Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Turizm
 

Tokyo terlik!

Tokyo terlik!
 

Kapının önündeki değerleri, güzellikleri görmek için fırtınaların kopması gerek mi? Görmek, görmek istemek fire verdiğinde EVET!

Bir yere bağlı olmamanın sınavını vermiş olanlar: Bunun rahatlatıcı ve huzur verici olduğunu bilirler!

Bir iki sterlin, belki bir o kadar dolar, her nane buna dâhil! All inklusive! 24saat, tel örgülü alanı yemek içmek aşkına terk edemeyenler!

Eve döner dönmez, başlarlar haykırmaya!” Ben Türkiye’ de tatil yaptım, çok iyi bilirim! Maraba! Nasilzin? Teşkür ederim!

Allah eksik etmesin! Turistlerimiz var! Artık onların da mideleri sıkıldı, tıka basa doldu! 24saat ye! İç! Göbek at! Tatilleri doyurmaz oldu!

Hans’ın yaptığını Franz da yapınca: Kim kime caka satacak!

Soruna çözüm üretmeye çalışan bir grup müdavim misafirler “ Farklı bir şeyler aramaktayız, walla imam bizi bayılttı, meslaa! Hasır üstü ayran yansız etsin enternasyonal zehrimizi! Anadolu insanının kilimli sedirli mekânları ağzımızın suyunu damlatır! Bir iki aylığına biz de kiralamak isteriz! Horozunu boğazlamaz, zincire mahkûm kangalını ihmal etmeyiz!” Diye tutturmuşlar son zamanlarda!” Bak hele şunlara! Sanki biz turistik davalardan anlamıyor muşuz da.

Aman Allah korusun! Bizim minyatür yazlık, çoğu zaman kendi kendini ağırlamakla meşgul olsa da: Onun döşeklerini, Hans’ın Franz’ın göbeklerine teslim edemem! Ödedikleri bir dönem kira bedelinin yarısı, temizlik dezenfekte masraflarına gider! Bu da yetmez! O yastığa bir daha baş koyamam!

Ama neden?

Can çıkmadan huy çıkmıyor işte!

O halde, sanayi tipi otellerden vazgeçip, içi saman dolu sırt dayamak için sert yastıklı divanlı, taş avlulu tahta iskemleli tek katlı ev tipine dönmeli miyiz? Yani özümüze! Hans’ın eşi Dora, bizim çilekeş doğa, tın tın öten turistik kasa! Mutlu olabilirler miydi acaba?


Sahillerimiz bir oh çeker, karşıki dağlar yıkılmadan!

Cebi dolu veya delik her yurttaş istifade eder kumlardan kovulmadan! Engin mavi sularımızdan! Kimselere dar gelmez fistanlar! Mayosunu giyer, iç donunun, yağmurluğun yerine! Of, off! Düşlere bak düşlere!

Hal bu raddeye gelince, denizini okşar, atmaz ne sağa ne sola radikal bir şekilde: markalı az kakalı bebe bezlerini, plastik torbaları, boş şişeleri kendi toplar vatandaş! Yakında çöp kovası olmasa da! Bulasıya dek yanında taşır!


Kıyılar böylece kazanılmış olur! Köşelere sıra gelir!


Yanılmayalım! Benzerlik değil! Farklılıklar, temizlik, doğallık mıknatıs gibi çeker! Tüm ülkeler, bu güzel cennet vatanı görebilmek uğruna, kuyruklara girmelidir!


Özümüzden ödün vermeden, özümüzü besleyebiliriz!


Çarık giymek isteyene, neden Tokyo terlik sunarız?


Ben bunu anlamış değilim!

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..