Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '12

 
Kategori
TV Programları
 

Toplumsal buhran ve televizyon

Toplumsal buhran ve televizyon
 

Sihirli kutuya dikkat!


Bazan çok ağır eleştiriler getirdiğim oluyor tv dizileri ve tv programları ile ilgili; ama o eleştirileri yapmazsam kendimi suçlu hissediyorum emin olun. Yasalardaki caydırıcılık özelliği bulunmayan kanunların yanı sıra tv programlarında, özellikle de dizilerde ele alınan konular birleşince insanımıza bir haller oluyor. Tecavüz, hırsızlık, cinayet, gasp, fuhuş, adam kaçırma, bilmem ne alıp başını gidiyor. Bu konuda medyaya çok büyük görevler düşüyor ama nedense kimse gerekli sorumluluğu almak istemiyor üzerine.

Daha önceki gün, gencecik bir kızımızın cinsel saldırıya kurban gitmesinin yanı sıra hayatını da kaybetti. Bir yenge iki yeğenini acımasızca öldürdü! Bir anne yedi aylık bebeğini döverek öldürdü! Üvey anne şiddeti yüzünden, korkuyla beraber sinir krizi geçiren 14 yaşındaki bir kızımız sözüm ona devlet güvencesine alındı. Neler oluyor bize toplumsal bir buhranın içinde miyiz? En kötü ihtimalle örflerimize ne oldu? O gencecik kızın kara toprağa girmesine sebep olan cani! Neden karşındakine o hareketi yapmadan önce kız kardeşini, anneni, kadın akrabalarını düşünmezsin? Hadi onu da geçtik gurbetteki bir genç kız senin namusun sayılır, senin emanetin sayılır, sen hangi cüretle böyle bir şeye kalkışırsın? O minicik bedene tekme tokat saldıran ve hayatın en başındaki bebeye kıyan sözüm ona anne! Sen hiç mi hırçınlık yapmadın küçükken? Seni öyle mi terbiye ettiler? Hadi onu da geçtim o daha neyin ne olduğunu bilmeyen bir sabi. Sen ona nasıl kıydın? 14 yaşındaki zavallı yavrucağa sözüm ona annelik yapmaya geldin de neden dayaklar attın hiç mi vicdanın sızlamadı onu döverken hiç mi aklına gelmez onun yerinde sen olsaydın " ne hissederdim " diye? 

Tv programlarına bakıyorum bazan - yüreğimin kaldırdığı kadarıyla çünkü tahammül edemiyorum o programlara - ya cinsellik kokuyor diziler, programlar  ya da şiddet alabildiğince. Küfürler - sözde bip ile kapatıyorlar- tacizler, cinayetler işleniyor dizilerde ilmek ilmek. Toplumu birleştirecek, bütünleştirecek eserler konulacağı yerde toplumu kutuplaştıracak saldırganlığa, şiddete prim verecek senaryolar ortaya konuluyor reyting uğruna. Tüm ailelerin bir arada izleyeceği programlar, diziler gecenin bilmem kaçında yayına konuluyor, onların yerine ise ma aile ekran başında olunan saatlerde ise 3. sınıf erotik filmlere benzeyen diziler, magazin programları yayınlanıyor. Kim ne giymiş, kim kiminle nerede yakalanmış onları gözümüze sokuyorlar. Haftasonu bir futbol maçının ardından saatlerce konuşurlar usanmadan sıkılmadan 3 - 5 kelli felli adam ama işlenen bir cinayet neden işlendi diye hiçbir psikolog hiçbir sosyolog çıkıp tartışmaz bunu ya da bir tecavüzün iç yüzünü veya aile içi cinsel saldırıların aile içi şiddetin arka planını sorgulamazlar...

Neden bu aymazlık anlayabilmiş değilim. Tv yapımcılığı sadece materyalist bir düşünce yapısına sahip olup reklam gelirlerini daha fazla nasıl yükseklere taşıyabiliriz düşüncesi mi olmalı? Hiç mi toplumu kucaklayıcı reyting kaygısından uzak programlar yapılamaz? Sanırım buna prim verenler de bizleriz.

Ben tv programlarında gerçek aile dizilerini özledim,dinî programları ( Ramazan Ay'ı hariç ) özledim, kadınların en çok ekran başında oldukları saatte çöpçatanlık programlarını değil de geleceğimizin mimarı olan kadınlara yönelik eğitici programlar katılmasını özledim, futbolla yatıp futbolla kalkan erkekler topluluğu yerine sorumluluk bilinciyle nasıl hareket edileceğini anlatan erkek programlarını özledim.

Velhasılı ben toplumsal buhran geçirdiğimizi düşündüğüm bu günlerde bu buhrana sebep olan tv yapımcılarının silkinip kendilerine gelmelerini özledim.

Sevgiyle...

 
Toplam blog
: 106
: 1391
Kayıt tarihi
: 13.02.08
 
 

1976 Adana doğumluyum. Cumhuriyet Üniversitesi İşletmecilik bölümü mezunuyum. Evliyim. Adem Hamza..