Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

Toplum, Atatürk ve Erdoğan'ı mecz etmektedir

Bu aşamadan sonra Erdoğan’ın doruğa çıkmamak gibi bir şansı ve lüksü yoktur. Milyonlar, devletin ve politik iktidarın tüm seçimlik organları için kendisine yetki vermiştir. Konuyada sorun Erdoğan’ın kişisel sorunu olmaktan çıkmıştır. Halk kendisini, yani kendi değer, beklenti ve sembollerini yeni lider Erdoğan üzerinden ifade etme yolunu seçmiştir. Halkın pozisyonu; seçmek, liderin durumu ise kendisiyle özdeşleşilen figür ve sembol olarak gereğini yapmaktır. Bu da milyonlarca insanın köşke çıkması anlamına gelmektedir. Gelinen aşamada başkalarına ikram edilecek yüce bir makam söz konusu değildir. Hak Milletin hakkıdır. Demokrasi de her şey vardır. Ama Milletin hakkını millete rağmen başkalarına ikram etme hakkı yoktur. Aksi tutum azınlığın çoğunluğa tahakkümü sonucunu doğurabilir. Palyatif olarak oluşturulan ‘halka rağmen’ fasit dairesi varlığını ve etkinliğini sürdürür.

Basından izleyebildiğimiz kadarıyla Sayın Başbakan kendisi “halka rağmen” izlenimi vermemek üzere; gençliğe hitabe, andımız, 19 Mayıs ve dindar gençlik konularında kamuoyu araştırması yaptırmıştır. Dindar gençlik savıyla (ki eğitimde temel sorun alanları ve çözüm önerileri başlıklı yazımda bu yaklaşımının doğru ve geçerli olduğunu 27 Şubat’ta ifade etmiştim.) Gençliğe Hitabe ve Dindar Gençlik halktan %70 oranında destek görmüştür.

Bu yazı bazı tereddütlerin irdelenmesi, zihinlerde oluşabilecek olası karmaşanın giderilmesine yardımcı olmak maksadıyla kaleme alınmıştır. Sayın Erdoğan’ın (Radikal Gazetesi’nden Ömer Şahin’in haberine göre) bazı kamuoyu araştırma şirketlerine yaptırdığı araştırma konuları bile Erdoğan’ın farkındalık sınavını büyük bir başarıyla geçmekte olduğunu gösteren kanıtlardır.

Toplumun değişik katmanları aradıklarını Erdoğan’da bulabilmektedir. Farklı beklentilere cevap teşkil edecek özelliklere sahiptir. Moda ile uğraşanlardan tutun da müzisyenlere, şoför esnafından siyasilere herkesin ondan alacağı ders ve bir özellik vardır. Şarkı söyleme, şiir okuma, vakur görüntü, mertlik, delikanlılılık, harbilik, her düzeydeki yerlerden yemek ve giyinmek v.b. tutumları ile herkese açıktır. Toplum ve çeşitli katmanları olsa olsa her aradığımı onda buldum, deme noktasındadır. Burada toplumdan maksat geneldir.  Toplum bilimlerinde nihai aşamada genele bakılarak bir değerlendirme yapılır.

Toplum katmanları arasında birbirini anlama sorununun  giderilebilmesi, barış ve kaynaşmanın, ulusal birlik ve bütünlüğün  sağlanması, doğru ve bilimsel bilgiyle, sosyal içerikli konularda toplumda oluşan bilgi boşluğunun  doldurulması ve küreselleşen dünyamızda birlikte yaşama kültürünün  gelişmesi açısından Yeni Lider bir şans olarak değerlendirilmektedir.

Toplumun büyük dönüşüm dönemi için keşfettiği model gerçekçidir. Halk bu özelliğini bilerek arkasında durmaktadır. O, gerçekçiliği; yönetimin  esası, özü ve çekirdeği olarak görmektedir. Kurallardan çok amaçlara, sadakatten çok liyakate, çıkar birliğinden ziyade milli menfaatlere önem verdiği bilinmektedir.

 Erdoğan, işin olduğundan daha iyi veya daha kötü gösterilmesine, örgütsel bağlamda kusurlu olanlara, silik bir şekilde direniş gösterenlere, veri saklayan ve iletişimi sekteye uğratanlara, kaygı geliştirip toplumda uyumsuzluğa sebep olanlara, kendilerini ve örgütlerini korumak için arka arayanlara özetle aldatan ve aldananlara, bunları bürokratik davranış kılıfına sokan bürokratik oligarşiye çok kızmaktadır.

Yeni Lider, birleştirici ve bütünleştirici bir rol oynamaktadır. Azınlık istismarı yapmamakta ve bunu önlemek için mikro ve makro düzeylerde gerekli özeni göstermektedir. Kendisi ve yönetsel yaklaşımları varlığımızın, birliğimizin ve dirliğimizin simgesi haline gelmiştir. 

İnsan hayatını bir filme benzetecek olursak, insanla ilgili  yapılan mesleki çalışmalarda, kimi çalışmalarda olduğu gibi filmi durdurarak süreç ya da süreçleri kesintiye uğratarak değil, filmin sürekliliği içinde bireyi  toplum ve dünyadaki yerinden koparmadan incelemek ve irdelemek esastır.

