Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Turist Rehberi Sinan Tortum

http://blog.milliyet.com.tr/turistrehberi

18 Kasım '08

 
Kategori
İnançlar
 

Tire'de Turizmin Geliştirilmesi ve Musevi Potansiyeli

Tire'de Turizmin Geliştirilmesi ve Musevi Potansiyeli
 

Çay kenarına atılan mezar taşlarının çıkartılması çalışması ( Resim Dr. Davi Habif'e aittir)


Türk turizminde, şu an için kitle turizmi ana gelir kaynağını oluşturmakta, turizmin çeşitlendirilmesi ile yeni etkin gelir kaynaklarının oluşturulması gerektiğinden sıkça bahsedilmektedir. Turizmin çeşitlendirilmesi alanında en çok ta kültür turizmi bahsi geçmektedir. Ne var ki, turist rehberi olarak gözlemlerim, kültür turizminin amaçlanan etkin konuma ulaşmadığı yönünde. Bu da sanıyorum, kültür turizmi kavramının içinin tam olarak doldurulamamasından kaynaklanıyor.

Kültür turizmi çok geniş bir kavram ve Türkiye’de önemli potansiyeller içeren çok sayıda destinasyonu ilgilendiriyor. Bu destinasyonlardan birisi de Tire. Örneğin Salı Pazarı ile halihazırda bir turistik hareketliliğe sahip olan Tire, turizmde şu ana kadar ulaştığı aşamadan çok daha fazlasını elde edecek potansiyele sahip. Bu yazımda, Tire’de turizmin geliştirilmesine dönük olarak önerilerimi, Tire’de geçmişte önemli bir Musevi yaşamı olmasının getirdiği potansiyele sınırlamak istiyorum.

1492’de Osmanlı topraklarına büyük Sefarad göçü ile, Tire’nin de önemli bir Musevi yerleşim merkezi olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet döneminin ortalarına kadar Museviler’in Tire sosyal ve ekonomik yaşamında önemli etkinliği koruduğunu yazılı ve sözlü kaynaklardan öğreniyoruz. Bu konu hakkında bir derinliğe sahip olmadığımdan,

Munis Armağan’ın “Anadolu Tarihinde Tire Yahudileri” kitabı ve benzeri çalışmaların ve Dr. Davi Habif gibi özverili insanların çalışmalarının, Tire’de Musevi potansiyelinin etkin kullanımında ışık tutucu olacağına inanıyorum. Bu nedenle, aşağıda kısaca sunduğum önerilerin ağırlıklı kısmının, bana ait özgün öneriler olmadığının, yukarıda isimleri belirtilen değerli şahsiyetler ve diğerlerinin görüşlerinin bir formulasyonu olduğunun altını çizmek isterim.

Tire’nin mevcut Musevi potansiyelinden, kendi değerlendirmemle, olması gerekenden çok az bir şekilde istifa ediliyor. Atalarının yaşadığı kenti görmek amacıyla Musevilerin Tire’ye geldikleri ve bazılarının belli bir süre Tire’de konakladığı bilgisine sahibim. İzmir Tarih ve Toplum dergisinin Haziran 2008 sayısında Dr.Davi Habif’in yazısından, 1927’de Tire’de yaşayan Musevi sayısının 1954 olduğunu ve bunun toplam nüfusun yaklaşık yirmide birini oluşturduğunu öğreniyoruz. Musevilerin örneğin ekonomik hayatta oldukça etkin olduğu gerçeğini göz önüne alırsak, Musevilerin Tire’deki yaşama etkisinin bu yirmide birlik orandan çok daha fazla olduğunu farzedebiliriz. Bu nedenle, Tire’deki Musevi etkinliği Tire’liler ve Tire’yi ziyaret eden yerli ziyaretçiler için de ilginç hale gelmektedir. Sayın Habif’in yazısında sorduğu soruyu yeniden formüle ederek, “Tire Musevilerinin bölgedeki uzun süreli varlığına karşın, Tireliler geçmişlerinin bu yönünün ne kadarını görebiliyorlar?” sorusunu sormalıyım.

