Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Tiyatro ve yeşilçam,

Sinan Adıgüzel, Sanatçı ve Yazar
FARKLI BİR BAKIŞ
namesinan@hotmail.com
a.m.a.sinan@hotmail.com

Birçoğumuz tiyatro'nun oyunculuğun ilk kapısı olduğunu biliriz. En büyük ustaların bir çoğu da genellikle ilk deneyimlerini orada geliştirip bir nevi usta çırak ilişkisini oralarda yaşamışlardır. O, büyük perdelerin onlarda oluşturdukları tatlı heyecanları ve genelde kendilerini geliştirmek adına yutkundukları sahne tozlarının farklı heyecanını da yine en iyi onlar bilir.

Gerçi bizim ülkemizde tiyatro bilinci genelde büyük şehirlerde daha yoğundur. Ama büyük şehirlerde yaşamamış ve hatta tiyatroya neredeyse hayatın da bir kez dahi gitmemiş birçok insanımız da tiyatroyu daha çok tv. programları aracılığı ile tanıma fırsatı elde etmişlerdir.

İşte tamda bu noktada tiyatroyu insanlarımıza tanıtıp sevdirme işlevini kedince farklı farklı ustalar yüklenmişlerdir. Kimler mi? mesela bir, Leven Kırca ve ekibi, yada, Nejat uygur ve ekibi ki bunların örneklerini artırmamız mümkündür vs. gibi. Ama işte bu büyük ustaların işi kendilerinden sonrakilere bırakmaları ile birlikte en azından Tv.lerde boy gösteren tiyatrocular ve onların tiyatro anlayışları da alıp başını gitmiştir. Bu anlayış sanata yaraşır her konuyu işleyen yerince eleştiren yerince yücelten ve yerince de hak edene hakkını hakkıyla veren özgür bir anlayıştı.

İşte bu süreçle, Sanat ve Sanatçıların özgür temaları, hayatın güncel gerçekleri ile iç içe işledikleri, Sanatı Sanat ve Sanatçı'yı da Sanatçı yapan bir çok etkende külenip gitmiştir.

Tabi bunun da yine en azından başımızdaki İktidarın bu konulardaki aşırı tahamülsüzlükleri ile alakası var mıdır bilinmez. Ama şu bir gerçektir ki şimdilerde meşhur her türlü yapıtta kaderci, dini çizgilerin hakim olduğu bir içerik hüküm sürmektedir.

Bu arada, burada, Yeşilçam ve o, bir türlü eskimek bilmeyen, Türk Sineması filmlerine de değinmeden geçmek olmaz.

Hani o eski, Türk Filmlerine ne oldu? Birden bire rafa mı kalktılar? Zamana mı yenildiler?

Aslında farklı farklı içerikleri ile hepimizin yaşamlarından kesitler sunan yine içinde birçok ustaların yetiştiği ve millet olarak birçok gerçeğimizi yansıtan o, Türk Filmleri neden zamana uyarlanamıyor.

Birde bakıyorsunuz o eski, Yeşilçam geleneğinden gelen bir çok usta sıkıntılı, türlü proplemlere boğulmuş ve o, Eski Türk filmlerinde de görüldüğü üzere kenara atılmış, unutulmuş, kaderine terkedilmiş bir durumdalar.

Tabi neden olmasın ki Koskoca Kültür Bakanlığı bir türlü bunların emekleri ile doğrudan ilgili Telif hakları vs. gibi bir çok kanunu gerektirtiği gibi değiştirip güncelleyemiyor.

Ve tüm bunların doğal bir sonucudur ki o eski Türk filmleri de eskide kalıp çürümekten, yok olmaktan kurtulamıyor. Diğer bir çok değerimizin de çürümeye terk edildiği gibi.

İşte tamda bu nedenle o eski Türk Sineması filmlerinden oluşan koleksiyonlarımıza dört elle sarılalım…

 
Toplam blog
: 64
: 435
Kayıt tarihi
: 20.04.10
 
 

Sinan Adıgüzel, sanatçı yazar, 08.10.1977 tarihinde Adıyaman’da dünyaya gelmiştir. İlköğre..