Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Toplumsal baskı ve şiddet ayrıştırmaya ve kutuplaştırmaya götürür

Toplumsal baskı ve şiddet toplum içinde doğup, büyüyen bir insan yığınlığında meydana gelir. Baskılar artıkça, şiddet artıyor. Şiddetle beraber ayrımlaşmalar, kutuplaşmalar beraber halk arasında giderek yozlaşmalar oluşmaktadır. İnsanların doğuştan bugüne kadar kazandıkları çeşitli alışkanlarını, alışkanlıkların biçimlendirdiği davranışlarını ve sonuçta bu davranışların temel teşkil ettiği kişiliğini içinde yaşadığı konum ve çevre tarafında belirlenmektedir. Geçmiş yılarda yaşanan olayların temelinde baskı, şiddet, yasaklarla beraber hep olaylar karşımıza çıkmaktadır. Burada birkaç örnek vermek gerekirse’’Bir dönem başörtü baskısı, yasakları halk arasında sürekli kutuplaşmayı getiriyordu, yine geçmişten günümüze Alevi, Sünni olayları ile halk arasında şiddet, baskıyı yaratılar. Bugün günümüzde hala Aleviler hakkında Mum söndü ve burada dillime yakışmayan kavramlar kullanmaktadırlar. Birde Türk, Kürt ayrımlaştırmayı yaparak halklar arasında çatışma, kutuplaşmayı yaratılar. İşte bu üç örneğin özünde gericilik, bağnazlık, yobazlık, cahillik, eğitimsizlik ve işine gelinemezlik yatmaktadır. Bunların hepsinde baskı, şiddet, yasaklar gelinmektedir. Yine bugün 1 Mayıs hakların kardeşliğinin, işçi kardeşlerin bayramı oda aynen yasaklarla beraber sürekli olaylar çıkmaktaydı oysa bugün Taksim ‘deki kutlamalar gösteriyor ki baskı, şiddet, yasaklar işe yaramadığını insanlar arasında özgürce, kardeşçe, ikilik göstermeden de kutlana biliniyormuş. Toplumsal baskı yanlış yaptığımız bir hareketi savunmamıza da yol açabilir. Bu da insanın, doğasındaki savunma içgüdüsünde gelinerek kendisi için doğru ve yanlış olduğunu kavramadan saldırgan bir davranışa bürüne biliniyor. Daha çağdaş düşünen halk kitlelerine özgü yakışır bir davranış her zaman toplumuz için önemlidir. Bırakalım herkes bildiği gibi yaşasın kimsenin giyimine, düşüncesine, dinin nine karışmadan yaşabildikleri kadar yaşasınlar ki toplumsal olarak daima ilerleye bilelim. Hakların özünde çağdaşlık, kültürel ilerleme ayrımlaştırılmadan özgürce yaşaya bilmektir. Aksi düşüncelere kapılırsak hep aynı yerde sayıp duracağımızın göstermesi olur. Bırakalım ayrı kutuplar arasında kaynaşmalar olsun, ayrışmalar olmasın. 

Bugün hakları kardeşliğine, İşçi kardeşlerine günü olaysız devam etmesi ve günün anlamı ve öneminin kavranması kadar güzel ne olabilinir ki, işte baskı olmadan, yasaklar olmadan kutlamalar gösteriyor ki hiçbir toplumda yasaklar, şiddet ve baskı gibi kavramların topluma zarar verdiğini, bunların kaldırılması ise topluma katkı sağladığını göstergesidir. 

 
Toplam blog
: 67
: 1093
Kayıt tarihi
: 13.09.08
 
 

Anadolu üviversitesi menzunuyum. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak  İzmirde faliyetime devam..