Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '10

 
Kategori
Üniversiteler
 

Tokat Sıav Dershanesi Edebiyat Öğretmeni Şaban Talay; "gençler mazeret üretme hastalığını yıkmalı"

TOKAT SINAV DERSHANESİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ ŞABAN TALAY: “ GENÇLER MAZERET ÜRETME HASTALIĞINDAN KURTULSUN Kİ BAŞARILI OLSUNLAR”
SORU - Şaban bey bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar hangi yerlerde çalıştınız?

ŞABAN TALAY- 1967 Almus Ataköy doğumluyum. İlkokulu köyümde okudum. 1988’de Tokat İmam Hatip Lisesini, 1992’de de Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğini bitirdim. Aynı yıl Milli Eğitim’de göreve başladım. 6 yıl Zile ve Tokat’ta görev yaptım.1998’de Milli Eğitimden ayrılarak dershaneciliğe başladım. Halen Tokat Sınav Dershanesinde çalışmaktayım.

SORU- Edebiyata diğer edebiyat öğretmenlerinden daha çok sevgi ile bağlandığınızı bilmekteyiz bunun sebebi ne ? Edebiyat aşkınız nereden gelmekte?

ŞABAN TALAY- Hiç unutmam, lise ikinci sınıftaydım. Edebiyat öğretmenimiz 10 Nisan Polis Günü dolayısıyla bir kompozisyon yarışması düzenlendiğini duyurdu. Malum bu tür yarışmalar maalesef öğrenciler tarafından angarya iş olarak görülür. Pek istekli olmayınca hocam benim katılmamı istedi. Mecburen katıldım. İyi ki de katılmışım. Bu yarışma benim hayatımdaki dönüm noktalarından birisi oldu. Yarışmada birinci oldum. “Marifet iltifata tabiidir, müşterisiz metea zayidir.” sözü ne kadar da doğru. Bu derece beni yazmaya yöneltti ve yazmak için teşvik etti. Ardından diğer dereceler geldi. Yanlış hatırlamıyorsam lisedeyken yarışmalarda dokuz derece aldım. İşte aldığım bir derece beni okumaya, araştırmaya, yazmaya yani edebiyata yöneltti. Üniversite sınavında tercihlerimin hemen hepsi basın yayın ve edebiyat bölümleriydi.

Lisede başlayan bu ilgi hayatımın her döneminde devam etti.

Üniversitede okurken Konya Postası Gazetesinde yazılar yazdım.

Yine Üniversite öğrencisiyken Türkiye Gazetesinde muhabirliğini yaptım.

Zile’de çalışırken öğrencileri yazmaya ve araştırmaya alıştırmak için bir okul gazetesi çıkardık.

Tokat İmam Hatip’te çalışırken Yeni Ufuk adıyla güzel bir kültür edebiyat dergisi çıkardık.

Halen mahalli bir gazetede yazılar yazmaktayım.

SORU- Bize bugüne kadar çıkardığınız kitaplardan bahseder misiniz ? Bu kitaplar hangi ihtiyaçtan doğdu ve nasıl karşılandı.

ŞABAN TALAY- İlk kitabım Eserler Sözlüğü oldu. Böyle bir çalışmaya hem meslektaşlarımın hem de öğrencilerin ihtiyacı vardı. Böyle bir çalışma da piyasada yoktu. Biraz yorucu oldu ama alıp faydalananların teşekkürleri hepsini unutturdu.

SORU- Bu esere neden ihtiyaç vardı?

ŞABAN TALAY- Öğrenciler özellikle soru çözerken bir eser ismiyle karşılaşıyor. Soruyu çözebilmeleri için bu eserin yazarını, türünü veya içeriğini bilmeleri gerekiyor. Eserin yazıldığı dönemi, yerli mi yabancı mı olduğunu bilmiyor. Ne yapacak? Mecburen bütün kitabı karıştıracak. Bir sürü zaman kaybı. Onu da bulabilirse. Öğrenci bu eserle belki de saatlerce arayarak ulaşacağı bilgiye alfabetik düzen içerisinde birkaç saniyede ulaşabilmekte bu sayede hem zaman hem de moral kazanmaktadır.

Ben müsaadenizle bir konuya daha değinmek istiyorum:

Ben inanıyorum ki Tokat ve Tokat gibi “taşra” gözüyle bakılan illerdeki birçok meslektaşımın çok kıymetli çalışmaları var. Fakat yayımlayamıyorlar. Niçin? Çünkü Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerde değiller. Benim bu çalışmam inşallah meslektaşlarımı cesaretlendirir ve daha güzel eserlerin ortaya çıkmasına vesile olur.

Bu vesileyle Eserler Sözlüğü’ne gösterilen ilgiye teşekkür etmek istiyorum. 2500 adet bastırmıştık. Çıkalı 2, 5 ay olmasına rağmen kitap bitmek üzere.


SORU- Hocam genelde ÖSS gençliğin sorunları neler? Çözüm yolları nedir?

ŞABAN TALAY- Öncelikle sınavlara hazırlanan bütün öğrencilere başarılar diliyorum. Tabii ki işleri kolay değil. Fakat imkansız da değil. Aynı puanlarla aynı okulu kazanan, aynı sırayı paylaşan ve aynı imkanlara sahip iki öğrenciden birisi kazanıyor, birisi kazanamıyor. Neden? Tabii ki bilinçli olan, düzenli ve sürekli çalışan kazanıyor.

