Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '14

 
Kategori
Mizah
 

Tombilik Aşk...:)

Tombilik Aşk...:)
 

Net'ten...


Azeri Lehçesiyle ilk tanışmam lisedeki, Edebiyat Dersleri'nde olmuştu.

Azeri Türklerinden olan öğretmenimin, Fuzuli'nin gazellerini , Azeri lehçesinin incelikleriyle seslendirdiğinde hem çok gülerdik hem de öğrenmenin keyfini çıkarırdık.

Edebiyat öğretmenliğini tercih etmemde de öğretmenimin çok önemli rolü olmuştu.

''Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?
Felekler yandı ahımdan muradım şem'i yanmaz mı?

Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan,
Niçin kılmaz bana derman; beni bimar sanmaz mı?'' (Fuzuli)

Dizelerini okurken kendimizden geçerdik ve aşkın, derin hüzünlerini kendi yaşadıklarımızla özdeşleştirirdik.

Hatta bu şiirlerin çoğunu ezberler, kız arkadaşlarımıza şakayla karışık okurduk...

Kimi kendinden geçer; kimi de güler geçerdi... Bu şiirleri okuyarak ''Kız tavlayanlara'' bile rastlanırdı.

DTCF, Edebiyat Kürsüsü'nde okurken, çok sevimli bir Farsça hocamız vardı. İran'lı bir Azeri olan hocamızın Farsçayı Azeri Lehçesinde sunuşuna bayılırdık.

O dönemde İran'da egemen olan ''Şah rejimini ''de överek anlatırdı...

Ders anlatırken, konuşulmasından pek hazzetmezdi.Öfkesini de değişik esprilerle dile getirirdi.

Bir dersinde, arka sırada kız arkadaşımla yaptığım, samimi muhabbetimi ikaz etmek için de şöyle seslenmişti:

''-Sari kazakli Selek arkadaşim, der hayal aleminde birbirinize ne mizildanisiniz ?..'' O gün de çok gülmüştük...

Türkiye Türkçesindeki, ''İnmek '' sözcüğünün karşılığı, Azeri Lehçesinde: ''Düşmek '' tir.

Üniversitede okurken, Farsça hocamla birlikte, Ulus'tan DTCF'ye gitmek üzere belediye otobüsüne binmiştik.

O zamanlar otobüslerin arkasında, yüksekçe bir yerde oturan ''Biletçi Bey'' yolcuların iniş-biniş eylemlerine de yardımcı olurdu...

Çok kalabalık olan otobüsümüz, Sıhhıye Durağı'na yaklaşırken, aceleci bir mizacı olan hocam, telaşla biletçiye bağırmaya başladı...

''-Bilatçi efendiii!.. Dil Tarih'te ''düşecek'' vaarr!.. Dil Trah'te düşecek vaarr!..'' Biletçi gayet sakin bir şekilde...

''-Düşeceksen demirden tutuunn kardeşim... Demirden tutuunn!..'' Derken açık kalan kapıyı kapattırmak için de bir taraftan şoföre de sesleniyordu...

''-Arkayı kapaattt!.. Arkayı kapaattt!.. '' Yolcular gülmekten kırılırken biz, sağsalim durakta inmiştik...

Hocamız, bayanlarla konuşmaktan onlara şakalar yapmaktan da geri kalmazdı...

Bir gün, bayan öğretim üyelerini, Azerbaycan'a götürüp, onları gezdirmek için Sovyet Hava Yolları'na ait bir uçak kiralamıştı...

Eski model, ikinci el pervaneli bir uçağa binerek yolculuk başlamış... Uçakta hocamız ve pilot dışında herkes bayanmış...

Havada yağmur bulutlarının içinden geçerken uçakta, ''Takır tukur '' sesler geliyor ve bayan öğretim üyeleri düşme korkusuyla çığlıklar atıyormuş.

Hocamız da her zamanki şakalarıyla onları teskin ediyormuş...

''-Ödünüz patlamasın arvatlar!.. Tayyare çok yahşidir.. yahşidir!..''

Uçak Bakü'ye yaklaşınca pilotun anonsuyla ortalık karışıvermiş...

''-Mohteşem arvatlar, (Sayın bayanlar) az sonra Bakü'ya düşeceğiz, aman kemerlerinizi...
kuşşaklarınızı sıkı bağlayasız haa!..''

Bayan öğretim üyeleri, uçağın düşeceğini sanarak dualar ederek, ağlayıp sızlamaya başlamışlar...

Hocamız, her zamanki şakacı ve rahat haliyle...

''Mohteşem arvatlar!.. Suhulet olasııızzz!.. Tayyare yahşidir...Yahşiii !!... Kih. Kiiihh!..''
...........

Bayan öğretim üyeleri, Bakü'ye sağ-salim inmişler; ama bir daha böyle bir yolculuğa çıkmamaya da yemin etmişler...
.........

Azeri usulü romantizmden de bahsetmeden geçmeyelim...

İlginç tasvirleri ve nükteleriyle yüzümüzü gülümseten Azeri lehçesi, edebiyata da hoş yenilikler katıyor. İşte, Azeri şairin kaleminden dökülen, aşk nameleri:

Sen meni sev, men seni sevim
Sen menin için yan
Men seni severah yanim dutuşim
Glasik eşk neyse onu yaşiyah
***
Ya da sevme haberin olmasın
Men sana sevdalanip dolaşim
Platonik eşk neyse onu yaşiyah
***
Sevda da oturah, yiyah içah
El ele olah, gan gusah
Tombilik eşk neyse onu yaşiyah
***
İstersen sevdandan kendimi kesim
Sağimi solumu dogriyim biçim
Psikopatik eşk neyse onu yaşiyah
***
Eyle sevah ki gara sevda olah
Araplara benziyeh gapgara olah
Gara eşk neyse onu yaşiyah
***
Yalan söylemiyah, hep dogru diyah
Beraber oturah beraber yiyah
Realist eşk neyse onu yaşiyah
***
Birbirimize türkü söyliyah, mizildiyah
El ele tarlalarda, bostanlarda gezah
Romantik eşk neyse onu yaşiyah
***
Kediyi, gudigi sen diye sevim
Sen de horozi, guligi men diye sev
Sembolik eşk neyse onu yaşiyah
***
El ele tutusip kendimizi elehtriga verah
Zangir zangir titriyah, ölmiyah
Elektronik eşk neyse onu yaşiyah
***
Ahırlarda, komlarda buluşah
Tezek agalahlarinin dibinde oturah
Otantik eşk neyse onu yaşiyah

(Anonim)

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..