Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '19

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Tik Tok ve Çocuklar

Hayatın döngüsü hiç değişmiyor… Dünya döndükçe yaş alanlar, geleceğin emanetçilerine hep eleştirel bir bakış açısıyla bakıyorlar. Yunan şair Hesiodos (M.Ö 8. yy) “Günümüz gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağır başlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar” demiştir. Aynen onun sözündeki gibi her kuşak kendinden sonraki kuşağı anlamakta güçlük çekmiştir ve çekmeye de devam etmektedir. Sosyal bilimciler nesilleri: baby boomer, X, Y, Z kuşağı olarak adlandırmışlardır. Her kuşağın kendi doğruları, eğilimleri ve kendilerine has yaşam algıları vardır. Önceki kuşak bir sonraki kuşağa hep daha az imkanlarla mücadele ederek yaşamaya çalıştıklarını söylerler. Her kuşak, sonraki kuşağın daha şanslı ve teknolojinin içine doğduğunun altını çizmektedirler. Gerçekte de döngü bu şekilde devam etmektedir. Sonra doğanlar öncekilere göre teknolojiye her zaman daha yatkındır. 2000 yılı ve sonrası doğanlar, Z kuşağı olarak adlandırılır. Önceki nesillerden farklı olarak, internet ve teknolojinin içine doğdukları için yeni nesil teknolojilere daha çabuk uyum sağlayıp hayatlarının bir parçası haline getirebiliyorlar. Oyuncak yerine sanal alemle ve teknoloji ile büyüyorlar. Dolayısıyla üretmeyi ve hayal etme içgüdülerini yitiriyorlar; elindekileri çabuk tüketen bir nesil olarak hayatlarını sürdürmektedirler. Günümüzde yaygın olan akıllı telefonlar, Ipad’ler ya da tablet bilgisayarlar ile yaşamlarının her alanında aktif teknoloji ile bütünleşmişlerdir. Özellikle internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih eden Z kuşağının bilgiye ve insanlara erişimleri önceki nesillere göre çok daha kolay. Teknolojinin hızlı gelişimi pek çok alanı etkiliyor, özellikle internet ağları üzerinden kolayca erişim insanların, hayatının merkezine sosyal medyayı yerleştirdi. Sosyal medya, her geçen gün yazılımlarını güncellemekte ve bu sayede de değişen teknolojiye ayak uydurarak hep “yeni” kalmaktadır. Sosyal medya, insanların pek çok kişiyle iletişim kurduğu ve sayısız paylaşımda bulunabilmeyi sağlayan bir alandı ancak son dönemde; iletişim kurmanın da çok ötesine geçildiği gibi kişilerin nerede olduğunu, konumunu bildirdiği, ne yediğini, hangi müziği dinlediğini ve hatta hangi duygu içinde olduğunu belirttiği bir alandır. Sosyal medyanın bu yapısı, etik ve ahlaki ihlalleri ve bunun ile ilgili sorunsalları da beraberinde getirdi. İnternetin insanlara birçok hizmeti sunduğu yadsınamaz bir gerçektir ancak avantajlarının yanında birçok tehlikeyi de beraberinde taşımakta. Sosyal medya ortamının artılarını ve eksilerini değerlendirmek ve bunu olumlu bir platformda kullanabilmek için bilinçli bir tüketici kitlesi oluşturmak, bu mecrada gerekli önlemleri almak ve bilinçli kullanıcıları yetiştirmek ile ilgili çalışmalar yapmak artık mecburiyet haline gelmiştir. Sosyal medyanın doğru kullanımı bilinç düzeyi ile doğru orantılı ilerlemekle beraber: bilinçsiz toplumları esir haline getirirken bilinçli toplumları yüceltir. Toplu taşıma araçlarında, sokakta çevrenize baktığınızda insanların çoğunlukla internette olduğunu göreceksiniz. Amaçsız oyunlar ve zaman kaybı dışında hiçbir şey ifade etmeyen uygulamalar insanların zamanını yemekte. Sadece zaman kaybı olmak dışında: dolandırıcıların, tacizcilerin ve teşhircilerin cirit attığı bir yer halini aldı internet ortamı. Teknoloji hızla gelişirken, sanal alem hızla insanları bir girdaba sürüklemekte ve kendine yabancılaştıran bir karanlık ortamın içine de çekmektedir.

