Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Tokat-Reşadiye'de yedi şehit

Tokat-Reşadiye'de yedi şehit
 

Önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle giriş yapmak istiyorum: <ı>Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu ve Trakyalı hep aynı cevherin damarlarıyız” diyerek birlik ve beraberlik bağlamında özlü bir şekilde vurgu yapmışlardır.

2009 yılın ortalarına doğru günlerimiz yine acıya geçiyor. Millet olarak, ulus olarak zor günler yaşıyoruz. Gün geçmiyor ki deprem, sel, çığ veya trafik kazasında hayatını kaybedenlerin yanı sıra birde gencik askerlerimizin daha yaşının baharında iken vatanları uğruna gittikleri asker ocağında PKK’nın hedefinde bilinçsiz ve bir hiç uğruna şehit olup gidiyorlar.

Bu kaçıncı ölüm, bu kaçıncı ağlayış. Yaklaşık bir çeyrek asırdır bu savaş devam ediyor. Açılım, maçılım dediler oda heba oldu, gitti. Sayın büyüklerimizden bu problemin çözümünü bekliyoruz.

Yaklaşık binyıldır beraber olduğumuz, Beraber yaşadığımız bir birlerimize kız verip kız aldığımız bu insanları nasıl birbirlerine düşman oldular. Bayrağımız bir, kitabımız bir, vatanımız bir, yerimiz, yurdumuz bir, peki bu ayrılık ve gayrilik tohumları ekenler kim?

07 Aralık 2009 günü görevleri başında Tokat Reşadiye İlçesi Sazak Köyü yakınlarında görevleri başında bulunan yedi Mehmetçiğimiz pusuya düşürülerek şehit edildi. Olayın şokunu yaşayan İstanbul / Şişli Belediyesi’nde görevli şoför Aziz Ayna tarafından hastaneye yerleştirdiği ortaya çıktı. Şoför Aziz Ayna Medya haberlerinde, şöyle diyordu: “Tokat’a cenaze götürdüm. Sisten göz gözü görmüyordu. Önümü zor görüyordum. Delik, deşik olmuş üzerinde dumanlar çıkanlar çıkan askeri aracı görünce durdum. Tatbikat vardı sandım. Yerde yatan askerleri görünce durdum. Saldırıdan kurtulmuş bir asker: “Arkadaşlarım öldü. Her yerden mermi yağıyordu. Arkadaşlarımı kurtarın” diyordu. O an bütün vücudum buz kesildi, otobüsten indim. Her yer kan içindeydi. Yerde boş mermiler vardı. Kurtulan asker sürekli ağlıyordu. Askerlerden biri: Şokun etkisiyle sürekli olarak dehşet anını yaşadım. Önce şoförü vurdular. Sonra her yerden mermiler yağdı. Biz araçtan atlamaya çalıştık. Arkadaşlarım atlayamadılar, vuruldular. Ben dereye doğru kaçmaya başladım. Kanala saklandım, silah sesleri hiç susmuyordu. Ağır yaralı sivil askerlerden birisi elinde telefonla yardım çağırmaya çalışıyordu. 155’i arayın” diyordu. Göğsünde kanlar akıyordu. Biz hemen telefon açtık, kısa zaman sonra jandarma iki zırhlı araçla olay yerine geldi. Saldırıya uğrayan askerlerimizi gelen jandarmalarla birlikte onların araçlarına taşıdık. Dört yaralıyı da bizim aramıza aldık. Götürdüğümüz dört kişiden üçünün şehit düştüğünü duyduk.” Şoför Aziz Ayna ayrıca önemli bir ayrıntıya da parmak basıyordu: Biz baskın yerine yaklaşırken, o taraftan gelen kiremit renkli bir Renault 12 hızla yanımızdan geçip gittiğini gördük. Olay yerinden geçtiği için saldırıya uğrayan aracı görememesi imkânsızdı “ diyordu.

Bu hain saldırının bir provokasyon (kışkırtma) olduğu söyleyenler oldu, çeşitli görüşler ortaya atıldı. Ancak olayın üç gün sonra PKK tarafından yapıldığı anlaşıldı. Onlar da bu olayı üstlendiler. Daha sonra bu hain cinayetin PKK tarafından yapıldığını Genel Kurmay Başkanlığından öğrendik. Olayın zamanlaması düşündürücü idi. çünkü bugünlerde DTP’ nın kapatılması konusunda Anayasa Mahkemesi’nde görüşmeler devam yapılıyordu.

