Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '21

 
Kategori
Öykü
 

Toprağın Bağrı

İnsanlar korku içinde sağa sola kaçışıyordu. Köydeki zulüm ne görülmüş ne işitilmişti. Kağnısını alan eşyaları ile birlikte zulüm tekrar gelecek endişesiyle yola koyuldular. Düşman askerlerinin kulağına henüz bu haber gitmemişti.

Askerler kan içmek için yemin etmişlerdi ama mazlumların kanı toprağa çoktan karışmıştı. Alex komut verdi. Hizaya geç, tüfek omza. Hedefiniz önünüzde ki köy. Bu sefer ya gerçekten kan içersiniz ya da kendi kanınızı içersiniz. Sizi aptal askerler. Önceki köyden bir çok insanı elinizden kaçırdınız. Sizi gidi ahmaklar. Onca insanı bir camiye dolduramadınız mı?”

Başçavuş Nikol “Komutanım, birliğimizden o köyü tanıyan bir çok insan var. Askerlerimiz galiba biraz yufka yürekli.”

Alex “Başlarım senin yufkana. Kan bizim için kutsaldır. İsa efendimizin kanına kadar kutsaldır.”

Oradaki bütün subay ve askerler dut yemiş bülbüle döndüler, sustular. Askerlerin esir aldığı bir kaç Türk, komutanın emri ile karargaha getirildi.

Komutan Alex oturduğu sandalyeden kalkıp “İçinizden biri Müslüman bir azizmiş. O hemen öne çıksın.”

Adı Derviş olan esir öne çıktı. Alex “Söyle bakalım sen bir ölüyü diriltebilir misin?”

Derviş “Allah’ın izniyle diriltebilirim.”

Alex “Başlatma şimdi. Bir tek Allah'ımız var. O da İsa efendimiz..”

Derviş "Komutanım sizin dininize uyarak bir ölüyü diriltemem. Benim inandığım dinin bende derin görünmez ve gizli hatları var. Ben enerjimi böyle alıyorum. Sizin dininize uyarsam içimdeki bilgi bana isyan eder.”

Alex “Bu diriltme işini hemen görmek istiyorum.. Bakalım sözlerinde doğru musun. Ama önce diriltmek için ölü bir insana ihtiyacımız var. Önümüzde ki köyde bunu hallederiz.”

Derviş “Efendim buradan bizim köy yarım saat çeker. Önümüzde ki köy ise buraya iki saatlik mesafede.”

Alex “Haklısın haritada görmüştüm. Şimdi tek çare kalıyor. İçinizden birini öldürmek. Acaba önce hanginizden başlayalım.”

Derviş araya girdi. “Efendim esirleri bağışlayın. Ve dirilen bir insanın büyüsünü görün. Bence acele etmeyelim. Bile bile bilgimi sergilemek bende tutukluk yapar. Belki diriltemem.”

Alex “Söyle bakalım ahmak herif. Sende azizlik bilgisi var. İsa efendimiz kendisini diriltti. Nasıl bir ölüme hükmetme ki sende tutukluk yapıyor. Bilgi dediğin her türlü işlemeli.”

Derviş “Efendim, köyümüze askerlerin hepsinin gitmesine gerek yok. Asker yorgun. Yanınıza korumalarınızı almanız yeterlidir.”

Alex “Gayet mantıklı düşünüyorsun. Hayran olmamak elde değil. Yalnız bir şey unutuyorsun. Orada tek başına bizimle olacaksın. Ölüyü diriltirsen iki kişi olacaksınız. Yanımızdan kaçman mümkün değil. Söyle bize bu durumda nasıl kaçacaksın. Çünkü her esir kaçmak ister.”

Derviş “Efendim söz veriyorum, kaçmam. Hem sizin atlarınız var. Beni kolayca yakalarsınız.”

Alex “Unuttuğun bir şey daha var. Senin aziz bilginde esrarlı bir şekilde kaçışta vardır. Bu aklıma gelmedi sanma.” Dedi emir verdi askerlerine. “Neyse yola çıkalım.”

Komutan atların getirilmesini ve yakın korumaların hazır olmasını söyledi.

Deney kafilesi altı kişiydi. Derviş Alex’i haklamanın yolunu en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. Sonra geride kalan esirleri kurtaracaktı. Bir Yunanlıya bunu sezdirmemekte biraz zorlanıyordu. Ama inancı ona yardım etti.