 Teknoloji artık insanların bir uzvu olmuş durumda. Bu yakınlık sadece yetişkinlerin değil, çocuklarımızın da hayatında. Sosyal medya ağlarına yakınlık, olumsuz riskleri ile çocukları en az yetişkinler kadar tehdit etmektedir. Uluslararası Telekomünikasyon Örgütü (ITU) içinde özelleştirilmiş bir program olan COP (Child Online Protection), çocukların internet ortamında korunması konusunda çalışmalar yaparak, bu alanda 2008 ‘den beri faaliyetlerini sürdürmektedir. Çocukların tanımadığı ortamlarda, fiziki iletişimden uzaklaşarak yalnızlaştığı bir mecrada bazı düzenlemeler yapılması ve ebeveynlerin uyarılması; dikkatli olmaları gereken konuların altının çizilmesi gerekmektedir. Normalde sokağa bırakılmayan çocuklar, internet ortamında tamamen özgürler. Ebeveynler gündelik hayatta çocuklarının, tanımadığı kişilerle iletişim kurmasını kabul etmezken; sosyal medyada çocuklarının her türlü tehlikeye maruz kaldığını ve tehdit altında olduğunun farkında bile değiller. Çocuklar aile yaşamı içerisinde birçok şeyden korunurken, internet ortamında her türlü şiddet, istenmeyen görüntü ve davranış ile karşılaşabiliyorlar.

