Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

01 Kasım '08

 
Kategori
Dünya
 

Toprağın En Saf ve En Beyaz Örtüsü !..

Toprağın En Saf ve En Beyaz Örtüsü !..
 


Kış aylarında, ara sıra gökten düşen yumuşak, hafif ve son derece sevimli beyaz taneler... Nasıl da süzülürler ağır ağır, taa ki toprağı bembeyaz bir örtüyle kaplayana kadar...


Bir zamanlar, dedelerimiz, hâttâ babalarımız kar yüzünden evlerinde kapalı kalırlardı. Çocuklar, camların ardından, bahçede, kırda oynamalarını kesinlikle yasaklayan bu garip nesnenin gökten düşüşünü seyrederlerdi. Bu sessiz yalnızlık dağlık bölgelerde ve soğuk ülkelerde, bazen bütün bir kış boyunca sürebilirdi. Buralarda oturanların, her yeri kaplayan, her adımda insanın içerisine gömüldüğü, bu beyaz örtü yüzünden dünya ile tüm ilişkisi kesilirdi.


Bugün artık böyle bir engel olmaktan çıkan kar, insanların yeryüzünde, her zamankinden daha özgür, daha çevik ve daha hızlı olmasını sağlamaktadır. Bu sihirli değişim, insanoğlunun ayaklarına kanat takan bir nesnenin, bildiğimiz kar kayağının sayesinde gerçekleşmiştir.


En uzak vâdilerde bile, kış ayları dağlıların diğer insanlarla temas etmek için aşağıya kolaylıkla inebildikleri bir mevsim olmuştur. Çoğu kez kentliler de dağlara çıkarlar ve oradakilerle karlı havaların keyfini sürerler. Eskiden onun yüzünden evlerine kapanan insanların en bilgisizi bile kar denilen bu nesnenin ne olduğunu bildiğini zannedermiş!..


Kar, soğuk bir hava akımının yükseklerde, daha bulutun içerisindeyken yakaladığı, billurlaşmış yağmur damlalarıydı... Bunun en iyi kanıtı da, kar tanelerinin azıcık sıcaklık görür görmez, hâttâ elimizin üzerinde bile hemen erimesidir. Hâttâ, kimi zaman da hava aşırı soğuk değilse, karla karışık yağmur yağdığına tanık olmuyor muyuz?..


Evet, bütün bunlar birer gerçek ve hiçbiri yanlış değil... Lâkin son yıllarda derinliğine yapılan araştırmalar gösterdi ki, kar yağışının asıl sebebi, bulutun içerisinde yağmurun değil, doğrudan doğruya karın meydana gelmesidir!..


Kışın, bulutların dolaştığı yüksekliklerde hava zaten soğuktur. Demek başlangıçta küçücük, minnacık bir buz parçası meydana gelir. Sonra bulutun içerisindeki su ona yapıştığı için bu buz parçacığı giderek irileşir... Bu esnada ağırlığı da durmadan arttığından alçalmaya başlar. İşte o zaman iki şey olur... Buz parçacığı düşerken eğer daha ılık bir hava tabakasına rastlarsa erir ve yağmur haline gelir; aksine soğuk hava tabakasına rastlarsa ya da aşağıda karakış varsa, kar halinde toprağa düşer.


Kar yağışının birçok çeşidi vardır... Bunların içerisinde bence ve eminim ki sizce de en güzel olanı "lâpa lâpa" denilendir. Bu yağış şekli iri kar tanelerinden meydana gelir. Bu olay hava sıcaklığına bağlıdır; ısı çok düşmezse, hava çok kuruysa ve rüzgâr da esmiyorsa, lâpa lâpa kar yağar. İşte o zaman her taraf bembeyaz kesilir ve bahçe çitini dik tutan her kazığın üzerinde beyaz bir şapka belirir.


Eğer bir kar tanesine büyüteçle bakarsak ona olan hayranlığımız bir kat daha artacaktır. Çok düzgün geometrik şekiller halinde olan bu kar tanecikleri oldukça hafiftir. Fakat bir süre sonra yerdeki kar, kendi ağırlığı altında kümelenmeye, birikmeye başlar. Rüzgâr ağaçların, bitkilerin üzerindeki karları yere savurur. Sonradan yağan karlar, ilk tabakaları daha da sıkıştırır. Ayrıca, günün güneşli saatlerinde yerde biriken karın yüzeyi erir. Akşamları, bilhassa geceleri, bu erimiş kar tabakası yeni baştan donar. O zaman karın görünüşü de değişmiş olur. Bu durumda ayağınızın altında "eski kar" denilen ve genellikle toz ile karışıp kirlenmiş olan pis bir kar tabakası vardır.


Gündüzleri güneşin iyice ısıttığı fakat buna karşılık geceleri soğuğun hayli şiddetli olduğu dağlarda, yerdeki sıkışmış kar tabakası sertleşebilir. Dağlardaki kar tabakası bazen o kadar kalındır ki, ilkbaharda hâttâ bütün yaz boyunca erimez. O zaman bunlara kar değil, "buzulkar" adı verilir.


Eğer dağlar çok yüksekse ve hava da çok soğuksa, hiç erimeyen buzulkarlar her kış birbirinin üzerine yığılır. Bu tabakalar çok kalın olduğundan üstteki buzulkarlar alttakileri giderek daha da çok sıkıştırır. Ağırlıkları durmadan artan bu buzulkarlar zamanla en dik yamaçlardan aşağıya doğru akmaya başlarlar ki, "buzul" dediğimiz kocaman buz yığını meydana gelmiş olur.


Umarım bu bilgilerde gün gelip tarihe karışmaz!.. Küresel ısınma illetiyle bu düzen bozuluyor!.. Ve umarım gelecekte, buzulların varolmadığı bir dünyada bu bilgileri okuyanlar da "vayy bee, bir zamanlar böyleymiş demek" diye düşünmek zorunda kalmazlar!!!
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..