Köy mezarının yakınından geçerlerken Derviş’in gözleri yaşardı. Bir ahret ki oradan hep hüzün geliyordu. Kim demiş mezardakiler zulmü görmez diye. Ölüler insandı. İnsan insana hal dili ile neler anlatmıyordu ki?

Derviş göz yaşlarını gizlice sildi. Bu komutanın gözünden kaçmadı. “Söyle bakalım Müslüman Türk. Kırk katır mı kırk satır mı. Ölüyü diriltmezsen başına bu gelecek. Eğer ölüyü diriltirsen senin İsa efendimiz olduğuna inanacağım. Çünkü yeryüzünde ölüyü yalnız o diriltebilir.”

Köyün sokaklarında gelişi güzel uzanmış ölüler vardı. Hepsinin karnı deşilmişti. Derviş yine de soğuk kanlılığını korudu. Alex daha temiz bir cesedi işaret etti. “Bu kadını dirilt Derviş. Göreyim seni hata yapma. Hata yaparsan dikkate aldığım ciddiyetle rezil olurum. Ben ölüyü dirilteceğine inandım. Başarısızlık bir komutana yakışmaz. Haydi görelim seni.” Dedi.

Derviş  o an ölünün yanına diz çöktü. Ölüyü diriltmeyi öğrendiği kadim, eski Aramice yazılmış kitaba konsantre oldu. Ağzından sadece şu söz döküldü. “Banutukukutukku.” Yerde yatan kadında kıpırtılar oldu. Derviş defalarca aynı sözü tekrarlıyordu. Kadın normal hale gelince Derviş sustu.

Derviş “İşte komutanım. Bir ölüyü sadece diriltmek yetmiyor. Ona aklını yeniden kazandırmakta gerekiyor. Şimdi bu kadına istediğini sorabilirsin. Şuurunun açık olduğunu göreceksin.”

Alex kadına adını sordu. Komutan şuurluca verilen cevabı aldı. Bir kaç soru daha sordu. Sonra “Söyle bakalım ölü olduğunu ve dirildiğini biliyor musun. Neden dirildin. Niye ölü kalmadın?” dedi Alex. Bu soru ile kadını cevap vermede sıkıştırmayı amaçlamıştı. Kadın düzgünce ve mantıklıca yine cevap verdi.

Komutan “Bizimle geliyorsun. Bizim askerler bu tiyatroya bayılacak. Şimdi Derviş’in atına bin ve bizi takip edin. Dönüş yapacağız. Kimse size inanmayacak ama askerler bir komutanın yalan söylemediğini bilirler.”

Geri dönüş yolundaydılar. Bir geçidi aşıyorlardı. O an tepelerden tüfek sesi geldi. Komutan Alex elini boynuna götürürken atından düştü. Korumalar hemen siper alıp savunmaya geçtiler. Arkalarından bir ses duydular. “Kıpırdamayın, yoksa ölürsünüz.” Dendi.

Korumalar silahlarını yere attı ve ellerini yukarıya kaldırdı. Türk milisinin komutanı “Sizin yediğiniz ekmek israf. Alın bunu da yiyin bakalım.” Der demez Yunan korumalar yere serildi.

Türk komutan Derviş’e “Kardaş ikiniz gerilere doğru gidin. Az sonra büyük çatışma olacak.” dedi sordu. “Kaç kişi esirdiniz?”

Derviş “Yedi kişiydik. Siz Yunan komutanın öldüğünü sezdirmeden işinizi tamamlarsanız tadından yenmez. Bunun için önce esirler diyerek çok dikkatli bir plan yapmalısınız. Dediğiniz gibi benim ikinci kez görünmem tehlike yaratır”

Derviş ve kadın milislerden ayrıldı. Köylerine geri geldiler. Kadın “Neden beni dirilttin Derviş dayı. Ben bunca acıya nasıl dayanırım?”

Derviş “Sen hiç ölmedin. Sana sadece manevi kalp masajı yaptım. Hiç üzülme. Bende ilim var. Şimdi senin sadece aileni dirilteceğim. Bir başkasını diriltmeme ruhsat yok. Bu olanları da kimseye söyleme. Gücüm yok. Aksi tesir yaşamak istemiyorum.”

Kadın “Dediğin gibi olsun. Ama bunca ölü yerde yatarken hangi birini toprak bağrına basacak. Tek başıma bunca ölüyü nasıl gömerim?”

Derviş “Toprağın bağrı bu. Ölüler bir yolunu bulur girer içine.” Dedi kadını köyde bırakıp çatışma alanına doğru atını dört nala sürdü.

Tuna M. Yaşar            

         

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..