Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '09

 
Kategori
Sağlık
 

Tohum

Tohum
 

çanakkale/Yenice ilçesi köylerinde yetişen Pembe Domates.


İçinde yaşadığımız tabiat.
Kimisine göre doğa.
Hangi isimle belirtilirse belirtilsin, ”yaşadığımız bu Dünya”.

Bizim en büyük evimiz. Duvarlarını, tavanını, kapısını göremesek te…Bir sınır içine alınmıyor gibi görünse de…Bu Dünya’nın da sınırları var.
Aslında dünyanın eni boyu üç adım.
Çok küçük bu Dünya.

Kirlenmez dediğimiz, büyük büyük ırmaklar, göller, denizler kirlendi. Ellerimizle göz göre göre çöplük yaptık, insan elinin değdiği her yeri. Yaşanması gereken Dünya’yı talan ettik..

Artık kirlenmenin şekli de değişti.
İnsanlara çaktırmadan yapılan, mikro kirlenmeleri ne yapacağız?
Gözle görülmeyen kirlilikler, daha büyük tehlikelerin içine çekiyor bütün insanlığı.
Kimileri işin farkında. Çırpınıyor.
Kimileri, ”bana ne” sloganları ile, “çal oynasın-hiç kimse duymasın” diyerek gününü gün ediyor.
Dün yok artık. Bu gün yaşanılacak gün. Yarının bu günden “daha beter” olma ihtimali çok fazla.

**
Toprak, bitkiler ve de hayvanlar… Bu Dünya her şeyiyle, insanlara alabildiğince cömert davranıyorlar.
Doğanın en değerli nimetleri; su ve hava, ”hayat kaynağı.”
“Hayat kaynakları” durmadan kirleniyor. Kimsenin umurunda değil.
Bu saydıklarınızın aralarındaki uyum(ahenk), bozulduğunda her şey alt üst oluyor.
Su çürük, hava çürük, toprak çürük, tohum çürük.
Sonuç; rüzgar ekelim, fırtına biçelim.

**
Yıllar önce görev yaptığım köye, bir misafir geldi. Sordu:
—Sizin köyde, “deli şeftali var mı? Çekirdeği bulunur mu?”
Köylüler , ”bulunur” dediler.
Biri sordu:
—Ne yapcin sen, deli şefteli çekirdini?
Adam:
—Bu şeftali çekirdeklerini ekip, yeni fidanlar elde edeceğim. Kalem gibi olunca aşı yapacağım. Daha çok ürün alacağım. Hem ağaçlar daha uzun ömürlü olacak.
Adam, bir kilo yaban şeftali çekirdeğine, on kilo şeftali parası verdi gitti.

**
Daha çok üretim için, toprakta çalışmalar (organik tarım) yapılabilir.
Yapay gübreler, zaten ekilen toprakları çoraklaştırdı.
Eğer bitkilerin ve hayvanların genleri ile oynarsanız, ”her şeyin huyu” değişir.
Açlıkla, hastalıklarla mücadele eden yok. Bilim adamları (parayla) huylarını değiştirdi.
Koyun kopyaladılar. Ne gerek var? Koyunlar doğurmuyor mu?
Domuzun genleri ile oynadılar. Domuz on kat büyüdü. Kalbi küçük geldi. Yaşamadı. En çok doğuran hayvan domuz. Niye bu çalışmalar?
Kopya insan çalışmaları.(!)(?)
Yarı hayvan, yarı maymun çalışmaları.
Sanki “Yunan Mitolojisi” hayata geçirilecek.

**
Bir pazar yerinde, bir köylü teyzem, satıcıya sordu.
-Bu domatalan tomu va mı? Bunna sırıkta yetişiyomuş. Ben alim bunnadan tomnanı alıp ekim.
Ben teyzeye dedim ki;
—Bu domateslerin tohumu olsa da içinde. Ektiğinde bitmez.
Teyzem anlamadı. Anlayacağı gibi söyledim.
—Teyze, bu domateslerin tohumları dölsüz.
Teyzem, bir haaaaa çekti.
—Niye kine? Diye sordu.
Ben de:
—Artık, bütün bitkiler bir defa ekilip ürün alınıyor. Seneye bir ürün ekmek istediğinde, yeni tohum satın alacaksınız.
Teyzem şaşırdı, yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Sadece;
—Nimiş öle u? Dedi ve gitti.