Sn. Habif’in de belirttiği gibi, Musevi mirasından iki kalıt kalmış gibi gözüküyor: 1. Kentin merkezinde olan ve bugün çeyiz dükkanı olan Havra binası ve 2.Tire Organize Sanayi Bölgesinde yer alan Musevi mezarlığı…

Şimdi, Tire’de Musevi potansiyelinin etkin hale getirilmesi amacıyla neler yapılabileceği hakkında önerilerimi ( tekrarla, yukarıda ismi geçen değerli iki şahsiyet ve diğer kaynakların sunduğu önerilerin yeniden sunumu olarak algılanması ricası ile) sunmak istiyorum:

1) Musevi Mahallesi, büyüklüğü ve elle tutulurluğu nedeniyle, çalışma yapılması gereken en önemli yer…Aşağı yukarı her gelişimde, bu mahallede turluyorum, ancak mahallenin nerede başlayıp nerede bittiği hususunda, görüştüğüm kişilerden tam ve güvenilir bir bilgi alamıyorum. Rehber kitaplardan bilgi sahibi olup, bu mahalleyi görmeye gelen bir turistin ya da, atalarının yaşadığı evi bulmaya çalışan bir Musevi turistin yerine koyalım kendimizi… Bu nedenle, mahallenin sokakları, parke taşı vb. ile daha belirgin hale getirilebilir. Musevilerin yaşadığı evlerin ön cephelerinde, Davut Yıldızı , İbranice yazı vb. unsurların olup olmadığının araştırılması çalışması yapılmalıdır. Eski tapu kayıtlarından da yararlanılarak evlerin ön cephelerinin üzerine sahiplerinin adları yazılabilir.

2) Tire’ye rehberlik yaptığım gruplarla geldiğimden, programda da böyle bir ziyaret olmadığından, maalesef şu ana kadar Tire Musevi Mezarlığı’nı ziyaret etme olanağım olmadı. Mezarlığın ottan arındırılması ve etrafındaki eski duvarın tam hale getirilmesi gerekmektedir. Mezarlıkta, küçük bir ibadet yeri de önerilen unsurlardan birisidir.Mezar taşlarındaki yazıların Türkçeye ve İngilizceye tercümesi de akıllıca olacaktır. Mezardaki kişilerden sonra gelen kuşakların İbranice bilmemeleri olasıdır.
Sn.Habif’in çabaları ile, eski mezarlığın yıkılması ile Gökçen Yolu üzerindeki Kürdüllü köyünün altındaki çayın kıyısına atılan mezar taşlarının bir kısmı yeni mezarlığa nakledilmiştir. Bu konuda, özellikle Tire Belediyesi ve benzeri kurumların desteği ile, belirtilen mahalde kalması olası diğer mezar taşlarının bulunması ve nakli için yeni çalışmalar yapılmalıdır düşüncesindeyim. Bu arada, yüzyıllara dayanan bir tarihin uzantısı olan bu mezar taşlarının bir çöp gibi nasıl bir mantıkla dere kenarına atıldığı sorusuna kendim bir cevap bulmuş değilim. Hem kalmış olabilen mezar taşlarının araştırılması ve nakli, hem de yeni mezarlığın yeniden düzenlenmesi, Tirelilerin bir özür ifadesi olsa gerek.

3) Eski mezarlığın mevkiinde ( SSK Hastanesi) uygun bir yere, burada Musevi Mezarlığı olduğuna dair Türkçe, İbranice ve İngilizce bir levha konulabilir. Bu hem bir özür dileme hem de geçmişe bir saygı ifadesi, aynı zamanda bir çekim noktası olabilir.

4) Daha önceleri, Havranın anahtarının Tire’nin tek kalan Musevisi Sami Bey’den alınıp gezilebildiği bilgisini almıştım. 10 yıl kadar önce, Havranın içini görmek ümidi ile Tire’ye geldiğimde hayal kırıklığına uğramış, görülebilecek bir şey kalmadığı bilgisini almıştım. Havra binasının bir dükkana dönüştürüldüğünü biliyoruz. Mevcut bir bilinirlik ve müşteri potansiyeli göz önüne alarak, dükkan sahiplerine ekonomik zarar getirebilecek, binanın geri alınması işleminin alternatif olarak düşünülmesi söz konusu olduğunda hassasiyet gösterilmeli. Ancak, dükkan sahiplerinin tam rızası ile, binanın geri alınması hayaline sahibim. Belki, kendilerine Vakıflar vb. kuruma ait muadil bir yer gösterilebilir.