Şehitlerimizin adlarını yazıyorum: Cengiz SARIBAŞ (Giresun), Fatih YONCA (Hatay), Kemal BİDE (Ordu), Ferit DEMİR (Muş), Yakup MUTLU (Muş), Onur BOZDEMİR (Adıyaman) ve Uzm. Çvş. Harun ARSLANBAY (Adana)’lı idi.

Dikkat ederseniz bu şehitlerimiz Türkiye haritamsının tüm bölgelerini temsil ediyorlar. Muş’tan iki, Adıyaman’dan bir ve Hatay’dan yine bir şehidimiz vardır. Şehitlerimiz toprağa verilirken bütün Türkiye ayakta idi. 72 Milyon insan bu acıyı derinden paylaştı. Türkçe ve Kürtçe ağıtlar yakıldı. Muş’ta Şehit Yakup MUTLU’nun babası Kâzım Mutlu evladını toprağa verirken Türkçeyi iyi bilmemesine rağmen Kürtçe ağıtlar yakıp Kürtçe bu hain saldırıya lanet getiriyordu. Ağıtlar eşliğinde özetle şöyle diyordu: Acım büyük, vatan sağ olsun, başka Yakuplar ölmesin, bu savaşı bir an önce durdursunlar, yarın, öbür gün bir başkasının oğlu da ölmesin, analar, babalar ağlamasın, gelinler dul kalmasın artık yeter, artık yeter, kan dökülmesin ” diyerek devleti yöneten Sayın büyüklerimiz sesleniyordu.

TOKAT’IN Reşadiye ilçesin meydana gelen bu hain saldırı karşısında tüm yurttan tepkiler yükseldi. Üniversiteler, sivil toplum örgütleri, sendikalar peş peşe kınama mesajları yayınladı, birçok ilde vatandaşlarımız elde bayraklarıyla sokağa döküldü, Hükümetin Kürt açılımına tepki gösterdi. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Senatosu tarafından yapılan açıklamada “Ülkemizi kaosa (kargaşa) ve istikrarsızlığa sürüklemeye çalışan bu hain saldırıları düzenleyenleri, yurt içi ve yurtdışı destekçilerini lanetliyoruz” diyerek olayı sert bir dille kınadı.

Yine Erciyes Üniversitesi, öğrencileri de bu hain olayı protesto etti. Bu acı ve hain olay tüm Türkiye’de protestolarla kınandı ve lanetlendi. Şehitlerimiz bayraklarla, törenlerle toprağa veriyoruz. Kim ne kazandı, kimin işine yaradı? Silah satan paragözler kazandı. Kardeşi kardeşe düşman edenler utansınlar. Yerli ve yabancı düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürüldü. Güzelim Türkiye’yi bölmeye çalışanlar vardır. Her zaman söylüyorum hepimiz bir gemideyiz. Birliğin, beraberliğin ve hoşgörünün olmadığı bir ortamda birbirimize (Allah korusun) düşersek Bu gemide hepimiz zarar göreceğiz. Dikkatli ve sağduyulu olmak zorundayız. Dedelerimiz bin bir zorluk içinde Çanakkale’de, Anafartalar’da, Milli Mücadele’nin bütün saflarında yan yana bir araya gelmediler mi? Birlikte savaşıp bu vatanı bizlere emanet etmediler mi? Vatan bölünmez, bayrak inmez, Ezan susturulmaz demediler mi? Dedelerimizin kemlikleri sızlanıyor. Yazık oluyor yazık… Kim ne derse desin ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu hain saldırı hepimizi üzdü, başta silahlı kuvvetlerimiz olmak üzere, tüm şehit ailelerimize baş sağlığı ve sabır diliyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bende bir vatandaş olarak artık yeter diyorum, analar, babalar, genç gelinler artık ağlamasın diyorum. Bu güzelim cennet gibi vatanımızda kardeşçe dün olduğu gibi, bu gün de ve yarın da birlikte insanca yaşamanın yollarını bulmaya çalışalım. Bir şey kaybetmeyiz her halde. Biraz daha sağduyulu, biraz daha hoşgörülü hareket edip düşünmeye çalışalım…

Birlikten kuvvet doğar, birliğin, dirliğin olduğu yerde sağlık vardır, bereket vardır, huzur ve mutluluk vardır.

Biraz düşünmeye değmez mi?

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..