Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '06

 
Kategori
Kentleşme
 

Toplumun estetiğini dinamitlemek!

Toplumun estetiğini dinamitlemek!
 

Anlaşılmaz olmak bir şeyi çok iyi yapıyormuş gibi göstermek için çok sık kullanılan bir kalıp ve biz bu kalıp hemen hemen her gün hayatımızın bir yerinde gözümüze sokulurken ya da biz bir başkasına karşı bu kalıbı uygularken, aslında böyle bir kalıbın bize ve etrafımızdakilere ne kadar zarar verdiğini fark ediyor muyuz acaba?

Bu kalıp en çok sanatçılar tarafından kullanıldı yıllarca. Sanat için sanat ile toplum için sanat anlayışının çatıştığı bir ortamda, sanat için sanat yapan çevrelerin en etkili silahıydı bu kalıp.

Elbette sanatçı biraz sıra dışıdır. Ancak bu sıra dışılığın içerisinde dahi, insanların ya da en azından ortalama bir sanat estetiğine sahip kişilerin anlayabileceği bir özne bulunması gerekmez miydi?

Leonardo da Vinci sıra dışı yapıtlarını yaparken acaba o günün insanlarının beğenilerini hiç dikkate almamış mıdır? Mesela bir “İsa’nın Son Yemeği” tablosunu o günün insanları da beğenmemiş miydi? Şimdi bile en iyi yapıtlar arasından gösterilen bu tablonun böylesine çağlar üstü olmasındaki sebep neydi acaba?

Peki, tek başına günümüz insanlarının beğenilerini dikkate alarak yapılan herhangi bir çalışma sanat eseri olabilir mi? Bence olamaz. O zaman bir sanat eseri yaparken, hem estetik duyguları hem de günümüz toplumunun beğenilerini bir arada tutarak bir çalışma yapılamaz mı? Elbette yapılır. Yeter ki bir sanatçıda estetik birikim ve içinde bulunduğu toplumu gözlemleme yeteneği bir arada bulunabilsin.

Günümüz de insanların gündelik hayatında en çok karşılaştığı sanat yapıları -belki de hiç farkında olmadan- mimari eserlerdir. Ve toplumda estetiğin gelişmesinde en çok emeği geçecek olan kişiler mimarlardır.

Bu yazıyı okuyunca sokağa çıkıp etrafımıza bir bakalım. Ve aslında en güzel eserleri ortaya çıkarması gereken mimarların, kendi eğitimlerine ve mesleklerine ihanet abidesi gibi her tarafta dikilen binalara bir bakalım.

Mimari estetikten uzak, insanların göz zevklerini ve kentin yada daha da özelinde sokağın bütün güzelliğini öldüren o binaları çizen mimarlar acaba hangi anlayış yada mantıkla binaların planlarının altına imza attılar. Bir insan mesleğine bu kadar mı ihanet edebilir. Yoksa ben mimarlığı gözümde çok mu büyütüyorum da, aslında mimarlar okullarında aldıkları eğitimi tam olarak uyguladıkları için mi böyle saçma binalar dikiliyor sokağımıza?

Mimarlar bir sanatçı olarak çok estetik binalar yapmalılar ancak içinde bulunan toplumun hem ihtiyaçları hem de temel beğenileri o binalara yansımalı ki, insanlar buradan hareketle bir estetik anlayış geliştirebilsinler. Ama yıllar önce bir mimar arkadaşımın yaptığı gibi abdest alma yeri olmayan çok estetik bir cami planını kimseye izah edemeyeceğiniz gibi, diğerlerinin veya ondan öncekilerin birebir kopyası olan bir cami planını da “güzel bir mimari eser” diye yutturamazsınız.

Hata nerede bilmiyorum ama doğrusunun –en azından benim için- böyle olmadığını çok iyi biliyorum.

 
Toplam blog
: 3
: 654
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Akla hayale gelmeyecek her konuda görüş bildirebilecek, bazıları için hayalci, bazıları için sallayı..