- Kategori
- Siyaset
Toplum bilimi (antropoloji, sosyoloji, hukuk vd) ve Türkiye
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları haritası
Tek veya çok kültürlü bir toplum; genetik, dil, antropoloji, sosyoloji, ekonomi, hukuk ve vizyon başlıklarında irdelenmedikçe yazılanların gerçeğe dayanması mümkün olmadığı gibi bir yorum yapılması da mümkün olamaz.
Kafatasçılık çok ilkel bir durumken bilimin ulaştığı düzeyle DNA veya GEN analizi bireyin veya toplumun kökenini algılamak için temel dayanağı oluşturmaktadır. Bir çocuğun anası zaten tartışılmaz ama babası için gerektiğinde yapılan DNA testi tartışmasız bir sonuç olduğu gibi bireyin veya toplumun GEN analizi de kökenine dair net sonuçlar vermektedir. Bu doğrultuda biyolojik kökenini merak eden birey veya toplum DNA ve GEN analizi yaptırarak durumuna açıklık kazandırabilir.
DNA ve GEN analizi yaptıranlar kullandıkları dilin kökenini ve kendisinin bu dili kullanma temelini araştırarak; aile kökeniyle yaşadığı kültürün eşitliği veya buluşma sürecine açıklık kazandırabilirler.
Bireyin kökeni baba DNA sı, kültür kökeni ANNE DİLİ olarak algılanmaktayken DNA sının ve kültürün kökeninin ne olduğu ve (eğer bir değişim varsa) dönüşümün nasıl olduğu fiziki ve sosyal antropoloji analiziyle açıklığa kavuşturulabilir. Antropolojinin köken ve dönüşüm için ana kavram olduğunu düşünüyorum.
Çok kökenli ve kültürlü toplumlarda antropolojik analiz ile köken kültürden yaşanan sosyolojiye nasıl gelindiğinin irdelenmesinden sonra, yaşanan devletin kültürüne adaptasyonun veya farklılığın analizi, toplumsal kültürün bütünleşmeye veya ayrışmaya dair yoruma temel dayanak oluşturacaktır.
Toplumlar; genleri, dilleri, antropolojik süreçleri ve sosyolojileriyle tanımlanmaya ve anlaşılmaya çalışılsa bile olmazsa olmazları ekonomik yapıları ve ilişkileridir. Bu çerçevede toplumların ekonomik yapıları ve ilişkileri sosyal yapılarının önemli faktörünü oluşturduğu gibi geleceklerinin de önemli faktörü olduğu yadsınabilir mi?
Genetik, dil, antropoloji, sosyoloji, ekonomi kavram ve olgularıyla anlaşılmaya çalışılan çok kültürlü toplumların yapılanmasını belirleyen ana faktörün (bireyin yaşama hakkını ve toplumun gelişimini belirleyen) hukuk yapısı ve devlet sistemi olduğu göz ardı edilemez. Çok kültürlü devletin hukuk yapısı ve yönetim sistemi çatışmasına veya uzlaşmasına ve gelişmesine temeldir.
Ve yaşam gelecekse toplumların devletlerin geleceği de konsolide vizyonlarına bağlıdır. Çok kültürlü devletlerde her kültürün vizyonu farklıysa ayrışma, kültürlerin vizyonu ortaksa bütünleşme süreçlerini yaşarlar. Süreçlerin sancılı veya sancısız olmasının; hukuk sistemine, yönetim sistemine, yöneticilerine ve siyasetçilerine bağlı olduğu da göz ardı edilemez.
Ortak vizyona sahip olsa da; farklı kültürlerden oluşan devletlerin hukuk sisteminin ve ekonomi modelinin vizyoner niteliğe sahip olması ortak paydayı oluşturarak birlikteliği güçlendirir aksi durum kargaşayı körükler.
AMA ne yazık ki TÜRKİYE siyasetinin henüz sosyo-ekonomik vizyoner niteliğinin olmaması ve siyasi partilerin de durumun farkında olmamasından ötürü devletinde ve vatandaşında daha çok bedel ödeyeceği anlaşılıyor.
10.12.2014 – kadrikanpak@hotmail.com