Tiki Taka nefreti

Son Dünya Şampiyonu İspanya, turnuvanın en sürpriz skorlarından biri olan 5-1 ‘lik Hollanda mağlubiyeti ardından bir sürprize de Şili karşısında imza atarak 2-0 mağlup oldu ve Dünya Kupası’na ilk turdan veda etti. Turnuva öncesinde yedek kadrosu bile yarı final oynar dediğimiz İspanya, yeterli üretkenliliği ve uyumu takım içinde sağlayamayınca elenmesi kaçınılmaz oldu. Hollanda ve Şili’nin performansları üst düzeyde olsa da Iniesta, Silva, Xavi, Fabregas, Ramos, Alonso gibi yetenekli futbolcuları olan bir kadronun tek bir gol bulup onu da penaltıdan atması üretkenliğin 2 maç boyunca vasatı aşamamasının göstergesiydi. Fakat dün akşam nerdeyse İspanya’nın elenmesine her 10 kişiden 8’i sevinmişti (Hollanda ve Şili’nin başarısıdır tebrik etmek lazım). Turnuvada Almanya’yı desteklesem de İspanya gibi bir takımın yarı final veya finale yükselmesini isterdim. Bunun sebebi Tiki-Taka futbolunu fazlasıyla sevmemden kaynaklanıyor. Barcelona’nın 2009’da aldığı 6 kupadan sonra, ilk olarak Barcelona bir süre sonra da Bayern Münih’in oynadığı futbol herkes tarafından keyifsiz bulunmaya başlanmıştı. Bunun en büyük sebebi Guardiola’ydı. Bana kalırsa bileği iyi ve teknik olan oyunculardan kurulu olan kadroların pasa dayalı oyun oynamaları oldukça normal ve keyifli. Bu takımların sahada verdikleri mesajı ‘Kolaysa gel al topu’ olarak değerlendiriyorum ben. Barcelona’nın üstünlüğünü Bayern Münih, Bayern Münih’in üstünlüğünü Real Madrid, son olarak İspanya’nın üstünlüğünü Hollanda ve Şili bitirdi. Diğer takımların başarısını küçümsemiyorum fakat Barcelona, Bayern Münih ve İspanya son zamanlardaki en iyi takımlardı. 3 takımında ortak noktası Tiki Taka’yı muhteşem yapmalarıydı ve bu takımların oynadığı futbola duyulan nefret gün geçerek artıyor.