamamlayıcı unsurlar. En önemli etken ise seyircidir. Seyirci olduğu sürecedir oyunun ömrü. Düşünceler, duygular aracılığı ile varlıklara aktarılabilir. Kaçınılmaz iletişim ve etkileşim. Hissettirir. Hissedersek başarı vardır. Bizi bize hatırlatır. Ayna misali kendimizi görmemizi sağlar. Sadece kendimizi değil, herkesi.  Farklı zamanları, kültürleri, çeşitliliği, kişiliği, miş’leri, anı, geçmişi, geleceği  izleyiciye farkettirir. Tiyatro sanattır. Taklit edilenin sebebidir orijinal olmak. Fark nedir? Bilmemizdir.

Mezuniyetimin ertesi günü Sivas Kangal’a gönüllü abla olarak gitmiştim. O zamanlar idealisttim. Hiç bilmediğim bir şehirde tanımadığım insanlarla tek başıma. Sonra tanıştık çok güzel geçti. Çocuklara resim dersi verecektim. Sorumlumuz Canan “Deniz tiyatro dersi de verebilir misin?” dedi. Ben tiyatrodan anlamam sadece izlerim dediğimde, yine resim dersi ver ama çocuklar tiyatroyu çok merak edip istiyor rica etsem dedi. Biraz konuştuktan sonra kabul ettim. İnternetten araştırıp bir oyun buldum. Replikler oluşturdum. Çocuklara roller dağıttım. Derken hep beraber çalıştık. Daha doğrusu eğlendik. Dönem sonu geldiğinde ise veeee perde. Elbette resim sergisiyle. İmkanlar doğrultusunda herkesi davet ettik. Çocukların arkadaşları, aileleri, yakınları, duyan izlemeye geldi.  Hava mutluluk kokuyordu. Kostümler, ezber , aileler derken  çocuklar çok heyecanlıydı. Oyun alkışlarla sona erdi. Sonra bir baba coşkuyla yanıma gelerek teşekkür etti ve ekledi “kızımın bu kadar çok şey ezberleyebildiğine inanamıyorum, gurur duydum” dedi. Bir şey değil diyerek bende teşekkür ettim. Ama şaşkındım trajikomik geldi. Oyun güzeldi çocuklar rollerinin hakkını vermişti. Demek ki farklıydı herkesin algılayış şekli. Sonra hoşuma gitti.  Sonuç olarak oyun herkese bir şey öğretti. Kimi oyunu kimi çocuğunu sevdi.

Özelikle İstanbul’da ve Türkiye’nin her şehrinde tiyatrolar var. Şehir tiyatroları, devlet tiyatroları, özel tiyatrolar, oda tiyatroları, açık hava tiyatroları gibi ve oyuncularıyla yüzlerce oyun. Herkese her keseye uygun. Birileri birilerinin gerek eğlendirerek gerekse hüzünlendirerek kalbine dokunuyor. Anı yaşatarak bir şeyler hissettirmeye çalışıyor. E sizde elinizi vererek dokunun belki hissedersiniz. Tiyatroyu sevenler zaten bilirler canlı canlı izlemenin hazzını. Oyun sonunda oyuncuların el ele tutuşarak selam vermesiyle alkışların tadını. Oyunlarda alkışlamaktan elerimin şiştiğini bilirim. Bilmeyenler için deneyin. Beğeneceğinizi düşündüğünüz bir oyuna gidin. Belki hoşunuza gider ve tekrar gitmek istersiniz. Hem biliyor musunuz?  Tiyatro fiyatlarının bir yerlerde oturup içtiğiniz içeceklerden az olduğunu. Üstelik tiyatro oyuncularının çok para kazanmadığını herkes bilir. Çabaları sevdikleri için. İnsanın severek yaptığı her şey keyiflidir. Keyif tercihtir. Tercihiniz keyfiniz olsun.

Deniz ŞAHİN 

 
Toplam blog
: 93
: 565
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

Sanatla ilgileniyorum. Işık olan yerde zaten beyaz vardır. Karanlıkta kalanlar siyahtır. Renkler ..