Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '16

     
    Kategori
    Trafik
     

    Toplu taşınalım

    Toplu taşınalım
     

    O kadar sıklıkla kötü haberler alıyoruz ki iyi haberi hissedemiyoruz. Ayaktayız ama her taraftan saldırı altında gibiyiz. Acı üstüne acı çeksek de yaşamımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

    Büyük acılar bizi sorunlarımızdan uzaklaştırıyor, onlara bu da sorun mu diye bakıyoruz ama her gün o sorunlarla karşı karşıyayız.

    “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı” demiş, Orhan Veli. Ben de gözlerimi kapatıp, İstanbul’u düşündüm. İlk aklıma gelen trafik çilesi oldu.

    Tarihin kokusunu içine çekmiş, gezmeye doyamayacağınız bir şehir İstanbul. Maalesef, trafik çilesi için ertelediğimiz birçok şey var. Biz erteleyebiliyoruz ya da saatlerini ayarlıyoruz ama zorunlu gidenlerin hali perişan. İşine, okuluna yetişmeye çalışanlar…

    Aklıma izlediğim bir dizideki replikler geldi.

    “İstanbul’da 1500 tane trafik lambası var. Ortalama 78 000 araç en az bir dakika ışıklarda beklese, 4,5 milyon saniye o da 1300 saat yapar. Bir araba en çok benzini kalkarken yakar. Ortalama 10 kuruştan 8 000 lira yapar. Ülke genelinde 10 milyon araçtan 1 milyon kazanır. Onu da 365 günle çarparsak, 365 milyon eder. Bu para biz dururken, cebimizden çıkıp küresel sermayenin cebine giriyor.”

    Bu replikten çok etkilenmiştim, repliği yazan senaristeydi alkışım.

    İstanbul’da sadece trafik ışıkları olsa keşke, yolda gidemiyoruz. Ya çok yavaş, ya da dur kalk yapa yapa yol alıyoruz. Yağmurlu havalarda trafik çilesi daha da beter, İstanbul’da yaşayıp da Cuma günü trafik çilesini bilmeyenimiz yoktur.

    Boğaziçi Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği dalında yüksek lisans yapan Ömer Faruk Aydın hazırladığı bitirme tezinde, İstanbul’da trafik sıkışıklığının yıllık yakıt ve zaman maliyetinin en az 3 milyar 120 milyon dolar olduğunu belirtmiş.

    Bu tez, dizi repliğini geride bıraktı.

    Bir de yolda yaşadıklarımızın bize olan psikolojik etkisini eklersek, her şey daha da beter hale gelir.

    Özel araçla değil de toplu taşımayla gitmek herkes için daha kolay olur diye, zorunlu hallerin dışında o trafiğe girmek istemiyoruz. Onun için de uzak yerlere giderken, trafik sorunu olmadığı için metrobüse yükleniyoruz. Metrobüs taşımacılığı iyi de oturacak yer bulanlara…

    İstanbul’un nüfusu giderek daha da artıyor. Nüfus arttıkça araçlar çoğalıyor, trafik çilesi daha da kötüleşiyor. Toplu taşımaları kullananlar artıyor, araçlarda yer bulmak şöyle dursun ayakta sıkışarak gidiyorsun.

    Yapılan gökdelenleri gördükçe, artacak nüfusu düşünüyorum. Yaşanacak sorunları…

    ***

    Niye deniz taşımacılığı yeteri kadar yok?

    Ortasından deniz geçen bir şehrin, toplu taşımada en çok deniz yolunu kullanması gerekmez mi?

    Toplu taşımacılık kara yoluyla olduğu kadar deniz yoluyla da yapılmış olsa, trafik bu kadar sorunlu olmazdı.

    Biz İstanbul’a geleli 10 yıl oldu, o zamanlar duymuştum deniz taşımacılığının İstanbul’un her tarafına yayılacağını ama bir değişiklik yok. Umarım bundan sonra olur.

    Sadece şehir içi de değil, tatil gidiş dönüşlerinde trafik tamamen kilitleniyor. Deniz yoluyla taşımacılık İstanbul’u her açıdan rahatlatabilir.

    Deniz taşımacılığı sadece merkezi yerlerden değil de, birçok noktadan olsa insanlar kolayı tercih eder. Araçla yola çıkmak yerine deniz yoluyla daha çabuk ve sıkıntısız yolu seçer. Aracına harcadığı yakıt parası da cebinde kalır.

    Yakıt parası cebimizde kalırsa, o kadar yakıt satışı olmazsa ne olur?

    Satın aldığımız yakıtın büyük bir bölümü devlete vergi olarak gidiyor. İstanbul’un trafik sorunu birçok açıdan farklı değerlendirilebilir.

    Bizim yapmamız gereken toplu taşımaya yönelmek ve yöneticilerimizden daha fazlasını istemek.

     

     

     

     

     

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 66
    Kayıt tarihi
    : 05.01.16
     
     

    Elbistan'da doğup, ülkemin her köşesinde yaşamımı sürdürdüm. Öğretmenlikten emekli olduktan sonra..