Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '17

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Tokofobi (Doğum Korkusu)

Tokofobi (Doğum Korkusu)
 

Doğum Korkusu


 Yunanca doğum anlamına gelen tokos ve korku anlamına gelen fobos kelimelerinin birleşimi olan tokofobi, normal bir olay olan doğuma karşı aşırı korku duyup aşırı davranışlar sergilenmesi veya kadının tamamen bu olayı ve bu olayla ilgili herşeyi reddetmesidir. Büyük Britanya ve İsviçre’de sezaryenle doğumların %7-22’si doğumun tehlikelerinden korktukları için kadınların sezaryenı tercih etmesi üzerine gerçekleşmektedir. Ülkemizde ise sezarye tercih sebepleri arasında tokofobi olduğuna dair herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.

 Tokofobi, genellikle gebelik döneminde bir dizi semptomla ortaya çıkmaktadır. Kadınların bazıları kabuslar görürken bazıları ise evde ve işyerinde konsantre olma zorlukları çeker. Ayrıca bu kadınlar gebeliğin en başlarında yoğun olarak kusma sorunu yaşayabilirler. Uykusuzluk ya da aşırı uyuma, ağlama nöbetleri sinirlilik olabilir.

 Kişilerdeki kaygı bozukluğu veya posttravmatik stres bozukluğu tokofobiye neden olabilir.

 Tokofobinin gelişiminde sosyokültürel yapı önemlidir. Doğum korkusu nesilden nesile aktarılır. Annelerin üremeye adaptasyonu kızlarına aktarılır. Kişinin fobisi, kendisi ya da bir başkasının yaşantısına tanıklık etmiş olması sonucu ortaya çıkmış öğrenilmiş davranış olabilir. Travma, (koit yırtıkları, önceki müdahaleli doğum) veya küçük yaşta cinsel istismar ve vajinismus durumlarında aslında korkulan şey doğum değil jinekolojik muayenedir. Vajinismus; vajinal penetrasyon girişimi ya da imajinasyonu ile pelvik taban kaslarının istemsiz kasması ile sonuçlanan diğer bir hastalıktır.

* Bir kadının tokofobi yaşamasının birçok nedeni olabilir:

 Doğum profesyonellerine güvenmemek, kendini doğum yapma yeteneğinde görmemek, anne veya bebeğin öleceğinden korkmak, doğumda katlanılamaz bir ağrı yaşayacağını düşünmek olarak sıralanabilir.

 Primer tokofobi: Bazı kadınlar kendilerini doğum yapma yeteneğini görmezler. Bebeklerine zarar verecek kötü bir davranışta bulunacaklarını sanırlar. Bütün bu işlemin normalinden daha çok tehlike içerdiğini düşünürler. Belki de bazı durumlarda gebeliği istememiş olabilirler bu çelişki de psikolojik bir etki olarak kendini göstermiş olabilir. Hatta bazı kadınların tokofobisi geçmişte yaşadıkları bir travma veya maruz kaldıkları bir kötü davranışın sonucu olarak bilinçsizce ortaya çıkar. Doğum korkusu doğum yapmamış bayanlarda daha sık görülmektedir. 

 Sekonder tokofobi: Daha önce doğum yapmış kadınlar da yaşadıkları kötü deneyimlerinden dolayı tokofobi yaşayabilirler. Örnekse; acil sezaryenle veya vakum yöntemiyle doğum yapmış olan kadınlar normal doğum yapmış veya sorunsuz bir doğum yapmış kadınlara göre çok daha fazla korkarlar. Bu tür anne adaylarının özellikle travma açısından değerlendirilmesi önemlidir.bEpidural anestezi gibi yeterli analjezi verilmeyen ülkelerde kadınların büyük bir çoğunluğu sezaryeni tercih ederler. Ağrı eşiği düşük olan kadınların tokofobi yaşamaları daha büyük olasılıktır.

 Ayrıca anne adaylarının doğum sürecinde yakınında birinin korktuğunu görmesi ya da ailesinde kaygı bozukluğu olması, korkuya karşı bir yatkınlık oluşturabilir.

 Hamilelik dönemi depresyonuna eşlik eden tokofobi; Depresyonun mu korkulara korkuların mı depresyona neden olduğuna dair net bilgiye sahip değiliz.

 Tokofobi yaşayan kadınlar, içlerinde bir canlının olması ve gelişmesiyle tedirgin olmaktadır. Bu tedirginlik; anne adaylarında tanımlanmamış ruhsal rahatsızlıklarının belirtisi de olabilmektedir. Mental problemi olan anne adaylarında doğum korkusundan kaynaklanan ataklar olabilir.

Gebeliğe hazırlık dersleri ağrıları ve stresi azaltırken bebeğin sağlığıyla ilgili güvensizlikleri de ortadan kaldırır. Uygun bir psikoterapiyle tokofobi etkili olarak tedavi edilebilirken sadece dayanılmaz durumlarda ve ciddi psikolojik sorunlar durumunda ilaç tedavisi uygulanır. Düzenli psikolojik terapiler çoğu kadının durumunda planlanmış oldukları sezeryanla doğumlardan vazgeçip normal doğum yapmalarını sağlayabilir.

