Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '13

 
Kategori
Güncel
 

Tiyatroyu sevdiren üstad Nejat Uygur ayakta alkışlanıyor. Güle güle

Tiyatroyu sevdiren üstad Nejat Uygur ayakta alkışlanıyor. Güle güle
 

nejat Uygur ve ailesi


Tiyatroyu sevdiren üstad

Nejat Uygur Ayakta alkışlanıyor.

GÜLE – GÜLE

Büyük usta böyle demiş:

"Benim gençliğimde herkeste Amerika'ya gitmek gibi çok yoğun bir istek vardı. Bu yüzden liman cüzdanı çıkarttım ve gemici oldum. Hiç unutmam, bir Panama şilebinde çalıştım. Gemide kimsenin canı sıkılmazdı. Onlara fıkralar anlatır, taklitler yapardım. Herkes çok gülerdi. Sonra askere gittim, orada da arkadaşlarımı çok güldürürdüm. Giderek insanların yüzünü güldürmek bende tutku oldu. Sonra da tiyatro başladı zaten."

Benim hayatım roman!

Hayır, senin hayatında ne var asıl benim hayatım roman!

Bırakın Allah aşkına sizlerin hayatınız benim hayatımın yanında nasıl roman olabilir ki?

Bende diyorum ki bırakın beyler bırakın asıl hayatı roman olan, roman gibi yaşayan, romanlardaki sonlar gibi biten bir hayattan söz edeceğim.

Nejat Uygur’dan…

Düşünün sırayla gidelim onun hayatından. Onu İsmail Dümbüllü keşfediyor.

Onun hayatında onun hayallerinde yok – yok.

Pilot olmak istemiş ilk başlarda:

"Benim düşündüğüm ilk meslek pilotluktu. Çocukluğumda pilot olacağımı düşünürdüm. Hatta hiç unutmam Manisa'da olduğumuz yıllarda, yatak çarşaflarını alıp yüksek bir yerden aşağı atlamayı planlamıştım. Tecrübe pilotu olarak önce ağabeyim atladı ve ayağını kırdı. Ağabeyim Zeki Ayhan Uygur, Amerika'da ünlü bir beyin cerrahı şimdi. Onunla gurur duyuyorum. Ağabeyim burada deniz albayıydı, ordudan ayrıldı sonra."

Anne baba memur olunca Anadoluyu gezmiş okul yıllarında, ardından güzel sanatların heykel bölümüne gitmiş.

Sonra boks yapmış.

Yetmemiş, atletizm, su topu olmamış birde ata binmiş hatta iyi bir at binicisi bile olmuş.

Ardından aşkını bulmuş.

1950’de Necla Uygur’la bir ömrünü geçirecek muhteşem bir kadınla evlenmiş.

Nejat Uygur tiyatrosunu kurmuş ve tiyatroya ilk adımını atmış. Ver elini yine Anadolu…

Türneye çıkmış ama ne turne!

Yılları kapsayan turne tam onüç yıl sürmüş.

Çocukları olmuş.

Çocuklarla anadolu ve tiyatro bir arada olmuş.

Onlar hem aile hem tiyatrocu olmuşlar.

Beş erkek çocukları olmuş.

Çocuklar turnelerde büyümüş. Oralarda okullara başlamışlar. Oralarda yaşamışlar.

O hep tiyatro demiş,

O hep sanat demiş,

O hep insanlar gülsün istemiş.

Herzaman güldürmüş, durmadan güldürmüş.

O insanların hep mutlu olmasını istemiş.

O başarılarına daima başarılar ilave etmiş.

Türk Tiyatrosu denildiğinde adı altın harflerle yazılacak üstadların arasına girmiş, öyle olmuşki en büyüklerinin arasında kendine yer edinmiş.

Saygıyla ayakta alkışlanmış.

Tıpkı bu gün onu veda ederken olduğu gibi…

Devlet sanatçısı olmuş.

Zaten gönüllerin sanatçısı.

Zaten gönüllerin Nejat Abisi…

Bu gün hepimiz ona dua okuyoruz.

Bugün hepimiz ona güle güle diyoruz da o bir yere gitmiyorki.

O hep olacak,

Onun gibiler hep kalbimizde yaşarlar, adları yazılmıştır silinmez.

Marifet adı silinmeyecekler arasına kayıt ettirmek.

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....