Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '15

 
Kategori
Sosyoloji
 

Toplumsallaşma ve şiddet ilişkisi

Toplumsallaşma ve şiddet ilişkisi
 

çocukta şiddetin etkileri


Toplumsallaşma ve şiddet ilişkisini açıklayabilmek için öncelikle, toplumsallaşma (sosyalizasyon) ve şiddet  terimlerinin  anlamları üzerinde durmak gerekir. Bu ikisinin tanımı yapılmadan, aralarındaki ilişki pek kavrayıcı olmayacaktır. Sosyalizasyon, mevcut değer ve normların bireylere aktarılması süreci olarak tanımlanır. Sosyalizasyonun yaşı ve sınırı yoktur. İnsanın yaşamı boyunca devam eder. Bu süreç içerisinde birey ait olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Birey toplumu ile özdeşleşir, değer ve normları da içselleştirerek o toplumun bir üyesi haline gelir. Peki şiddet nedir? Şiddet  zarar vermek, onurunu kırmak, aşırı derecede öfke ifade eden, her türlü davranış şekilleridir diyebiliriz. Şiddet ; fiziksel, sözlü, cinsel, ekonomik, psikolojik türden olabilir. Şiddet olgusu her türden kişiye uygulanabilen geniş bir olgudur. Bu olgu bireylerin, sosyalizasyon sürecinde öğrenilerek yetişkinlikte kalıcı hale gelmeye başlar. Toplumsallaşma, bütün toplumlarda evrensel iken bunu öğretme yöntemi ve nelerin öğretileceği bir toplumdan diğerine her kültürde farklıdır. Bu yüzden her toplumun şiddete olan bakış açısı da farklılaşmaktadır. Şiddet olgusu, ülkelerin gelişmişlik düzeyinden eğitim seviyesine kadar  her aşamayı içermektedir. Toplumların anomik durumları da şiddeti zaman zaman körükleyebilmektedir. Ülkelerin,  güvenlik ve huzur ortamından yoksun oluşu o toplumdaki şiddet olgusunu arttırabilmektedir. Az gelişmiş toplumlarda şiddete eğilim artmaktayken, gelişmekte ve gelişmiş toplumlarda şiddet daha farklı türde seyir göstermektedir. Örneğin; bir Norveç ülkesi için şiddet yok denecek kadar azdır. (Brevik olayı hariç) Avrupa ülkelerinde şiddet olgusunun gündeme pek gelmemesinin sebepleri olarak bireylerin suçu oluşturan sebeplerin neler olduğunu bilmemeleri, suça uygun cezanın uygulanması, yasalar karşısında eşit olma hali, geleceğe güven, bireysel korunma endişesinin olmaması ve ekonomik refah düzeyinin gelişmiş olması, vb durumlar sayılabilir. Şiddet toplumsal bir sorundur ve tek bir nedene indirgenmesi bilimsel gerçekliklerle bağdaşmaz. Sosyal öğrenme kuramlarına göre, sosyalizasyonun ilk aşamalarında çocuklar bazı durumlarda nasıl davranacaklarını çevrelerindekileri gözlemleyerek ve taklit ederek öğrenirler.
 
Sosyalizasyon ile şiddet arasındaki ilk bağın temelleri ise aile kurumunda atılır. Şiddete yatkın ailelerde büyüyen çocuklar, ebeveynlerinin davranışlarını rol-model alarak taklit etme eğilimindedirler. Ailede şiddete tanık olan çocuk daha sonra; medya, kitle iletişim araçları, okul ve çevrede toplumsallaşma aşamasında şiddetle tanışarak bu olguya ileri ki dönemlerde başvurmaktan kaçınmayacaktır. Toplumsallaşma süreci çerçevesinde çocukluk ve yetişkinlik döneminde, gerek aile ve diğer iletişim araçları yoluyla öğrenilebilen saldırganlık davranışlarının ortaya çıkması kadar yol açtığı çatışmanın çözülmesi de önemlidir.
 
Sağlıklı bir ilişki, hiç çatışmanın olmadığı sorunsuz bir ilişki demek değildir. O ilişkide çıkan sorunun ne kadar sağlıklı bir biçimde çözüldüğü önemlidir. Bunun için her bireyin kendini tanıması, empati yeteneğini geliştirmesi, sorun odaklı bir anlayış ile değil, çözüm odaklı uzlaşmacı bir yol seçmesi gerekir.
 
Her toplumun, aileden devlet yetkililerine kadar demokratikleştirilerek ve hukukun üstünlüğüne göre düzenlenmesi sağlanarak bu sorunlar aşılabilir. Böylece şiddet sorunlarının çoğunun ortaya çıkmadan çözülebilmesi söz konusu olabilecektir.
 
Toplam blog
: 19
: 567
Kayıt tarihi
: 23.04.10
 
 

Selçuk Üniversitesi Mezunu. Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ve Anadolu Üniversitesi U..