Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '14

 
Kategori
Siyaset
 

Tır tır dökülürken Mit'ten Kızılay çıkarmak, firar eden devlet aklı üzerine...

Tır tır dökülürken Mit'ten Kızılay çıkarmak, firar eden devlet aklı üzerine...
 

 “Paralel devlet, çete, komplo, cemaat, iktidar kavgalarına” hiç girmeden, sadece MİT’e ait araçlarla “Suriye’ye silah sevkiyatı yapıldığı” iddialarına ve yaşananlara bakıp, iktidarın aldığı tutum üzerinden toplumca “çırak çıkarıldığımızı” ifade etmeliyim.

Yazıya başlarken devletin kurumları ile yürütmenin, anayasa ve kanunların üzerinde olmadığını, yerel ve uluslar arası hukukun herkesi bağladığını ifade etmek gerekiyor.

 Bu bağlamda MİT’e ait olduğu kamuoyuna yansıyan tırların dokunulmazlığının olmadığını söylemek gerekiyor. Mit mensuplarının görev suçları ile ilgili başbakanın izninin gerektiğini ancak tırları aramak için başbakandan izin alınmasının gerekmediğine, ortalama medya takipçisi yurttaşlar bile malum “MİT krizi” sonrası zaten vakıf oldu.

“Cumhuriyet savcısı ve emrinde bulunan kolluk, suça konu eylemi icra edenin MİT mensubu veya suçta kullanılan aracın MİT’e ait olup olmadığına bakmaz, Savcı ve kolluk, ceza kanunlarına göre suç olarak tanımlanan fiile müdahale etmek, işlenip tamamlanmasını önlemek ve failleri yakalamak ve delillerini toplamak zorundadır.(T24)”

Ortada tırlarla ilgili bir suç iddiası varsa, yargının ihbarları değerlendirip, gerekli delilleri toplayarak yapacağı değerlendirme sonrası “görev suçu olup olmadığına” karar vermesi gerekir.

Ki bu yazıda asıl üzerinde durmak istediğim nokta, gizliliği esas alarak yasaların olanakları ölçüsünde görevleri yerine getirmekle sorumlu olan MİT’in, son günlerde yaşananlardan yola çıkarak; Kızılay yardım konvoyları gibi uluorta “iş gördüğünü” söylemek gerekiyor.

Madem Kızılay gibi yardım taşıyorsun o zaman MİT tırına ne gerek var!

Yok, eğer iddia edildiği gibi “silah” taşınıyorsa, sorarlar; “sen nasıl bir istihbarat örgütüsün?” Diye!

Tüm dünyada istihbarat örgütleri yerel ve uluslar arası hukuka aykırı işler yaparlar. Yaparlar, ancak faaliyetlerin istihbarat örgütünün varoluşu gereği gizli olması zorunluluktur. Kabak çiçeği gibi her şey aleniyet kazanırsa yerel hukuk, olmadı uluslar arası hukuk devreye girer ve gereğini yapar.

***

Hürriyet yazarı Tolga Tanış 19 Ocak tarihli yazısında ABD'de ‘Türkiye’nin terör destekçisi ülkeler listesine koymaktan söz edildiğini’ yazdı.

Amerikanın sesi sitesinde yer alan Londra kaynaklı bir haberde de, “Başbakan Erdoğan aynı zamanda ayaklanmacıların Türkiye’yi silah ve erzak kaynağı olarak kullanmasına izin verdi. Ancak son aylarda Batılı ülkeler İslamcı militanların Türkiye’yi üs olarak kullanması nedeniyle Ankara üzerinde baskı kuruyor.” Deniliyor.

Aynı haberde “PYD lideri Salih Müslim Kasım ayında Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte Türkiye’yi, topraklarını lojistik üs olarak kullanan cihatçılara karşı önlem almamakla, hatta sınır geçişlerine izin vererek işbirliği yapmakla suçlamıştı.” İfadelerine yer veriliyor.

Türkiye’nin iddiaları reddettiğine dair başbakanın açıklamalarına yer verilen aynı haberde, “Batı,Erdoğan’ın cihatçı milislere karşı mücadele edeceğinden şüphe duyuyor.” Diye devam ediliyor.

“Washington’daki Demokrasileri Koruma Vakfı uzmanı Lisa Lundquist 'salı günü yapılan operasyonların cihatçı milislerin ve cihatçılara giden silahları engelleme amaçlı mı yoksa Türkiye üzerinde oluşan baskıyı azaltma amaçlı mı olduğunun önümüzdeki günlerde belli olacağını' söyledi. 'Operasyonları düzenleyen polis ve savcılar hakkında soruşturma açıldığı, görevden alındıkları ya da sürüldükleri yolundaki haberler de hükümetin El Kaide ilişkileri konusundaki soru işaretlerini artıracağa benziyor'.” Diye sona eren haberde, Türkiye hakkında batı kamuoyunda oluşan olumsuz  görüşler, kuşkular dile getiriliyor.

***

Türkiye’de yaşayıp AKP iktidarlarında, özellikle iktidar çevrelerinin çok övündükleri “ustalık döneminde(!)” yaşanan “çıraklığın” ekranlardan ve gazetelerden gözümüze sokulan yansımalarına bakıp, “ne oluyoruz, nereye gidiyoruznereye sürükleniyoruz?” sorusunu sorarken; batıda oluşan kaygıların, kuşkuların nedeninin ısrarla Ankara olduğunu ifade etmek gerekiyor.

Devlette liyakatin değil aidiyetinyandaşlığın iş gördüğü, kapıları açtığı ve ekonomik ve siyasi istikbal vaat ettiği günümüzde; devletin siyasi parti örgütü gibi yönetilmesi zaten başka bir yola/sona çık(a)mazdı.

Sıvı gibi, çıkarları ve kişisel istikbali için her dönem her kalıba giren, şekil/tutum/biçim alan bireylerin el üstünde tutulduğu siyasi iklimde,kaçınılmaz olarak ortak akıldevlet aklı firar eder.

Böylesi bir siyasi fotoğrafta, Türkiye’nin kurumlarının döküldüğünü, freni boşalmış tır/kamyon gibi uçuruma doğru sürüklendiğimizi söylemek te fazla iddialı bir tespit olmaz…

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..