Havra binası, gerekli restorasyon yapılarak, Tire Musevi Müzesi’ne dönüştürülebilir.

Benzer bir çalışmayı Çanakkale Havrasında gördüm ve şu an ziyaret amaçlı olarak kullanılıyor. Müze niteliğinden ziyade, restore edilmiş bir havra niteliğine sahip. Rodos’taki havrayı geçtiğimiz Eylül ayında ziyaret etme olanağına sahip oldum. Aklımdaki güzel örnek http://www.rhodesjewishmuseum.org/ websitesinde tanıtımı yapılan Rodos Musevi Müzesi. Tire için düşünülebilecek bu müzede, Musevi sosyal hayatını anlatan resimler, kostümler, havranın iç bölümünün bir kısmi rekonstrüksiyonu yer alabilir.

Burada bir ilave öneri yapmak isterim: Böyle bir müze gerçekleşir ise, İngilizce ve İbranice dillerine vakıf bir görevlinin çalıştırılması ile hem gelen yabancı ziyaretçilerin doğru şekilde bilgilendirilmesi hem de Tire ile ilgili kaynakların etkin şekilde değerlendirilmesi ve arşiv edilmesi sağlanmış olacaktır.

5) Museviler tarafından getirildiği için, Tire’deki Musevi mirası niteliğine sahip Karambol oyunu da, amaç doğrultusunda değerlendirilmelidir. Alay Parkındaki karambol oyun alanında, oyunun kurallarını ve tarihçesini içeren bilgi panosunun konulması uygun olur. Turist grupları ile geldiğimde, hazır bir bilgi sunamamanın eksikliğini yaşadığımı belirtmeliyim.

6) Tire’deki Musevi potansiyelini tanıtıcı çalışmalar da gereklilik arzetmektedir. İlkönce, İsrail’de Tire kökenlilerin yoğun yaşadığı kentlerle kardeş şehir anlaşması yapılması güzel bir adım olurdu. İsrail’in Türkiye Büyükelçisi Gabi Levi gibi şahsiyetlerden de tanıtımda destek alınabilir. Keza, Levi’yi bir Bergamalı olarak bilsek de, annesinin Tire kökenli olduğunu biliyoruz. Tabii ki, Tire kökenli olup, İzmir ve İstanbul gibi şehirlerde oturanlarla da temasların geliştirilmesi yararlı olacaktır.

Günümüzde çok etkili bir tanıtım aracı olan internet kanalıyla Tire’deki Musevi potansiyeli tanıtıcı İngilizce, Türkçe ve İbranice bir websitesi de etkili olacaktır.

7) Tire içinde yeni mezarlık, eski mezarlık, havra ( temennim Tire Musevi Müzesi), karambol oyun alanı ve Musevi Mahallesi gibi ziyaret noktalarına dönük olarak yönlendirme levhaları konulmalıdır.

Burada anlatmaya çalıştığım Musevi potansiyeli, Tire için iki açıdan önemlidir diye düşünüyorum:

Birincisi, Tireliler’in geçmişlerinin ihmal edilemez bir unsuru olan Musevi mirasını hatırlatması ve bu mirasa bir saygıyı ifade ediyor. Sayın Habif yazısında “Kuşku yoktur ki bugün olgunluk yaşlarını yaşayan Tire sakinlerinin zihinlerinde Yahudi arkadaş ve komşularıyla ilgili hatıralar canlı ve güçlü olarak yaşamaktadır” diye belirtiyor ve bu beni oldukça duygulandırdı ancak bu anıların yaşatılması ve somutlaştırılması gerekiyor düşüncesindeyim.

İkincisi, yazımda belirttiğim potansiyel Tire’de önemli bir turist akışı ( İsrailli Museviler, Türk Museviler ve diğer turist grupları) sağlayabilecektir. Ancak, bunun da Tire Musevi Cemaatinden miras kalıtların et-kemiğe büründürülmesi ile mümkün olacağı kanısındayım.

( Resim, yazıda belirtilen çay kenarındaki mezar taşlarının çıkartılması çalışmalarını göstermektedir. Sn. Dr. Davi Habif'e aittir)

 
Toplam blog
: 19
: 4205
Kayıt tarihi
: 27.12.06
 
 

Norvecce-Ingilizce Turist Rehberi olarak, yaşadıklarımı, düşüncelerimi ve özlemlerimi iddiasızca ..