Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Toprağım

Toprağım
 

Elma kabuklarını soyup soyup yere atıyorum. Bunlar doğa içinde yok olurlar. Önemli olan doğanın kısa sürede yok edemeyeceği şeyleri atmamak. Devamlı rüzgar esiyor. Hava durumuna bakıyorum , uzun bir süre rüzgür durmuyor. Radyoda Cem Karaca çalıyor. “Hepsi öldüler “diyorum fısıltıyla. Rüzgar ağaçların tepelerinden yere iniyor.

-İstediğim gibi eğitim veremedim kızıma.

-Eğitim neden veriyorsun ki ? Vereceksen öğretim ver.

-Kötü bir şey mi eğitim?

-Evet. Kötü bir şey. Eğitilen insan kendi kararlarını kendi veremez. Ama öğrenen , özgür seçim yapar.

Denizdeki dalgalar beyaz köpükler saçarak kıyıyı dövüyor. 10 tane yavrusu olan hindi birini saksağana kaptırdı. Sebze bahçesinde buldum. Kafasını gagalamış , öylece bırakmış. Ölmüş civciv öylece kaskatı yatıyor.Çocuklarımdan biri Dubai de çalışıyor. Hava sıcaklığı 80 derece. İnşaat yapacak , para biriktirecek , sonra gelip daha iyi bir yaşam kuracak. Daha iyi bir yaşam…..Ey benim oğlum…..

-Özgür seçim ha…. Ama ya yanlış şeyler seçerse?

-Seçerse seçer bize ne kendi hayatı…

-Ben kızımı çok seviyorum. Yanlış seçim yapmasını istemem.

-Ben de oğlumu çok seviyorum ama hangi seçiminin doğru veya yanlış olduğunu bilmiyorum

Artık ördekler , yavru ördekleri gagalamıyor. Kümeslerin aralarındaki telleri açtım. Hepsi birbirine karıştı. Önce çok şaşırdılar. Sonra alıştılar. Domatesler hastalandı. İnadına ilaç atmadığım için yarısını kaybettim. Ama olsun benim ilaçsız dometeslerim. Hepsini topladım salça yapıyorum. On kova dometesten bakalım ne kadar salça çıkacak. Cem Karaca “siyah zülfün dök sineme” diyor , kalın ve tok sesiyle. Bir boşvermişlik kaplıyor içimi. Bir şarkı. Bir sarkıcı. Bir toprak. Bir gökyüzü. Bir rüzgar. Bir boşvermişlik…..

-Hayatımı ona adadım ben. Şimdiye kadar hep birinci idi. Gene geçti sınıfını ama istediğim gibi değil.

-...

-İstiyorum ki kendi ayakları üstünde durabilsin.

-...

-Çok seviyorum onu. En fazla beş dakika kızarım. Sonra sinirim geçer.

Ellerimi toprağa vuruyorum. Teyemmüm eder gibi. Gözlerim taaaa uzaklardaki ihtiyar dağlara kayıyor. Dağlara bakarken babam geliyor aklıma,

-Ahmet oğlum.

-He babam...

-İzmir’e gelince uğra emi?

-Tamam baba. Uğrarım. Can babam. Uğrarım. Toprağım.

 
Toplam blog
: 115
: 1244
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Tek düşüncem yaşadığım dünyayı nasıl yorumladığımı başkalarının bilmesidir. Aslında yorumun özünde t..