Top yuvarlaktır

TOP YUVARLAKTIR (23.11.2009)

Topun yuvarlak olduğu, daha önce defalarca olduğu gibi hafta sonu oynanan derbide bir kere daha belli oldu. Karşılaşmada üç adet kırılma anı vardı. Bu kırılma anlarının üçünün de ev sahibi lehine gelişmesi ile, ki bu 8’de 1 ihtimaldir, karşılaşmadan daha fazla hakeden değil ama daha şanslı olan takım galip ayrılmış oldu. Gelelim o üç kırılma anına. Birincisi malumunuz verilmeyen %100 penaltı. Aziz Başkan’ın Türkiye’de maçları yabancı hakemler yönetse daha adil bir durum ortaya çıkar demesi bu yüzdendir. Fırat Aydınus kardeşimiz ne kadar iyi niyetli olursa olsun, derinlerde bir yerde gizlediği bir beşiktaşlılık olduğunu herkes biliyor. O pozisyonda penaltıyı çalmayacak dünya üzerinde Türk olmayan bir hakem yoktur. Ama Türk hakemlerden Fırat Aydınus’tan başka, Selçuk Dereli, Kuddusi Müftüoğlu gibi hakemler de o pozisyonda penaltı düdüğünü çalmayabilirler. İkincisi ilk yarının son dakikasında Alex’in üst direkten dönen topu. O pozisyonda Alex 5 cm. daha yerden vurmuş olsa Fenerbahçe soyunma odasına yine 1-0 önde girecekti. İlk yarıdaki Fenerbahçe’nin ezici üstünlüğüne rağmen ikinci yarıda daha ortada bir oyun olarak devam ediyordu. Emre’nin sakatlandığı bir anda gelişen ender beşiktaş ataklarının birinde ibrahim üzülmez’in hem de hiç kullanamadığı sağ ayağı ile gönderdiği topun alman oyuncunun tam ayağına oturması ve direğin dibinden kaleye girmesi üçüncü kırılma anıydı. Sahadan tüm futbolcuları çıkartıp sadece ibrahim, fink ve volkan’ı bırakıp böyle bir pozisyonun aynısını yapmaları istense, heralde 100’den fazla deneme yapmaları gerekir. Fenerbahçe’nin bu golün şokunu atlatıp oyunda tekrar üstünlüğü eline geçirmesi için beş dakika gerekiyordu ancak maalesef bu sefer devreye Volkan girdi ve elini uzatıp auta gidecek diye çektiği top herkesin şaşkın bakışları arasında kaleye girdiğinde beşiktaşlılar bile ilk önce duruma inanamadılar ve 1-2 saniye süren şaşkınlığın üzerinden sevinmeye başladılar. Bu gol ile 57.dakikada maç bitti. Geri kalan sürede sadece orta sahaların mücadelesi şeklinde geçti. Uğur İnceman’ın yaklaşık 2m. ofsayt pozisyonunda iken attığı golün ofsayt olduğunu Taksim’de dolaşan insanlar görmüştü ama yardımcı hakem her ne hikmetse pozisyonu süzemedi. Gerçi bu gol sadece skor tabelasını değiştiriyordu ama ezeli rekabette taraftarlar arasında skorun da önem taşıdığı bilinen bir gerçektir. Bir çift lafım da Daum için olacak. İlk yarıda tüm takım gayret gösterip iyi bir oyun ortaya koyarken sahada sadece gezinmekle yetinen Kazım’ı oyunda tutmanın sonucunda takımın 10 kişi kalmasına neden olduğu için. Kazım ikinci yarının başında Semih’le değişebilirdi. Arda’nın Kadıköy’de yapmış olduğu provakasyonun etkisi bu maçta da kendini fazlası ile hissettirdi aslında. O provakasyon sonucu ceza alan Bilica’nın yokluğu Fenerbahçe’de oldukça yoğun hissedildi. Bilica oynadığında Emre daha fazla ileriye yakın oynayıp Alex’e yardımcı olabiliyor. Bilica’nın yokluğunda Emre çok geriye gelip top taşımak zorunda kaldı ve bu da Fenerbahçe’nin futbolunu olumsuz yönde etkiledi. Yani Alex’in de daha verimli oynamasını sağlayan dolaylı olarak Bilica’dır aslında. Tıpkı Sion, Manisa, Antep ve Kayseri maçlarında olduğu gibi. Lugano’nun yorgunluğunun da ikinci yarıda kendisini gösterdiğini de söylemek gerekir. 26 saat’lik kıtalararası bir yolculuktan gelip 24 saat dinlenip bu maça çıkmış olması bile çok büyük bir fedakarlık örneğidir aslında. Evet, 5 sene sonra Fenerbahçe ligde beşiktaş’a yenildi. Bu serinin tabii ki bir sonu olacaktı ve ancak bu şekilde olabilirdi; oldu da. Maç sonrası beşiktaş ve galatasaraylı taraftarların kol kola, omuz omuza sevinmeleri bir kez daha Fenerbahçe gibi bir devi yenmenin ne kadar önemli olduğunu ve Fenerbahçe’nin büyüklüğünü gözler önüne seriyordu. Fenerbahçe adına sahanın en iyileri genelde olduğu gibi yine Gökhan Gönül ve Cristian’dı. Hayal kırıklığı yaratan isim sahada sadece gezinen Kazım (kırmızı kart ile ceza alacak olmasının hayırlı olacağını düşünüyorum) ve bu seneki performansı iyi olsa da yediği 2.goldeki büyük hatası ile Volkan oldu. Maçın hakem triosunun da hakemliği bırakıp tribünlerdeki yerlerini almaları daha hayırlı olacaktır. Bu vesile herkese iyi bayramlar dilerim.

Saygılarımla, Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com