Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Toplumsal vicdan nerede kaldı?

Son günlerde medyada belki de en sık izlediğimiz haber İsrail saldırıları nedeniyle Lübnanlı masum halkın yaşadığı katliam ve Hizbullah adlı terör örgütünün varlığının bu katliama gerekçe olarak gösterilmesi. Yaşanan bu süreç özünde geçmişe dayanan bir düşmanlığı ve siyasal mücadeleyi barındırıyor. İsrailin eskiden beridir süregelen Arap düşmanlığı son günlerde iki askerinin Lübnan tarafından esir alınmasıyla daha da belirginleşerek katliam yapmaya kadar vardı. Amerika’yı ve diğer batılı ülkeleri arkasına alan İsrail devleti Hizbullah terör örgütünün faaliyetlerini bahane ederek Lübnan halkına genç yaşlı çoluk çocuk ayırt etmeksizin saldırıyor ve her gün ayrı bir katliam gerçekleştiriyor. Olay aslında tam anlamıyla gözler önünde işlenen toplu bir cinayet. Ve bu cinayete ses çıkaran dur diyen hiçbir ülke yok. Amerika başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin hemen hepsi bu durumu İsrailin bakış açısıyla yorumluyor ve Lübnan’ı terörist bir örgüte destek vermekle suçluyor. Bunun anlamı “Siz madem teröre destek veriyorsunuz o halde bu saldırıları hak ediyorsunuz” demekten başka bir şey değil. Peki Hizbullah ile hiçbir bağı olmayan tek suçu Lübnan vatandaşı olmak olan masum binlerce çocuk genç yaşlı kadın erkek bu sorumluluğun neresinde? Burada yargılanan ve cezalandırılan Hizbullah mı Lübnan mı? Olaya “Araplar aslında teröristtir” önyargısıyla bakan bir zihniyet bu ince farkı nasıl algılayacak? Toplumsal vicdan dediğimiz nokta burada karşımıza çıkıyor işte. İki askeri esir alındı diye dünyayı ayağa kaldıran ve bunu haklı bir gerekçeymiş gibi gösteren batılı ülkeler öldürülen suçsuz Lübnan halkının yaşam hakkı konusunda neden aynı duyarlılığı göstermekte bu kadar aciz davranıyor? Bu durum ancak çifte standart kavramıyla açıklanabilir. Batı, kendinden olmayan dini, ırkı farklı ne varsa her şeyi ötekileştiriyor ve yokediyor. Uluslararası menfaatlerin çakıştığı her noktada da ülkeler bir araya gelip güçbirliği yapabiliyor. Lübnan’a karşı kurulan bu İsrail ve Amerika temelli kutsal ittifak ancak böyle açıklanabilir. Türkiye yaşanan tüm bu olaylar karşısında Müslüman ve demokratik bir ülke olmanın gereği olarak Lübnan tarafında yer alarak savaşa bir son verilmesi konusunda ateşkes çağrıları yapıyor. Tüm ülkeleri yaşanan bu trajediye dikkat çekmek için uyarsa da bu çağrıya olumlu yanıt veren ya da destek olan bir devlet halihazırda pek görülmüyor. Toplumsal vicdan ırk renk dil din ayırmaksızın vardır. Duruma göre toplumsal vicdan yorumlanamaz ya da açıklanamaz. İnsanları farklı sınıflara ayırarak, ötekileştirerek adalet sağlanamaz. Amerika dünyada barışı kurmaya soyunmuş bir dünya polisi! olarak Irak’ta gerçekleştirdiği barış ortamını!!! anlaşılan Lübnan için de düşünüyor. Hizbullah’ı yokederek ve masum sivil halkı katlederek Arapların sahip olduğu birtakım yeraltı zenginliklerine ulaşmayı hedefliyor olsa gerek. Yapılan katliam bizzat Amerika tarafından gerçekleştirilmiyor ancak kendisi İsrail’e gerekli her tür silah ve teçhizatı fazlasıyla sağlıyor. Bu da suça ortak olmakdan başka bir şey değil. İsrail hükümeti ve devleti esir askerlerini teslim almadan ve Hizbullahın yenilgiyi kabul etmeden ateşkes yapmayacaklarını defalarca açıklarken dünya ülkeleri televizyon ekranlarında atılan bombalarla, şarapnel parçalarıyla ve iddia edildiği üzere nükleer silahlarla katledilen insan görüntülerini hiçbir vicdani soumluluk hissetmeden seyrediyor. Evet sadece seyretmeyi yeğliyor. Yaşanan her ölüm aslında her birimize ayrı bir vicdani yük demek. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla hayat felsefesini inşa eden bir toplumsal sistemin bireyleri olarak yaşanan bunca acı dünya ülkelerine hiç de ızdırap vermiyor. Uluslararası arenada Ortadoğu’yu egemenliği altına almayı hedefleyen Amerika ve Batılı ülkeler Doğu’da zengin petrol yataklarına sahip Arap ülkelerini ele geçirmek için artık giderek sertleşmekte ve demokrasi savunuculuğunu bir yana bırakıp aç iştahlarını katliamlarla doyurmaktalar. Ötekileştirdikleri Doğuyu silahlarla yokederek herkesin gözü önünde üstelik herkesin gözünün içine baka baka ele geçirmekteler. Bu tabloda toplumsal vicdan nerede diyeceksiniz ama inanın ne yazık ki ben de göremiyorum.….

 
Toplam blog
: 5
: 3814
Kayıt tarihi
: 16.06.06
 
 

Ankara Üniversitesi İletişim Fak. mezunuyum. Halkla İlişkiler dalında aynı üniversitede yükseklisans..