Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '06

 
Kategori
Trafik
 

Toplu taşımacılıkta neredeyiz ?

Ülkemizde olduğu gibi, dünyanın bir çok ülkesinde trafik çok büyük bir sorun. Nüfus arttıkça, büyük şehirlerde bu sorun iyice katmerleşiyor. Yollardaki araç sayısı artıyor, araç sayısı artınca, trafik düzenlemeleri ve yollar yetersiz kalıyor. Bunlar yetersiz kalınca, korkunç bir sosyal sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Şehirler arasındaki mesafeler trenlerle azaltılmaya başlandı ve trenlerle taşınan insan sayısı, özellikle Cumhuriyet sonrasında çok yüksek seviyelere çıktı. Türkiye'de Marshall yardımlarının yol yapımlarına gittiği yıllarda, hızla otomobilleşme modası başladı ve bu sorun 60'lı yıllardan sonra artmaya başladı. Ekonomik düzeyimiz artmaya başlayınca, yollarda araba sayısı artmaya, nüfusumuz artmaya başlayınca da, insanların bir yerden bir yere ulaşımlarını sağlamak için toplu taşıma araçları artmaya başladı. Bu sosyal devletin (belediyelerin) vatandaşlarına sağladığı en büyük kolaylıktı. Trenlerden sonra, karayollarında otobüsler, deniz taşımacılığında da kısa mesafeli şehir içi vapurları görev almaya başladı. Sonra da Ro-Ro'lar ve hava ulaşımları. Türkiye hızla modernleşiyor, taşımacılıkta sınırları zorluyor gibi görünse de, ne trafikteki sorunlar yok edilebildi, ne toplu taşımacılık daha modern bir hale getirilebildi.

Toplumların zenginlik düzeyi, sahip olduğu araçlarla ölçülebiliyorsa eğer, uluslar bazında gelişmişlik olma durumu ve seviyesinin de toplu taşımacılıkla ölçülmesi gerekir bence. Toplu taşıma hizmeti, gelişmekte olan toplumlarda, devletin ve kurumlarının, vatandaşlarına bireysel anlamda, hiçbir maliyetten kaçınmadan sunması gereken bir hak ve kamu hizmeti olması gerekir. Yoğun ve sıkışık trafikte kaybedilen zamanın, işgücü kaybının, psikolojik yıpranmanın ve maddi külfetlerin sosyal yaşama indirilen bir balyoz darbesi olduğu ve vatandaşın bu zulmü hakketmediği düşünülerek oluşturulacak bir politikanın ürünü olmalıdır toplu taşımacılık ve bu hizmet vatandaşa sunulurken de marjinal karlar gözetilmemeli, mümkün olduğunca maliyetler ölçüsünde vatandaşa yansıtılmalıdır. Sosyal devlet kriteri ve ölçüsü budur. Bu olmalıdır. Bu ülkeye vatandaş zaten, gerek bireyse enerjisi, gerekse vergisi ile zaten katkıda bulunuyor. Toplu taşıma hizmeti veren kurum ve kuruluşların çoğunluğunun kamu kuruluşu olduğu düşünülürse de, zaten vatandaş kendi vergisi ile alınan toplu taşıma araçlarına biniyor diye düşünebiliriz.

Dünya'ya toplu taşıma sisteminin Türkler tarafından tanıtıldığını bir yerlerde okumuştum. Özellikle Amerika ve Avustralya'da toplu taşımacılığın bilinmesi ve kullanıyor olmasında oraya göç eden Türkler sayesinde ivme kazanmış. Ne kadar doğru bilemem ama şu bir gerçek ki, eğer dünya 2025'leri, 2050'leri görürse, yollarda dolaşan taşıt sayısı %10'e yakın bir oranda artacak. Bu korkunç bir rakam. Eğer, bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz yer altı tünellerinde sürtünmesiz giden araçlar, havada uçak gibi uçan taksiler, bireysel araçlar olmayacaksa, bu kadar aracın hareket edeceği yeni,geniş ve rahat yolların yapılması gerekecek. Ama her şeyden önemlisi, bir de petrol fiyatlarının maksimum seviyelere çıkma olasılığın düşündüğümüzde, park yerlerinin yetersizliğini de eklediğimizde, toplu taşımacılık daha fazla önem kazanacak.