Öğrencilerdeki en büyük hastalık bahane uydurma hastalığıdır. Çalışmamak için bahane arayan öğrenci her gün bir değil on bahane bulur: “Bugün şu dizi var, yarın akşam misafir gelecek, öbür gün misafirliğe gideceğiz, arkadaşım çağırdı, gitmesem ayıp olur, bugün canım çalışmak istemiyor…”

Öğrencilerin ikinci bir problemi de özgüven eksikliği. “Acaba yapabilir miyim?” diyen öğrenci maalesef başaramaz. “ Ben mutlaka başaracağım.” demeli, gereğini yapıp bilinçli ve planlı bir biçimde çalışmalıdır.

Üçüncü bir problem gelecek kaygısıdır. Kaygı öğrenciyi strese sokmakta ve moralini bozmaktadır. Öğrencilerime hep şunu söylerim: “İşin, mesleğin iyisi ve kötüsü yoktur; insanın iyisi-kötüsü, kaliteli-kalitesizi, yetişmişi-vardır. En hakir gördüğün meslekten bile çok güzel paralar kazanan insanlar vardır. Tam aksine Boğaziçi’ni bitirip boş gezenler de vardır. O halde mesleğinizde bir numara olursanız, siz işi değil, iş sizi arar.”


SORU-. Gençler genelde kitap okumuyorlar. Gençlere bir edebiyat öğretmeni olarak kitap okuma sevgisi kazandırmak için neler yapılmalı? Siz kitap okuma sevgisi edinmeleri için öğrencilerinize ne gibi destekler sağlamaktasınız? Bu konuda anne ve babalara ne gibi görevler düşmekte?

ŞABAN TALAY- Gerçekten de: “En büyük eksiğimiz ve ayıbımız nedir?” diye sorsanız hiç tereddütsüz “az kitap okumamız” derim. Gençler değil, hemen hemen hepimiz az kitap okuyoruz. Yani gençleri suçlamaya hakkımız yok. Çocuk büyüklerinden gördüğünü yapıyor. Biz babalar çocuklarımıza: “Evladım, geç yan odaya, kitap oku. Ben burada televizyon izleyeceğim.” dersek, nafile uğraşmış oluruz. Çocuklarımız kitap okumayı bizden öğrenmeli.

Biz kitap okutmak için ne yapıyoruz? Tabii ki dershane okul gibi değil. Zaman çok kısıtlı. Buna rağmen öğrencilere kitap okutmak için bizim de çalışmalarımız var. Her sınıfta her öğrenciye sene başında bir kitap aldırıyoruz. Diyelim ki sınıfta 25 kişi var. Her öğrenci dönüşümlü olarak bu 25 kitabı okuyor. Çok da faydalı oluyor. Öğrenci bir kitap parasıyla 25 kitap okuyor. Yıl sonunda da kitabı kendisinin oluyor.

SORU- Edebiyat bir manada gelişmek demek, ancak gençler roman dışında gelişim kitapları falan okumuyorlar.. Bunların sebepleri nedir? Okuyan bir ÖSS adayı ile okumayan ÖSS adayı arasında ne gibi farklar var?

ŞABAN TALAY- Evet günümüzde roman ve hikaye türleri diğer türlere göre daha fazla ilgi görüyor. Halbuki roman ve hikaye diğer türden kitaplara geçiş için bir köprü olmalı.

Sınava hazırlananlara özellikle deneme türünü okumalarını tavsiye ediyoruz. Bu tür kitaplar öğrencinin muhakeme ve yorumlama gücünü artırmakta ve seri düşünmesini sağlamaktadır.

Okuyan öğrenciyle okumayan öğrenci arasında tabii ki dağlar kadar fark var.

Birincisi, okuyan öğrenci daha dikkatli oluyor ve okuma hatasından soru kaçırmıyor.

İkincisi, okuyan öğrenci soruyu daha kısa sürede ve daha doğru olarak kavrıyor ve anlıyor. Bu sayede hem hata yapma riski azalıyor hem de zaman kazanıyor. “Süre yetmedi.” gibi bir problemi olmuyor.

Üçüncüsü: Özellikle Türkçe sorularında soruların üçte ikisi doğru okumaya, okuduğunu doğru anlamaya ve anladığını doğru yorumlamaya dayalıdır. Okuyan öğrenci özellikle bu tür sorularda her zaman bir adım öndedir.
SORU- Okullarda dershanelerde genelde yerelde başarılı yazar ve edebiyatçılar okullara davet edilerek öğrencilerle buluşturulmamakta, öğrencilerin okumayı sevmemesinin sebeplerinden birisi de bu olamaz mı?

ŞABAN TALAY - Aslında bu tür çalışmaların yapılması lazım. Öğrenci: “Demek ki Tokat’ta da bu tür başarılar yakalanabiliyormuş.” der ve kendisine özgüven gelir. Dediğiniz gibi okuma alışkanlığı kazanmasına katkısı da olur kuşkusuz.
SORU- Bu konuda başka neler anlatacaksınız ?

Turan Bey, ben de sizi faydalı çalışmalarınızdan dolayı tebrik ediyor, bu çalışmalarınızın devamını diliyorum. Gençler hepimizin. Onların yetişmeleri için hepimiz seferber olmalıyız. Onlar bizim geleceğimiz. Bu iş sadece öğretmenlere bırakılmamalı, herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Büyükler onlara iyi örnek olmalı. Babalar çocuklarına, övüne övüne hiç çalışmadan kopyayla nasıl en yüksek notu aldıklarını anlatırsa emin olun çocuk da aynısı yapacaktır.
Teşekkür ederim Şaban bey

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..