Tokluk hissi veren madde mi geliştirildi?

Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar! Bu sözün anlamına bakacak olursak,

Herkesin yararlanabileceği şeyden kimi kişiler yararlanır da başkalarına yararlanma olanağı vermezlerse bundan büyük kavga çıkar.

Aslında kavga başka şeylerden çıkıyor.  Mesela gariban ülkelerin tabi zenginliklerini paylaşmada! Gelişmiş toplumların yemeyerek, kullanmayarak çöpe attıkları yiyecek ve giyeceklerle, dünyadaki gariban nüfusun üç misli gariban yedirilip, giydirilebilir.

Dünyanın büyük bölümünde yoksulluk çekilirken, açlıktan ölümler dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor.

Dünyanın bir bölümü obozite ile nasıl mücadele edeceğini tartışırken, bir bölümü nasıl karnını doyurabileceğini konuşuyor.

Gelin karnın devamlı tok olacağı bir sistemi tartışalım.

İngiliz bilim insanları, gıdalara eklendiğinde tokluk hissi veren bir madde geliştirdi. Bu madde insanların geleceğini kurtarabilir mi? Veya yemeden dolayı kilo alanların devamlı başvurduğu diyetlere bir çözüm getirebilir mi?

Sistemin nasıl işlediğine bir bakalım.

Yağ asidi propiyonatın tokluk hissi verdiğini belirleyen bilim insanları, bu maddeyi iştahı denetleyen hormonların salgılanması için kalın bağırsağa sokabilmek amacıyla bitkilerde bulunan "inülin" adlı doğal bir karbonhidratla birleştirdi.

İlk deneyde bazı gönüllülere tek başına inülin, bazılarına ise yeni geliştirilen ve IPE olarak adlandırılan madde verildi. Katılımcılar açık büfeden istediklerini kadar yemede serbest bırakıldı.

IPE verilen gönüllülerin yüzde 14 az yemek yediği görüldü.

İkinci deneyde aşırı kilolulardan toz halinde inülin ya da IPE'yi her gün yemeklerine 1 kaşık eklemeleri istendi. 24 hafta sonunda IPE'yi yemeklerine ekleyenlerin daha az kilo aldığı belirlendi.

Sonuçları "Gut" dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atan bilim insanları, propiyonat gibi moleküllerin, iştahı denetleyen hormonlarının salgılanmasını tetiklediğini ancak geliştirilen maddenin güçlü etki sağlaması için çok yüksek miktarda lif tüketilmesi ve her gün kullanılması gerektiğini vurguladılar.

Demem o ki; önüne her geleni silip süpürenler,  bu sayede daha az yerler ve arta kalanla aç insanlar doyurulabilir.