Erdoğan’la ilgili oluşturulan menfi gelişmeleri çok kısa özetleyeceğim. Bildiğim kadarıyla;

Cumhurbaşkanı seçim süreci (2007) olumsuz yordamalara bağlandı, toplumsal barışa zarar verecek faaliyetler oldu, Erdoğan’ın Partisi çoğulcu, hemen her görüş ve düşünceye açık bir parti olduğu halde salt milli görüşten ibaret bir parti olarak gösterilmeye ve bu yolla yıpratılmaya ve kapatılmaya çalışıldı. Kaldı ki öyle olsa da ne demokratik yollarla kurulmuş bir siyasi parti gayr-i meşru sayılamaz. Devamında halkın makul demokrasi, laiklik, sosyal devlet ve hukuk devleti talepleri istismar edildi.

Muhalefet partileri ve hükümete karşı güçler birlikte hareket ederek:14 Nisan Tandoğan Mitingini organize ettiler, kimileri kural ve gelenek dışı bir şekilde Anıtkabir’i gösteri alanı haline getirdiler ,27 Nisan e-muhtırası geldi, 29 Nisan’da İstanbul Çağlayan mitingi yapıldı, İzmir Mitingi, Denizli Mitingi, şehit cenazelerinde çoğu kez cenaze sahiplerinin bile arzusu hilafına gösteriler yapıldı.

Bütün bunlar Erdoğan’ı ve Partisi’ni yıpratamadı, ekip ruhunun dirikleşmesinde pekiştireç rolü oynadı. Şimdi ise durum biraz farklı, iktidar olmanın tadı çıkmaya başladı. Bu durum rehavete yol açabileceği gibi, gereksiz güç gösterilerine ve kendini olduğundan güçlü hissetme algısını doğurabilir.

Erdoğan olası gevşemeyi ve ekip ruhunun kendi içinde iktidar hırsına dönüşmesini; samimiyeti, dürüstlüğü, sadakati ve liderlik performansı sayesinde önledi. Dilerim ‘gururlanma padişahım, senden büyük Allah var diyen’ felsefe konusunda kendisine hatırlatmalar gelmektedir. Dindar gençlik seçeneğinin cazibesi bu gerçekten mülhemse ne güzel. (Bu konuda bazı akademisyenlerin ufuk açıcı yazıları da var) Yoksa  gücün kendisinde olduğu savı en kestirme yol olarak ortaya çıkabilir. Allah korusun “dünyevi gücün verdiği kibirle”; hatalar zinciri oluşmaya başladı mı, o fasit daireden kurtulmak pek de kolay değildir.

Netice ve Kanaat:

90’ların ortalarından itibaren halkımız Milliyetçilikle Milli Görüş arasında yeni bir parti arayışı içine girdi. Erdoğan gerçeği gördü, bu gelişmeyi doğru okudu. Nitekim böyle oldu. Halkı tanımak, içinde yaşamaktan ibaret değildir. Toplumsal değişimi ve dönüşümü, transformasyonu, sosyal dinamikleri ve yeni anlayış ve davranışları doğru değerlendirmek gerekir. Bu nedenle halk ne Atatürk’ten ne de Erdoğan’dan vazgeçer. Bu iki lideri millet mecz etmektedir. Simgesel bağlamda halk; Gençliğe Hitabe ve Dindar Gençlik savlarının birini diğerinin alternatifi değil, tamamlayıcısı, bütünleyicisi olarak görmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kurucu liderliği, devrimleri ve uzun süreli kalıcı hizmetleri ile damgasını vuran Atatürk devlet yaşadıkça yaşayacaktır. Topluma ve Ülkeye ve hata kimi diğer ülkelere hizmetleri ve evrensel liderliği ile Sayın Erdoğan da asla unutulmayacaktır.

Atatürk cumhurbaşkanı olmasaydım milli eğitim bakanı olmak isterdim, diyerek eğitime verdiği önemi, eğitim programlarının sosyal hayatın icaplarına ve çağa uygun olması görüşüyle içerik tartışmasına ilkesel bağlamda ışık tutmuştur. O’nun devrimleri, hizmet ve söylevleri, ilkeleri sadece bizim için değil bağımsızlık mücadelesi veren toplumlar için de rehber olmuştur. Malumu ilana gerek olmadığından Atatürk’le ilgili kısmı işin özüne temas ederek geçtik.

Bu tabloyu doğru okuyup yorumlayamayanlar zaman içinde siyasal süreçle ilgili olarak; toplumdan, bürokrasiden ve gelecekte elde edecekleri olası statülerinden olabilirler. Sosyologlar, Sosyal Çalışmacılar,Siyaset Bilimciler, Psikoğlar, Tarihçiler ve Futuristler gelin açıkça ilan edelim. “Gelecek kurgusu ; deneyim, birikim ve nesnel projeksiyonların bütüncül olarak harekete geçirilmesi ile mümkündür. Bu kurgunun şimdiki haklı sahibi halktır.” Böylesine ileri görüşlü, toplumsal konu ve olguları doğru yordayan bir milletin evladı olmak ne güzel değil mi?

 
Toplam blog
: 14
: 321
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

İlköğrenimimi Yapraklı İlçesi Çiçek Köyü’nde, İmam- Hatip Lisesi’ni Ankara’da, Mehmet Çelikel Lis..