Toplumda erkeğin kadına, kadının erkeğe neden saygısı kalmıyor?

Türkiye hakikaten enteresan bi ülke.

Coğrafi konumu itibari ile dört mevsimi de dört mevsim gibi yaşayan ender ülkelerden biridir ülkemiz.

Neredeyse mahalleler arası farklı etnisiteye sahip muazzam kültür zenginliği içinde olan kocaman bir ülke.

Ayrıca genç nüfuslu ve dinamik..

Hadi, doğal güzelliği ve kültürel zenginliği bi tarafa bırakalım..

Her şeyden önce dünyada bir benzeri daha olmayan laik ülke Türkiye.

Zira, üzülerek söylüyorum, bi o kadar da kişiliği henüz oturmamış, ne istediğini tam olarak belirleyememiş, kimliği bulamamış, hala arayış içinde olan bir ülke.

Geçmişi ile takılı kalan, geleceğe dair fazla felsefe yürütmeyen, ekvatora da oldukça yakın durumda olan bir ülke Türkiye.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde yazılı tüm maddeler neredeyse üç büyük din argumanları ile bire bir örtüşmektedir..

İstisnalar kaideleri bozmuyor, her zaman olduğu gibi ama ülkedeki kadın-erkek değerleri bilançosuna bakıldığı zaman hiç de insanı tebessüm ettirecek boyutta bile olmadığını görülüyor..

Tabiki bu bakış açısı bir genelleme değildir, olamaz da zaten.

Şöyle etrafımıza baktığımızda eşler arasında erkeğin kadına, kadının erkeğe pek de saygılı oldukları söylenemiyor malesef.

Kadının erkeğe erkeğin kadına bakış açısı durumu aslında bir eğitim işi gibi görünse de biraz da kişinin hayata bakışı ile ilintili durum olduğunu düşünuyorum.

Sanki biraz da insanın yüreğindeki vicdan-i sorgulamasından da geçiyor sanıyorum.

Bütün mesele galiba biraz insan olabilmekle ilintilidir.

Arap ülkelerinden ülkemize misafir gelen evli çiftleri gözlemlediğimizde (din-i gereği olsun veya olmasın) eşler arasındaki birbirlerine olan saygılarını görmezlikten gelemiyorsunuz..

Batı kültürlü ülke misafirleri gözlemlediğimizde de benzer fotograf çıkıyor karşımıza. Eşler arasındaki saygılarını net bir şekilde sergilediklerini görebiliyorsunuz.

Ee peki ülkemizde neden böyle değil?

Erkek hangi değerlere göre kadını belirliyor?

Kadın hangi değerlere göre erkeği belirliyor?

Anladık, ekonomik şartlar aileye yansımaması düşünülemez tabiki ama bu hiç bir zaman çiftler arasındaki dengeyi yani sevgi-saygıyı bozmamalıdır diye düşünuyorum.

Herşeyin konuşarak halledilmesi gerekirken egolara yenik düşülüyor, ben önceliği öne çıkmaya başlıyor ve üstün olma dürtüleri nedeniyle bitmiş evlilikler malesef bitmiş olduğu halde devam ediyormuş gibi sürdürülen evliliklere rastlanıyor, ekonomik koşullar nedeniyle veya geleneklerden dolayı..

Konuyu dağıtmadan şu eşler arasındaki saygı durumunu kurcalayalım biraz daha..

Neden eşler birbirlerine saygılı olamıyorlar?

Saygı varmış gibi göstererek mi evliliğe adımlarını atıyorlar?

Evleniyorlar mı, evlendiriliyorlar mı?

Bir şeylerden kurtulmak için mi evlenmeye karar veriyorlar?

Liste uzar gider..

Alt alta sıralandığında galiba sonuç kendiliğinden çıkıyor..