Toplu taşıma sistemi, trafiği rahatlatacak en iyi çözümlerden biridir. Şöyle bir hesap yapalım: Türkiye'de en çok toplu taşıma'nın yapıldığı yerler, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi iller. Buralarda nüfus yoğunluğu ve sanayileşme fazla. Bu illerde, küçük toplu taşıma araçlarını hariç tuttuğumuzda toplam 1000 tane toplu taşıma aracı (otobüs) olduğunu düşünelim. Bunlar günde birim bazda en az 500 kişi taşır, toplamda da 500.000 kişi eder. Nüfusumuzun yarından fazlasında otomobil olduğunu düşünelim. İstanbul'da 3 milyon araç, Ankara'da 2 milyon, İzmir'de 1 milyon araç olduğunu varsayalım ve bunların da %50'sinin trafiğe çıktığını varsayalım. Bu da nereden bakarsanız 2-3 milyon araç eder. Toplu taşıma araçlarında da 500 bin kişi taşındığını ve bunların %20'sinin arabası olduğunu varsayalım. Bu da eşittir 100 bin araç. Yani bu kadar araç trafiğe çıkmamış demektir. Şuradan şu sonuç çıkartılabilir: Toplu taşıma araçlarının trafiğin rahatlaması açısından çok büyük önemi vardır. Trafiği iyice rahatlatmak için toplu araçlarının arttırılması fikri de çıkartılabilir buradan. Ama yolları genişletmedikçe, rahatlatmadıkça, otoparkları artırmadıkça, köprüler, üst geçitler, yeraltı geçitleri artmadıkça trafiğin rahatlamayacağı kesin gibi gözüküyor.

Toplu taşıma araçları, sosyal devletin vatandaşlarına tanıdığı en büyük hizmet olduğunu belirtmiştim. Fakat, bu sosyal hizmette, insanların toplu taşıma araçlarında balık istifi gibi taşınması da sosyal devlet anlayışına hiç yakışmıyor. Dışarıdan gelen bir insan toplu taşıma araçlarına şöyle bir baksa, tek yorumlayacağı, buranın hala 3. sınıf bir ülke olduğu varsayımını hatırlaması olacaktır. Büyük kentlerde, özellikle 3 büyük kentte, sabah ve akşam saatlerinde inanılmaz bir insan kalabalıklığı var ve bu insanlar işlerine, işlerinden evlerine toplu taşıma araçlarını kullanarak gidip geliyorlar. Ve bu yolculukları sırt sırta, balık istifi gibi yapılıyor. Bizim insanımız bunu hakketmiyor. Bunun için çözümler en kısa zamanda geliştirilmeli ve insanlar bu azaptan kurtarılmalı. Bizim insanımız, eski teknoloji, havasız, klimasız otobüsleri hakketmiyor. Belediyeler her yıl 3-5-10 defa kaldırımları yaptıracağına, otobüs filolarını yenilesinler, modernleştirsinler. Daha fazla otobüs, daha fazla hizmet sunsunlar. İnsanlar da gidecekleri yere rahatlıkla ve sıkıntı çekmeden gitsinler. Çok zor değil inanın. Biraz gayret, biraz sabır ve özveri. Biraz da para mı? Tabi ki.. Ama zaten biz vatandaş olarak gereğinden fazla vergi vermiyor muyuz? Yoksa başka yerlere mi gidiyor bu paralar? Yetmiyor mu? O zaman düzensiz dağılım var demektir.

Bunu vatandaş olarak sorgulamak herkesin hakkı!.. Ama hizmeti vermek de yerel yönetimlerin sorumluluğunda. Türk halkı, iyi şeylere layıktır. Onlara iyi şeyler sunun ki, onlar da ellerindeki imkanlara, nimetlere sahip çıksın. Çıkar da!..

Sağlıcakla kalın

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..