 Doğumun dayanılmayacak bir ağrı olduğuna dair düşünceler; aralarında kadın-doğum uzmanlarının, ebelerin ve hizmet içi eğitim almış psikologların da olduğu bir ekiple anne adaylarına verilecek bilgilendirme ve danışmanlıkla giderilebilir veya azaltılabilir. Anne adayına anne olmanın güzelliklerini anlatan filmler izletilmesi bebeğinin oda ve kıyafet hazırlığını ve isim tercihini anneye vererek onun güzel hayaller kurmasını sağlamak ta tokofobiyle mücadede etkin bir yöntem olabilir. Uygulayacağımız sistem, aile içinde yakın ilişkilerini destekleyici olmalıdır. Bütün korkuyu bilinçli şekilde yeniden yapılandırmayla uzun süreli uğraşmayla giderebiliriz. Partner ilişkisi sıcak tutmalıdır.

 Gebe eğitiminde hemşire ve ebeler psikolojik bilgi yönünden; Psikologlar da hizmet içi eğitime tabi tutulduktan sonra bu eğitimi vermelidirler.

 Doğum korkusu, gebelik korkusu, vajinal ağrı mahremiyetle çok yakından ilişkilidir. Mahremiyet; kişinin kendi sınırlarını belirlemesiyle ortaya çıkar ve kişinin hayatında oldukça önemlidir. Ancak mahremiyetin yanlış algılanması hayata karşı bazı güçlükleri de beraberinde getirir. Mahremiyet; kişinin kendi bedenini tanımasına engel değildir. Kendi bedenini daha iyi tanıyan bireyler, problemli olduklarının farkına daha çabuk varabilmekte kendi problemlerini de hekimlere daha iyi aktarabilmektedir. Çocuklar sorduğunda, ihtiyaç duyduğunda cinsellik eğitimi verilmelidir.

 Doğumlarda mahremiyet oldukça önemlidir; herkesin mahremiyet düşüncesi farklı olabileceğinden buna saygı gösterilmelidir. Doğum yapan kadının yanında, istediği kişilerin kalması sağlanmalıdır. Doğumlarda, yakın desteği oldukça önemlidir, elin güvenle tutulması süreci kolaylaştırmaktadır. Anne adaylarının hasta muamelesi görmemeli, sağlık personelleri ile iletişimi sağlanmalı ve yatağa bağlı olmamaları sağlanmalıdır. Gebe eğitimlerinde sadece doktorlar ve ebeler değil, Psikologlar ve diğer sağlık profesyonelleri yer almalıdır. Gebelik öncesinde ve sonrasında anne ve baba adaylarının bilgilendirilmesi önemlidir, gebeler doğum öncesi doğumhaneyi ziyaret edebilmelidir.

 Mekân olarak doğumhaneler daha geniş daha mahremiyet içeren yerler olmalıdır. Anneler yakın ilişki bağlamı olan birinin elini tuttuğunda ağrı hissetmiyor ve bilimsel veriler olduğunu biliyoruz. Yatağa bağlı olmamaları gerekir. Olumlu iletişim kurabilen sağlık personeliyle iletişim kurabilmelidir. Doğum sürecinin öğretilmesi telkin ve tamamlayıcı tıp bağlamında ve özellikle de Bebek ve Anne dostu hastane uygulamasının desteklenmesi gerekir.

 Ağrıya yönelik baş edemem düşüncesi stres etkisi ortaya çıkarır. Ağrı ve doğuma yönelik gebelerin öz yeterlilik ve baş etme becerileri geliştirilebilir. Gebe, yakınları sosyal ve duygusal destek sağlamak amacıyla doğuma katılmaları sağlanmalıdır. Doğum eylemi sırasında ağrının azaltılması amacıyla epidural anestezi uygulamaları oldukça olumlu sonuçlar vermektedir. Gebelerin epidural anestezi ile ilgili endişelerinin giderilmesi amacıyla işleme yönelik yeterli bilgilendirilmenin yapılması kadınların bu konudaki korkularının giderilmesi talebi arttıracaktır. Epidural anestezi ile ilgili deneyimli ekiplerin oluşturulması, ekiplerin devamlılığı sağlanmalıdır.

 

* Uzm. Psk. Nedim Yüksel ÇAKIR

Türkiye Anne, Çocuk ve Ergen Sağlığı Enstitüsü

www.facebook.com/nedimyukselcakir

www.twitter.com/yukselcakir

 

 

* KAYNAKÇA: 

Danacı AE, Dinc¸ G, Deveci A, S¸en FS, I·c¸elli I·. Postnatal depression in Turkey: epidemiological and cultural aspects. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2003;37(3):125-29. 

 
Toplam blog
: 37
: 1946
Kayıt tarihi
: 28.01.12
 
 

Klinik Psikolog (Ankara) Aile Danışmanı Fenerbahçe Kongre Üyesi www.twitter.com/yukselcakir  ..