Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '14

 
Kategori
Deneme
 

Tontonlar

Tontonlar
 

Çocukluğumun bir bölümü köyde geçti benim. Bir büyükbabam vardı İstiklal gazisi bir de babaannem tam bir İstanbul hanımefendisi… İkisinin de ikinci evlilikleriydi.

Bembeyaz sakalları vardı büyükbabamın ve bitmek tükenmek bilmeyen gerçek yaşam öyküleri. Ahşap bir evimiz vardı. İki katlı, altında ahır, inekler, eşek, tavuklar... Üst katında da bizler…O zamanlar elektrik, su yoktu evlerde. Herkesin kapısında çeşme; suları oradan taşırdık bakraçlarla, güğümlerle. Tasarruflu olmayı o günlerde öğrendiğim kesin. Taşıma suyu kullanırken içim giderdi. Çok zor gelirdi, en çabuk tüketilen suydu çünkü. Çamaşırlar çeşme başında yıkanırdı, kazanlarda kaynatılırdı. Odun külüyle yıkar, bembeyaz asardı babaannem mis gibi. Çok titizdi o yaşına rağmen. Darı dallarından süpürgeleri vardı büyükbabamın yaptığı. Oturduğu yerden süpürürdü evinin odalarını. Ne kadar özel, ne kadar güzel günlermiş meğer.

Akşamları gaz lambasının aydınlığında, ocakta odun ateşinde demlenen çay kokusu yayılırdı odaya ve başlardı sohbetleri büyükbabamın. Savaş hikâyeleri, Ata’mızla ilgili anıları, o zamanlarda anlayamadığım manasını fakat şimdilerde gurur duyduğum gerçek öyküler kulağımda kalan. Bu ülkenin oluşumuna tanıklık eden büyükbabam, Ata’mızla aynı cephede savaşan, sonra da savaş gazisi olarak ödüllendirilen... Madalyalarını gururla taşır, her akşam anlatırdı sakalını sıvazlayarak. Çocukluk işte; bölerdim sözlerini, çok soru sorardım. Beş dakika sus, para vereceğim, derdi. Sözlerinin bölünmesini istemezdi, anlatırken yaşardı çünkü yeniden. Sonra hoşuna giderdi ki arkadaşlarına beni anlatırdı, çok akıllı olduğum övgüsünü başka dille söylerdi hep. Perşembe günleri bizim kasabamızın pazarıydı. Giyinirdi; madalyaları ceketinin başköşesinde. Eşeğine biner, koyulurdu yola. Ben de peşinde... Patika yolundan köyümüzün, alışverişe... Akşama heybelerini doldurur, eve dönerdik. Hayatları o kadar düzenliydi ki her perşembe ve pazar akşamı Kur’an okurdu. Bugün bildiğim bütün duaları ondan öğrendim. Bir kütüphane gibi bilgi doluydu. Öğrenilecek çok şey varmış; çocuk ruhumla kavrayamamışım. Şimdi özlemim burnumu sızlatıyor.

Güçlüydü büyükbabam, yaşına rağmen odununu dağdan keser, eşeğiyle taşırdı. O odunların ateşinde babaannemin yemekleri pişerdi, muhteşemdi. Yaşlı ama tecrübeli iki insanın yanında öğrenmeye başladım hayatı. İlk derslerimi onlar verdiler bana. Torun sevgileri muhteşemdi. Çocukluğumun en güzel günlerini köyümüzde onlar varken yaşadım ben. Kulağıma küpe olan sözleri, rehberlik ediyor hâlâ bana. Hatırladıkça onları, tazeleniyor bilgilerim. Babaannem şahane bir ev hanımıydı. Ahşap evlerinin her yerinde esanslar kokardı.  Pamukta gül esansı, parfümüydü babaannemin. Geçmişte kalması mı bu kadar anlamlı kılıyor ya da gerçekten özel olduklarını bilmem mi? Özlemek için çok sebebim var. Hatıralarında bile bir sihir var sanki. Akşam yemekleri, yer sofrasında yenilen her şey doğaldı. Kendi ürünleri olan mis gibi inek sütleri, yayıkta ayranlar, tereyağı, yumurta... Babaannemin maharetli ellerinde şekillenirdi hepsi. Benim zenginliğimin mimarı onlar. Onların öğretmenliğinde alınanlar, özel dersleri gibi hayatın. Her şeyin doğalını gördüğüm muhteşem tontonlar… Sorunları yok muydu onların? Olmaz mı? İkinci evlilikleriydi; kendilerinden değil de çocuklarındandı sorunları. İlk evliliklerinden olan çocuklarının kaynaşamamasından dolayı çok sıkıntıları vardı. Bölmek zorunda kaldıkları sevgileri yetmiyordu ya da doyumsuzluk yapıyordu çocukları daha fazlası için. Dengelemeye çalışırlarken kantarın topuzunu kaçırıyorlardı küçük olanlara doğru. Bunun kavgasını ederlerdi yalnızca. Son günlerinde bile çocukları içindi kaygıları.

Aslında onların yanında yaşadığım her gün, hayat okulunun ince dersleriyle doluymuş. Üzüntülerini kendi içlerinde çözümleme çabaları hayatlarının son günlerinde bile sürüyordu. Bakıma muhtaç olduklarını düşünmezlerdi; şehirlerdeki çocuklarınaydı özlemleri. Kavuşamadan, önce büyük babam veda etti bizlere. Ondan sonra yıllarca yatağa bağımlı kalan babaannem... Yerlerine koyacak kadar özel başka kimse yok. Onların öğrettikleri benim en büyük servetim. Sıkıştığım her anda, imdadıma yine onlar yetişiyor. Her şeyi, herkesi cahilce sevmeyi yine onlardan öğrendim. İki muhteşem tonton, size gönderebildiğim dualarım yalnızca. Kabul edin olur mu? 

 
Toplam blog
: 111
: 161
Kayıt tarihi
: 24.12.11
 
 

1965 Zonguldak doğumlu ve halen Zonguldak'ta yaşamaktayım.Yazarım ve çeşitli platformlarda sunucu..