 Son dönemde özellikle hızlı bir yükselişe geçen, sosyal eğlence platformu Tik Tok ‘un Türkiye’de kullanıcı sayısının 28,4 milyonu geçtiği görülmektedir. Bu sayı ile Türkiye, dünyada Hindistan ve ABD’den sonra 3. Sıraya yerleşti. Milyar dolarlara varan iş hacmi ile iştah kabartan bu alan insanların yakalandıklarında, girdap gibi içine çeken bir uygulama olarak göze çarpmaktadır. Bu popüler uygulama, cinsellik içeren videolarla toplumun ahlaki ve geleneksel yapısına zarar verecek içerikleri de içinde barındırmaktadır. Çok hızlı bir şekilde yayılmasının bazı nedenleri vardır. Twitter, Facebook ve instagram gibi uygulamalarda kendine yer bulamayan ve bu mecralarda barınamayan kullanıcıların, kendilerine Tik Tok videolarında yer edindikleri görülmektedir. Toplumu apaçık, filtresiz gösteren bir mecra aslında tik tok uygulaması. Uygulama kullanıcılara 15 saniyelik videolar yüklemesine giriş imkânı vermektedir. Asıl problem de burada başlamaktadır. Videoların denetime tabi tutulduğu bilinmektedir. Ancak kontrol filtrelemeleriyle ilgili sıkıntıların olduğu apaçık ortadır. Yapılan araştırmalara göre Tik Tok uygulaması: Milenyum ve Z kuşağı tarafından yaygın olarak kullanılıyor. Uygulamada 13 yaş sınırı var. Fakat kullanıcılar sisteme dahil edilirken, bir yüz tanıma veya filtre sistemi uygulanmamaktadır. İşte bu nedenle kullanıcılar kaç yaşında olursa olsun, istedikleri yaşı yazarak sisteme dahil oluyorlar. Bu yüzden 6-8 yaşındaki çocuklar bile uygulamanın içinde rahatça cirit atmaktadırlar. ABD Federal Ticaret Komisyonu, 13 yaş altı çocukların verilerini topladığı gerekçesiyle şirkete 5,7 milyon dolar ceza uygulamıştır. Çocuk hakları sözleşmesi ve Türkiye’deki çocuk koruma kanununda çocuk tanımı 18 yaşına kadar tüm bireyleri kapsamaktadır ancak platformun çocuk hakları ihlali üzerine uzun bir kara listesi var. Bu haklardan; çocuk istismarı konusunda tespit edilmiş ve kayıtlara geçmiş suçlar listenin büyük bir bölümünü kapsamaktadır. İngiltere’de yapılan bir araştırmada uygulamanın işleyişinde, çocuklarla ilgili istismarın yoğun bir şekilde yapıldığı ve firmanın bu konuda son derece kayıtsız olduğu görülüyor. Şikayetler sonucu bu yorumların kaldırıldığı ancak yorumları yapan kullanıcıların sistemde kaldıkları görülmektedir.  Bazı kullanıcıların genç kızlardan, cinsel içerikler yayınlaması konusunda zorlamaları olduğu da tespit edildi. Tik Tok’un en tehlike arz eden özelliklerinden biri uygulamanın içinde canlı yayın yapılıyor olması. Tik tok uygulamasının, insanlara sunduğu tek para kazanma alanının, canlı yayınlar olduğu görülmektedir. Yayını izleyenler, yayını yapanlara hediye gönderebilmektedir. Küçücük bir çocuğun bile, kolaylıkla jeton alıp hediye gönderebildiği bir uygulamanın, kontrolsüzlüğünden neler doğabileceği konusunda fazla bir şey söylemeye gerek yok. Bu hediyeler parayla satın alınmakta ve faturaya kolaylıkla yansıtılmaktadır. Canlı yayın yapan kullanıcılar, “hediye” için kendilerince teşvik sunabilmektedirler.  Birçok kullanıcı jeton kazanmak için özel olarak cinsel içerikli fotoğraf paylaşıyor ya da bu tarz etik olmayan davranışlarda bulunuyorlar. Burada kullanıcılar takipçileri ile özel konuşmalara girebilmekte ve yaptığı şeyin ne olduğunu bilmeyen çocuk, çoğu zaman tacizi anlamamakta, kendinden yaşça büyük insanlarla garip diyaloglara girebilmektedir. Talep edilenleri canlı yayında yaparak, hediyeleri kabul ederek, çocuğun kendi yaşına ve ruhuna uygun olmaya durumlar yaşanabilmektedir. Tik tok uygulama içi satıştan, Haziran 2018’den, Haziran 2019’a kadar %588 artış ile 10,8 milyon dolar kazanmıştır. İngiliz Çocuk Vakfı Barnardo’s, çocuk görüntüleri almak için pedofillerin, Tik Tok’u yoğun kullandıklarına dikkatleri çekmek için, ebeveynlere uyarıda bulundu. Teşhirciliğin ve cinsel istismarın olduğu bir alanda kötü içerik ile iyi içerik birbirine karışmış durumda. Çocukların iyi ve kötü içerikleri birbirinden ayırt edebilmeleri için, güçlendirilmeleri ve bilgilendirilmeleri gerekmekte. Ebeveynlere bu anlamda çok fazla iş düşmektedir. Çocuklarını bilinçlendirmek ve eğitmek zorundalar. Çocuklara yasaklama getirmek çözüm değil. Bundan ziyade, ailelerin çocuklarını bilinçlendirmek ve gelecek tehlikelere karşı kendilerini koruyabilecek duruma getirmeleri için her türlü desteği vermek zorunda oldukları gözükmektedir. Korunma mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir. Gözetleme iç güdüsü ve saklı hayatları izlemeye duyulan ilgi bağımlılığa neden olmaktadır. Hassas grupların, engellilerin ve diğer türlü bedensel sıkıntıları olan bireylerin bu özelliklerini ön plana çıkararak fenomen olduğu bir uygulama olarak da görülmektedir. İnsanlar burada kafa dağıtıp, depresyon ile ilgili sıkıntılarını unuttuklarını beyan etmektedirler, tik tok yapısı gereği insanları içine almaktadır ve insanlar saatlerce burada zaman geçirilebilmektedirler. İnsanları güldürmek ve hoşça vakit geçirtmek iddiasında olan bu uygulama, yozlaşmaya ve pornografiye teşvik ettiği gerekçesiyle, Hindistan’da bir süreliğine yasaklanmıştı. Hindistan parlamentosu, hala uygulamanın tamamen yasaklanması gerektiğini tartışıyor. İstismar, ırkçılık, ayrımcılık ve şiddetin olduğu bir uygulamanın, devlet tarafından da denetlenmesi gerekmektedir. Uygulamanın sahibi olan Çin şirketinin, bazı sorumlulukları ve tedbirleri almasında devlet eliyle müdahale edilebilir. Devletin bazı kurumları bu alanları takip edip, düzenlemeler ile ilgili çalışmaları yapabilmelidir. İletişimcilerin ortak görüşü, çocuklara yasak getirmek yerine, eğitimcilerin, ailelerin ve çocukların bilinçlendirilmesi gerektiği yönündedir. İlkokul düzeyinde teknoloji okur-yazarlığı dersi eğitimi verilebilir. Ailelerin, çocuklarına örnek teşkil ettiğini göz önünde bulundurarak, öncelikle internet kullanımında ailelerin kendilerinden başlayarak, bilinçli bir yol izlemeleri gerektiğini ve çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmeleri gerekiyor. Birçok ülkede yasaklanması tartışılan, ancak bizde hala sevimli ismiyle kanser gibi yayılan ve yaşam alanlarımızı tehdit eden bu uygulamanın farkına varılması ve gereken tedbirlerin alınması gerekmektedir.

       

 
Toplam blog
: 11
: 438
Kayıt tarihi
: 24.10.19
 
 

AKADEMİSYEN-İLETİŞİMCİ- SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS TAŞIYICISI- İLETİŞİM PSİKOLOJİSİ-RETORİK-GÖR..