Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Toplumsal travma mı geçiriyoruz?

Toplumsal travma mı geçiriyoruz?
 

Sadece türban takmakla dindar ve ahlaklı olunmuyor.


İki gündür Müge Anlı'nın Sabah Programı'nı seyrediyorum. Bu sabah programlarını eleştiriyoruz bazen ama bazıları gerçekten öğretici oluyor. İnsanlarımızın birçoğunun bu kadar dejenere olduklarını ben hep bu programlardan öğrendim. Türk kadınının büyük bir bölümünün "İmam Nikâhı" safsatası ile aldatılarak resmi olmayan yollarla aile kurduklarını ve çocuk dünyaya getirdiklerini de!

Bu seferki kahramanımız 18 yaşında türbanlı bir kız. Ağzını açtığında kapamasını unutan, vıdır vıdır konuşan annesi de türbanlı. Hükümetimiz birçok kadının türbana bürünmesi için her şeyi yaptı. Maksat dindar görünümlü bir topluluk yaratmaktı. Ama dindar bir topluluk yaratılamadı. Bu arada gerçek dindarlar, dini inançları için örtünenler de arada kaynadı, karıştırıldı.

Türbanlı genç kızımız karakterini beğenmediğim bir gençle resmi nikahla evlenmiş. Bu evlilik belirli bir nişanlılık devresinden sonra olmuş. Gidilmiş alışverişler edilmiş, damat İsmail'in anlattığına göre nişanlılık döneminde de karı-koca gibiymişler. Ama gelin Raziye bu nişanlılık döneminde başkasıyla fingirdemiş. İsim veriyorum zira bunların isimler cisimleri TV sayesinde tanınıyor.

Nişanlılık döneminde genç kız annesine babasına nişanı bozmak için defalarca yalvarmış. Ama aile nişanı bile namus meselesi yapıp bozmamış, hatta kızı hocaya götürüp büyü kontrolü yaptırmış. Neticede kız resmi nikâh kıyıldıktan sonra sevgisiline kaçmış.

Şimdi burada biraz nefes alalım. Kaçtığı sevgilisinin de anası babası var ve resmi nikâhlı bu kaçak kızı gelin adayı olarak kabul etmişler. "Oğlum nikâhlı kadının ne işi var burada? Hem ayıp hem günah!" dememişler. Kendi aralarında bir imam nikahı(!) kıyıp işi bitrmişler.

İnsan şaşırıyor. Türkiye türban, türban diye yıllarını kaybetti. En önemli meselemiz türban oldu. Neymiş, insanlar dini inançları gereği özgürce örtüneceklermiş. İnsanlarımızın türbandan önce dini inançları yok muydu? Başörtüsü takan takar, takmayanı kimse kafasına takmazdı. Yani o zaman da özgürdüler.

Ama türban dini simge olarak dayatıldıktan sonra, dindar olmayan, ahlaki değerleri hiçe sayan kimseler de türban takarak toplumu aldatmaya çalıştılar. Yani "Ben türbanlıyım, namusluyum, bana güvenin!" intibaı uyandırmak için türban takanlar çoğaldı. Bir de tarikatların yurtlarından, yardımlarından yararlanmak için türban takanlar var. Ama bir bez parçasının kadınlarımızı namuslu yapmak için yetmediğini her fırsatta görüyoruz.

Maksadım türban takanları hedef alma değil, aman yanlış anlaşılmasın yine. Türbanı bir sosyal amaç olarak kullanıp dindar görünümüne girenler benim hedefim. Ama şahsi düşüncemi de sorarsanız türbanı sevmiyorum ve kadınlarımıza yakışmadığını da düşünüyorum. ABD'de Başbakan ailesinin türbanlı ve kötü giyimli halini geçenlerde gördüğümde tüylerim diken diken oldu. Çağdaş Türkiye'nin görünümü bu mu olacaktı?

Müge Anlı'nın programına dönelim. Bugün kaçak gelin, imam nikâhlı damat, resmi nikahlı koca ve anne, hepsi bir arada. Resmi nikâhlısı yaptığı masrafları istiyor. Namus, ahlak, erkeklik, gurur kavramlarını atmış bir tarafa.

Bunlarda utanmak, arlanmak kalmamış mı acaba? Toplumsal travma mı geçiriyoruz? Ne oldu bize? Basit düşünceler yüzünden sebep oldukları iğrenç bir hadiseyi milyonlarca TV seyircisi önünde tartışıyorlar. İsimleri soyadları deşifre edilmiş, yurdun dört bir yanında özel meseleleri herkes tarafından bilinen insanlar oluyorlar. Ellerine ne geçiyor?

Anne kızına isyan ediyor, onu evlatlıktan reddediyor. İlle de damat İsmail'e dönmesini istiyor. Sebebi daha sonra anlaşılıyor. İsmail evlerinin tamiri için de 10 bin YTL masraf etmiş. Anneye kim bilir ne gibi maddi yardımlarda daha bulundu.

Beni üzen konuları şöyle özetlemek istiyorum:

* Niçin TV programlarında seyrettiğimiz; en basit problemleri, ahlaksızlıkları yapan kadınların, kızların çoğu türbanlı? Bunlar seçiliyor mu?

* Bu imam nikâhı rezaleti ile kadınlarımızın aldatılmalarına daha ne kadar göz yumulacak. Resmi nikâh olmadan imam nikâhı ile beraber yaşayıp, karı kocayız diyenleri teşvik etmek için kanun önerileri verileceğine, bunları önlemek için kanun çıkarılamaz mı?

* Resmi nikâhlı bir kadını kaçırıp gelin adayı olarak ailesinin yanına getiren bir evlada anne babanın rızası doğal mıdır? Evlatlarını uyarıp, "Madem birbirinizi seviyorsunuz, kadının eşinden resmen ayrılmasını bekle onla sonra gelsin!" diyeceklerine, resmi nikâhlı kadına imam nikâhı yapmak hangi ahlak kurallarına uyar?

* Toplum ahlakı nereye gidiyor? Düzeleceğine bozuluyor mu? Ahlaklı insanlardan oluşan bir toplum için türbandan önce ekonomik refahın gerektiğini ne zaman anlayacak politikacılarımız?

* Fabrikalar arka arkaya kapanırken, insanlar iş bulabilmek için çırpınırken, piyasalar kan ağlarken Başbakanımız "Hamdolsun küresel kriz bize teğet geçecek!" dedi. Şimdi de "Henüz bir şey yok, 2009 ortalarına kadar biraz sıkılacağız." demeye başladı. Hani önlemler? Ne zaman harekete geçilecek? Kendi çıkar çevrelerinin paraları azaldığı zaman mı?

Kim ne derse desin, ben bu beğenmediğimiz sabah programlaından çok şeyler öğrendim. Her şeyden önce, diğerlerinin yaptıkları ahlaksızlıkları gördükçe kendimin gerçekten ahlaklı olduğunu biliyorum artık. Benim aklımın ucundan geçmeyen ahlaksızlıklar en masum görüntüdeki insanlar tarafından rutin olay olarak algılanıyor çoğu kez.

Bu konulardaki düşüncelerinizi yorumlarla belirirseniz memnun olurum.

Mustafa Mumcu, 20 Kasım 2008 Saat: 11:05
 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..