Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '08

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

Titreten sıcaklık

Titreten sıcaklık
 

Ayaklarım yerden kesilmiş, bedenim gittikçe hafifliyordu. İçimde şimdiye kadar hiç bilemediğim yerlerime damlayan ürpertici minik ıslaklıkları hissediyordum titreyerek. Onda anlayamadığım, beni ona çeken, tarif edemediğim ve keşfetmem gerektiğine inandığım farklı bir çekicilik vardı sanki. Bakışlarında çok iyi bildiğim fakat hatırlayamadığım bir tanışmışlık ifadesi görüyordum. Ruhumdaki bu ani çalkantılar bedenime yansımış, kalbim dahada hızlı atmaya başlamıştı. Onun gözlerinden ruhuma işlenen yüzlerce yıllık bilgiler, şimdi gökkuşağı gibi beynimi aydınlatıyordu. Farklı olan kendisi değil yansıttığı enerjiydi sanki. Ona yaklaşmaya korkuyordum. Diğerleri gibi yaklaşınca sıcaklığında eriyerek kaybolmaktan korkuyordum. Güneşin hayat vermesinin yanında yakıcı olduğunu düşünmek gibi bir şeydi bu. Büyünün bozulmaması için dokunmaya korkar ve çekingen olmuştu ruhum.

İlk defa daha umutluydum. Ellerini tuttuğumda bedenime yayılan sıcaklık diğerlerinden çok farklıydı. Ona yakın olmak garip bir şekilde heyecanlandırıyordu beni. Evet evet o diğerleri gibi değildi. İlk defa yanına oturduğumda ve bana bir şey göstermek için eğildiğinde içimden bir anda sarılıp yanaklarımı onun yanaklarına yaslamak geldi. Nefesi bile rüzgarıyla ruhumu içinde kaybolacağım ve sonu hiç belli olmayan bir maceraya çekiyordu sanki. Başka dünyalardan gerçek sevgiyi getiren bir melek olmalıydı diye düşünmeye başlamıştımki nefesindeki rüzgarın dahada ısınarak dudaklarımı dudaklarına çektiğini hissettim. Ani bir hareketle kendimi çektim ve başımı yana çevirdim. Diğerleri gibi olmamalıydı bu birliktelik diye düşündüm. Ne kadar çok hissedilemeyen duygu ve cevaplanamayan soru bırakırsam o kadar çok onunla kalabileceğim fikrini yerleştirmeye çalışıyordum bilinçaltıma.

Yaşamın belkide sevgi üzerine kurulmuş farklı boyutundaki zirvenin tutunulması zor bir yerinde kaymadan durabilmenin garip zevkiyle titriyordu bedenim. Bu titreme, bilindiği gibi bir üşüme, bir donma titremesi değildi. Bu titreme, ruhun bedene yansıttığı kutsal sevgi sıcaklığından yayılan çok farklı bir titremeydi. Belkide binlerce yıldır anlatılan fakat bulunduğu anda yitirilen aşk kavramının cevaplanamayan sorusunun ta kendisiydi. Bu duygu, ulaşılamayan sevgilerin, sahip olma imkanına rağmen dokunulmaya çekinilen değerlerin henüz keşfedilememiş kutsallığını anlatan bir aşk hikayesiydi belkide. Kaybettiğimiz sevgililerimizin, aşklarımızın bir türlü cevap bulamadığımız mantıksız nedeni onların dünyalarında keşfedilmemiş ve ulaşılamamış yerler bırakmamamızmıydı acaba?

Metin Özkaya

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..