Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '07

 
Kategori
Futbol
 

Top yuvarlaktır

Top yuvarlaktır
 

Bir zamanlar bir televizyonda futbolla ilgili program vardı: “Futbol Mahkemesi”.

Şimdilerde var mı, devam ediyor mu bilmiyorum. Bu tür programlar, gözüme çarpmasın diye büyük bir uğraş veriyorum kendi kendime. Sanki seyredersem, o program yapımcılarının ekmeğine yağ sürecekmişim gibi geliyor. Evimde program izlenme ölçer aleti var gibi, korkuyorum kayda girer de, onlar da sevinir diye. Bunun adına da reyting (!) diyorlar sonra. İzlenme yüzdesine katkı yapmaktan korkarım zaping (!) yaparken (kanal değiştirme).

Bir mahkeme oluşması için bir suçlu olması lâzım ki yargılama olabilsin. İddia makamı, yargıç, müdahiller (suçlu), müdafiler (savunucu) ve gerekirse bilirkişilerden oluşan bu mahkeme, tarafsız bir yargılamada bulunur (!).

Suçlunun tespiti, bir kanuna göre yapılır. Gerekli hukuki aşamalar, sanığı veya sanıkları mahkemeye çıkarır. Peki, futbolda bu “futbol mahkemesi” programı nasıl kurulur?

“Hocam” ünvanı verilen eski hakemler (bu ünvanı nereden, nasıl almışlardır, kim vermiştir, bunu da çok merak ederim ya?) ve “çok sayın” konuklar katılır bu programa, pardon “mahkeme”ye. İddia makamı bir taraftadır, savunucular karşı tarafta, yargıç ise program sunucusudur, mahkemenin gidişatına göre söz verir, arada söz keserek söze girer. Gündemdeki suçu kendileri yaratır, suçlu konuyu tespit edip, yargı karşısına oturturlar. “Suçlu konu” diyorum, çünkü suçlu ilân edilen kişi hiçbir zaman orada yoktur, dolayısıyla bu kişinin kendisini savunma hakkı yoktur. Arada sırada telefonla canlı bağlantı kurularak mahkemeye katılan “sayın”lar olur ama, suçun tespiti oradaki “otoriteler” tarafından belirlenmiştir.

Suç; neye, kime, hangi bilgi veya belgeye dayanmıştır da “mahkeme” kurulmuştur, bunu alt kültüre sahip spor kültürümüzün oluşturduğu milyonlarca futbol ilgilisi hiçbir zaman düşün(e)mez, analiz edemez. Gündem bir akarsu ise, onun önüne bırakılan bu insanlar oradan akıp gider, kamuoyu oluşturulmaya araç olurlar. Ertesi gün işyerinde, birkaç gün sonra tirübünlerde “gördün mü, izledin mi” soruları ile bu mahkeme anlatılır, anımsatılır. “Bizim kulüp başkanı böyle böyleymiş, şu futbolcu da böyle demiş, hatta gece dörtte şurada yakalanmış” spekülasyonları gündemi oluşturmak şöyle dursun, lâyık olduğu başköşede yerini çoktan almıştır bile.

“Bir sonuca varılır mı acaba bu mahkemelerde” sorusu hep yanıtsız kalır. Suçun tespiti, saha içindeki teknik bir olaydan değil, saha dışındaki spekülasyonlardan oluştuğu için, bir kanuna (!) dayanması da zaten gerekmemektedir. Hoş, saha içindeki teknik bir olaya da dayansa, oyunun kurallarını herkes kendine göre yorumlamaktadır ya, olsun. Bir zamanların hakemleri şimdilerde saha dışında otorite hoca (!) olarak, yine bir zamanlar sanki kendileri hiç hata yapmamışlar gibi, mahkemede ya bilirkişi ya da müdahil veya müdafi olabilmektedirler. Hatta, dili biraz sivriyse, sözümona programın reytingine katkıda bulunuyorsa son karar verici “hakim” bile olunmaktadır.

Peter Handke’nin dediği gibi; “Futbol topunun bir ruhu vardır. Havayla dolu olmadığı sürece yumuşak ve ölüdür. Hatta üfleyin, futbol topunun ruhu şişer. Gerçi halâ ölü gibi durur, ama hareket etmeye, hareket ettirilmeye hazırdır. Yuvarlanabilir, ok gibi fırlayabilir, zıplayabilir, keçi gibi sıçrayabilir, uçabilir, kalenin ağlarına gömülebilir, patlayabilir. Bütün öteki nesneler gibi top da içten pazarlıklıdır. Hareketini, yönünü ya da hareketinin niteliğini önceden kestiremezsiniz. Ama topa egemen olmayı zorlaştıran, yalnızca dış koşullar değildir. Yuvarlak olduğu için de kaçar insanoğlunun denetiminden. Futbol topunun yuvarlaklığı rastlantının öngörülemez niteliğini simgeler”.

Top elden ayaktan kaçarken, “mahkemenin de tadı kaçar mı” diye sormayın artık. Bu mahkemeden tek bir sonuç çıkar; o da hiçbir şey çıkmadığıdır, yani, “top yuvarlaktır”.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..