- Kategori
- Güncel
Toplumumuzun banka algısı ve yetersiz sosyal sorumluluk çalışmaları
Dün Bugün ve Sabah gazetelerinde bankalarla ilgili ilginç bir haber vardı.
Önce Bugün'ün haberini yazalım.
BDDK Başkanı Mukim Öztekin 2012 verilerini açıklamış. Buna göre bankaların net karı yüzde 19.2 artarak 23,6 milyar TL'ye çıkmış. Gelirin 7.1 milyarı, kart aidatlarından oluşmuş. Takibe düşen krediler yüzde 23,4 artışla 23,4 milyara yükselmiş. Karşılıksız çekler de yüzde 52 artmış.
Sabah'ın haberi ise şöyle;
"Bankaların kiralık kasa ziyaretlerinden bile ücret alması Meclis'in gündeminde. Bankacılık Alt Komisyonu, çığ gibi büyüyen banka ücretlerini mercek altına aldı.
...
Bankacılık Alt Komisyonu'nun bugüne kadar yaptığı çalışmalar ise bankaların tüketiciden 31 kalem işlemden yıllık 11 milyar 522 milyon lira aldığını ortaya koydu."
Bu 31 kalem de şu şekildeymiş.
"Kredi kartı yıllık aidat ücreti
Hesap işletim ücreti
İşlemsizlik ücreti
Dosya masrafı
Komisyon ücreti
Hayat sigortası ücreti
Sigorta bedelleri
Katkı payı
Ekspertiz ücreti
İpotek tesis ücreti
İpotek ücreti
İlave peşin komisyon
Havale ücretleri
EFT ücretleri
Döviz transfer ücretleri
ATM'den nakit çekim masrafı
Bakiye görüntüleme ücreti
Mevduat araştırma ücreti
Dekont ücreti
Ekstre ücreti
Telefon-faks-posta ücretleri
SMS-mail ücretleri
Şifre gönderim ücreti
Menkul kıymet bakım ücreti
Rehin-haciz kaldırma ücreti
Nakit avans komisyonu
Diğer şubedeki döviz tevdiat hesabından para çekme ücreti
Asıl kart bedeli
Harcama vaadi ihlal ücreti
Arşivden belge çıkarma ücreti
'Kredi kartı borcu yoktur' yazısı alma ücreti"
Elbette bankalara karşı değiliz. Elbette bankalar da kar elde edecekler. Ancak karlar ülke gerçeklerinden de pek fazla uzak olmamalı ve her zaman kazan-kazan tarzı olmalı. Bankalar müşteriye önem vermeli ve kötü zamanlarda müşterilerin yanında olmalılar.
Ben kendi adıma, bankaların benden para kazanırken toplum için de kalıcı değerler üretmesini istiyorum. Sadece bankaların da değil, telefon operatörleri ve diğer karlı işletmelerin de toplumsal sorumlulukla davranmalarıı ve sağlam projeler üreterek hem toplumun güvenini kazanmaları hem de kurumsallaştırmalarını daha da perçinleştirmelerini bekliyorum.
Tabii sadece konu bankalar da olmamalı. Para ile doğrudan ilgileri oldukları için halk önce bankalardan şikayet ediyor ama Türkiye'de ilk 500'e giren şirketler de ciddi karlar elde ediyorlar. Bu şirketler de ciddi toplumsal sorumluluk çalışmaları yapmalı. Onlar da saklandıkları yerden artık çıkmalılar. Ancak ne yazık ki bu zamana kadar bir iki önemli bankanın toplumsal sorumluluk çalışmalarını duyuyoruz ama bence o bile yeterli değil. Önemli dev holdingler kendilerine yakışan çalışmalar yapıyorlar tabii ama bunların sayıları yetersiz ve daha da artmalı ve gerçekten topluma değer katan çalışmalar yapmalılar. Örneğin nice öğrenci yurdu, kreş, hastane, kütüphane gibi ihtiyacı var ülkenin. En azından bunlara destek olsalar, ülkeye kalıcı eserler bırakmış olurlar. Geçen gazetelerde vardı. Ülkede büyük hastane ve sağlık elemanı sıkıntısı varmış, acillerde insanlar alt alta üst üste hizmet bekliyorlarmış. Bu tablo 21. yüzyılda ülkemize ne yazık ki yakışmıyor. Gücü olan ve bu ülkeyi önemseyen kurumların daha da paylaşımcı olması ve insanlarımıza sahip çıkması lazım. Yeri gelince her şeyi devlet mi yapacak diyorlar ama. Özellikle durumu iyi olan şirketler bir an önce ciddi eserler için harekete geçmeli.
Şurası gerçek ki bir ülkede burjuvalar topluma öncü olmazlarsa toplumsal gelişme tam anlamıyla yerleşemez. Türkiye'nin sıkıntısı da bence tam da bu noktada.