**
Silajlık mısır ekiyoruz. Alabildiğince bol ürün. Nasıl etmişlerse, mısırın genleri ile oynamışlar. Mısırın huyu değişmiş. Eşek dişi gibi mısırlar.
İnekler yiyor. Süt.
Sütü insanlar içiyor.
Akşamları çıt çıt mısır.
Biz insanların huyları(?)
Mısırın üretimini artırmak için “genleri nasıl tetiklediler”
Hamam Böceğinin huyları geçebilir mi insanlara ?(!)

**
Üretilen her ürün tek tip.
Domatesler aynı büyüklükte.
Hıyarlar aynı boyda.
Biberler kalem.

**
(GDO) Genetiği Değiştirilmiş Tohumlar, insanlığın başına bela olacak.
Günümüzde; bütün bitkilerin ve hayvanların genleri ile oynayan ve dünya tohum sektörünü elinde tutan tek ülke: ”İsrail”
İsrail’in büyük babası ; ABD.
Bir defalık ürünü elde etmek için; Bir kilo tohuma milyarlar ödeyeceksiniz. Bir dahaki sene yine ödeyeceksiniz. Ürün elde etmek istiyorsanız, sürekli tohum almak zorundasınız.
Uluslararası yasalarla, tohum üretmenizde engellenir. İsrail’e abone olursunuz.
İsrail;Ortadoğu’da ABD’nin jandarmalığını yaparken, Gazze’de tohum paraları ile Filistinli çocukları ve kadınları öldürmeye devam eder. Herkes seyreder.
Emperyalist güçlerin “Tohum Kargası” kadar, bu Dünya’ya yararları yok.
Çoook ürün için, “Hiprit” tohum kullanmaya devam.
Bu gün ürün bol olsun.
Yarın önemli değil(!)

**
Doğanın özüne dokunmamak lazım. Doğa ile oynamamak lazım. Doğa kendisine yapılan ihanetin cezasını mutlaka veriyor.
Hem de sabırla bekliyor. Zamanı gelince de infaz ediyor.
Çanakkale’den Artvin’e kadar doğa ile oynanıyor. Bu oyun “çiftetelliye” benzemez.
Şimdi oynarsınız. Birgün yas tutma günü de gelir. Ağlayacak kimse bulamazsınız.
Bu işler, incir çekirdeğini dolduracak kadar önemlidir. Dünyamız ve içinde yaşadığımız çevre bizim vazgeçilmezimizdir.
İncir çekirdeğini, doğadan başka yapacak bir teknoloji yok.
İncir çekirdeği öldü mü, bizde öldük.
En önemlisi; ”yerli tohum kullanmak, yerli ürün elde etmek.” Dışa bağımlılıktan kurtulmak. (Bize 25 bin dolara satılan bir kilo tohum, yerli üretimle 3 bin YTL’ ye elde edilebiliyor. Anlayın katakulliyi.)
Ne yazık ki; gerçekçi bir tarım ve tohum politika yok ülkemizde. Bilinçli çiftçi de yok.

**
ABD; “Marşall Planı” ile bize (Türkiye’ye) un, soya yağı ve süt tozu dağıttı.
Biz çocukluğumuzda ne olduğunu anlamadan, soya yağında pişirilmiş gödekleri, süttozundan yapılmış ”sahte sütle” küt küt attık. ABD’ye dua ettik.
Kapitalizmin maması hoşumuza gitti.
“Yaşasın Amerika” dedik.
Aklıma hinlik cinlik geliyor gidiyor. Adam senden iki almadan, bir verir mi? Anladık adamların ne mal olduğunu… Sütle, bazlama ile kandırdılar bizi…
Bu sütten gödekten, benim gibi “ifrit” olanlar vardır mutlaka.
“Hiprit” olanlar da var mı acaba?

Her “tohum” yeni bir dünyadır.
Bir tohumla, dünya yeniden “hayat” bulur.

“Hiprit” nereye kadar?

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..