Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Sinema
 

Titanic'e burun kıvıran "bağımsızlık peşindeki" sinema entelektüelleri

Titanic'e burun kıvıran "bağımsızlık peşindeki" sinema entelektüelleri
 

Sinema eleştirmenlerinin genel bakışıdır. Eleştirmenlerce düşük bütçeli Avrupa filmleri sanat filmi olup daima yüksek bütçeli Hollywood filmlere yeğ tutulasıdırlar. Hollywood ne yaparsa yapsın farketmez, yaftayı yemiştir bir kez. Avrupa sineması, hele "bağımsız" ise onun her zaman önünde konumlanır.

Böyle bir genelleme yapabiliriz elbette. Hollywood sinemasını sevmeyen, bilhassa Fransız ve İtalyan sinemasını Hollywood'a oranla daha başarılı bulan biriyim ben de. Doğrusu sinema eleştirmenleri gibi ben de bağımsız sinemaya ayrı bir sempati duyarım.

Ancak... Bu bakış, gözümü henüz kör etmemiştir.

Bir film... Titanic... Bir çok Oscar aldı, tarihin en çok izlenen, beğenilen, büyük bütçeli yapımlarından biriydi. Yani sinema eleştirmenlerimizin beğenmemesi için üç yeter şartın üçüne da sahipti. Fakat güzel filmdi...

Birçok bağımsız sinema filmi izledim, Fransız, İtalyan, Hint, İran, Hong Kong vs. sinemalarından düşük bütçeli ve sanat filmi olarak adlandırılan pek çok film gördüm. Titanic hepsi içinde en beğendiklerimden biri oldu. Yüksek bütçeliydi, insanlar sevsin, çok izlesin diye yapılmıştı ama, güzeldi işte. İnsana hitap ediyordu, insan duygularına sesleniyordu. Gerçek bir romantizm, korku, gençlik-yaşlılık; yaşam-ölüm, iyilik-kötülük çekişmesi içeriyordu. Yanında sınıfsal farkılıklara dair, bir zamanların Avrupasının, bir zamanların dünyasının, soyluluk-serflik ilişkilerinin nasıl yaşandığına dair ayrıntılar veriyordu.

Sinema eleştirmenleri; yaptığınız işte ciddiye alınmak için Titanic gibi filmlerin hakkını vermek zorundasınız, benim fikrim bu en azından. Kendinizin de "bağımsız" bir sinema gözlemcisi olduğunu ispatlamak için pek müthiş, mükemmel, sanat yüklü olarak tanımladığınız kaplumbağa temposunda seyreden içi boş pek çok filmden Titanic'in çok daha başarılı olduğunu kabul etmek zorundasınız.
Tartışırken, "Titanic mi? Ha ha ha, Amerikan filmi..." diyen geleceğin entelektüel adayı anadolu liseli, kolejli, üniversiteli çocukların düştüğü yanlışta en büyük pay sizin.

Amerikan sinemasını sevmediğimi söylemiştim, ama Titanic'i ben sevdim. Hayatlarında sanat filmi izlemeyip, nasıl bir şey olduğunu bilmeyip ahkam kesen entelektüel arkadaşlarıma karşı onu her zaman savunabilirim.

Not: İçinde, "explicit sex scene" bulunması, veya masturbasyon, pedofili, ensest içermesi bir filmin "sanat" filmi olması için ne yeterlidir, ne de tanımlayan önemli bir kriterdir. PG-13 filmlerinde karşımıza çıkmayacak şeylerle bu tür filmlerde karşılaşacağız elbet, ancak ölçü yalnızca bu değildir. Belki bu meseleyi de başka bir blogda tartışırız.

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..